Ana SayfaANALİZLERANALİZ | Polisevine saldırıyla belediyede gözaltılar aynı güne denk geldi (ya da...

ANALİZ | Polisevine saldırıyla belediyede gözaltılar aynı güne denk geldi (ya da getirildi) ve iktidar gazetecileri ‘gereğini yaptı…’

26 Eylül gecesi saat 23:30’da Mersin’de Tece Polsevi’ne silahlı-bombalı saldırı düzenlendi. Ertesi sabah (27 Eylül) erken saatlerde Mersin Büyükşehir Belediyesi personelinden 22 kişi gözaltına alındı. İktidar basını gözaltıların saldırı soruşturması kapsamında gerçekleştirildiğini yazdı. Oysa iki olay arasında bağlantı yoktu, gözaltılar bir KCK soruşturmasının parçasıydı. Peki, iktidar basınının gözaltıların gerçek nedenini bilmiyor olması düşünülebilir mi? Tabii ki biliyorlardı fakat onlar “gereğini yapan” gazetecilerdi ve bu fırsatı kaçırmamışlardı.

Köşe yazarları arasında hangisinin “gereğini yaptığını”, hangisinin yapmadığını Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan öğreniyoruz. Hazır böyle bir tema var gündemde, ben de müstesna bir “gereğini yapma” örneğini bu defa yayın yönetmenleri üzerinden vermek istedim (peşin ipucu: bu örnekte gazetesiyle, televizyonuyla, internet sitesiyle bütün iktidar yanlısı yayın yönetmenleri gereğini yapıyor).

İktidar basınının ‘amiral gemisi’nin haberiyle başlayalım:

“Mersin’de PKK/KCK terör örgütüne yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan CHP’li Mersin Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Bedrettin Gündeş çıkarıldığı mahkemece ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla tutuklandı. Bedrettin Gündeş’in PKK’lı teröristlerle fotoğrafları ortaya çıkmıştı…

“Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından PKK/KCK terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde verilen talimat üzerine harekete geçen 500 polis, terör örgütü PKK’nın ildeki faaliyetlerinde bulundukları ve örgüt ile iltisaklı oldukları belirlenen 30 şüpheliye yönelik adreslere baskınlar yaptı.”

Bu, Sabah gazetesinin 30 Eylül tarihli bir haberi… Görüldüğü gibi haberde, 28 Eylül’de erken saatlerde başta CHP’li Mersin Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Bedrettin Gündeş olmak üzere Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin bazı çalışanlarını hedef alan gözaltılarla, ondan bir gün önce gerçekleşen Tece polisevine saldırı arasında hiçbir bağlantı kurulmuyor.

Bu gazete ve iktidar basınının öbür üyeleri bu haberi artık böyle veriyor. “Artık” diyorum, çünkü gözaltıların yaşandığı gün hepsi sanki gözaltılar saldırıyla bağlantılıymış gibi duyurmuştu haberi. Örneği bu defa Yeni Şafak’tan verelim:

“Mersin’deki polisevi saldırısında 22 şüpheli gözaltına alındı / Mersin’in Mezitli ilçesindeki polisevine yönelik silahlı saldırıda bir polis memurun şehit edilmesi, 1 polis memurunun da yaralanmasına neden olan saldırıya ilişkin gelişmeler yakından takip ediliyor. Mersin’de 1 polisin hayatını kaybettiği, biri polis 2 kişinin de yaralandığı polisevine yönelik saldırıya ilişkin 22 kişi gözaltına alındı.”

Tabii izleyen haberlerle gelen, bu kişilerin Mersin Büyükşehir Belediyesi çalışanları olduğu bilgisiyle birlikte algı iyice pekiştirildi: Polisevine saldırıyla CHP’li Mersin Büyükşehir Belediyesi arasında bağ var!

Bu tablonun davet ettiği, “sor beni sor beni” diyen bir soru var, o da şu: İktidar basını gözaltıların gerçek nedenini bilmiyor olabilir mi?

Bu soru pek naif kaçmış olabilir ama daha da naif görünmek pahasına kapıyı neden böyle bir ihtimale açık bıraktığımı söyleyeyim: Çünkü, malum, burası bir hukuk devleti ve soruşturmanın gizliliği esastır. Yani, polis soruşturmanın ve geceyarısı gerçekleştirilen belediye operasyonunun nedenini “soruşturmanın gizliliği esastır” ilkesini gözeterek gazetecilere vermemiştir.

Ne var ki İçişleri Bakanı Soylu’nun sonraki performansını göz önünde bulundurduğumuzda, bu ihtimal zayıflıyor. Polisin, gazetecileri manipüle ederek onlara yanlış bilgi sızdırdığını, gazetecilerin de bu bilgi doğrultusunda saldırıyla belediye gözaltıları arasında bağ kurduğunu düşünmek daha makul hale geliyor.

Ama benim favori ihtimalim şöyle: Ortada hazırlanmış ve yürürlüğe konmayı bekleyen bir KCK soruşturması vardı; polisevine saldırı gerçekleşince bu operasyona yol verildi. Beklenti, “gereğini yapma” ustası gazetecilerin durumdan vazife çıkarıp sayfalarını “Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne polisevi baskını soruşturması ve operasyonu” haberleriyle donatmalarıydı. Nitekim de öyle oldu.

“Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım” gazeteciliğinin en süfli örneklerinden biriydi.

Hadi köşe yazılarında tek başına yazıyorlar, etraflarında kimse yok, fakat “orta akıl”la yapılan haberlerde birbirlerinin yüzüne bakarak nasıl becerebiliyorlar bunu, anlamak hakikaten çok güç.

- Advertisment -