Ana SayfaANALİZLERCHP ve İyi Parti arasındaki gerilim bitti mi?

CHP ve İyi Parti arasındaki gerilim bitti mi?

CHP Parti Meclisi kendisinde olan cumhurbaşkanı adayını saptama yetkisini Kemal Kılıçdaroğlu’na verdi. Kılıçdaroğlu bu yetkiyle hem kendi adaylığı hem de olası hükümet yapısı ve yetkileri konusunda uzlaşmak için bugün (27 Şubat) Akşener’le buluştu. Taraflar buluşmanın “iyi geçtiğini” söylese de, buluşmanın uzlaşmayla sonuçlanıp sonuçlanmadığını Altılı Masa liderlerinin 2 Mart’taki toplantısı gösterecek.

CHP ile İyi Parti arasında Altılı Masa kurulduğu günden beri kesintisiz süren gerilim, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunda CHP Parti Meclisi’nden tam yetki almasıyla bambaşka bir aşamaya evrildi.

Bu gerilim, 2 Mart’ta ya Altılı Masa’nın ortak cumhurbaşkanı adayı meselesini ilk kez uzun uzun konuşup çözüme bağlamasıyla, ya da sorunun daha da büyümesiyle sonuçlanacak.

Aslında Altılı Masa 2 Mart’ta yepyeni bir başlangıç yapacak denilebilir. CHP lideri Kılıçdaroğlu da, İyi Parti lideri Meral Akşener de masaya, ortak cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için artık vakit kalmadığını, kim kimi istiyorsa açıktan söylemesi gerektiğini, hattâ aday adının belirlenmesi gerektiğini anlatacak. Kılıçdaroğlu’nun o günkü toplantıda “Ben adayım” demesine hem CHP hem de İyi Parti kulislerinde kesin gözüyle bakılıyor.

İşte bu yüzden, partisinden cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunda her türlü yetkiyi almış (tam yetki almış) Kılıçdaroğlu’nun herkesten önce Akşener’le buluşması gerekiyordu. Ve iki lider, buluşma yerinin de saatinin de basından gizlenmesi koşuluyla buluştu. İki saat süren buluşma sonrasında CHP ve İyi Parti kurmaylarından “Buluşma iyi geçti” değerlendirmesi geldi ama 2 Mart’taki buluşmada ortak cumhurbaşkanı adayının kamuoyuna duyurulup duyurulmayacağı konusunda “belki olur, belki olmaz” yorumları, durumun halen kritik olduğunu gösteriyor.

Kılıçdaroğlu’nun elini güçlendiren parti meclisi

2 Mart’taki liderler buluşmasından önce Kılıçdaroğlu’nun CHP Parti Meclisi’nden aldığı yetkinin tam olarak neye işaret ettiğini anlatmak gerekiyor:

2018’de CHP tüzüğüne “Cumhurbaşkanı adayının saptanması” başlıklı bir madde eklendi. Partinin 9-10 Mart 2018 tarihli 19. olağanüstü kurultayında parti tüzüğüne, cumhurbaşkanı adayının “seçmen yoklaması, ön seçim, aday yoklaması ya da merkez yoklaması” yöntemlerinden biriyle belirleneceği hükmü eklenirken, bu yöntemlerden hangisinin uygulanacağına parti meclisinin karar vereceği kayda geçirildi.

Tüzükteki o madde aşağıdaki gibi:

CUMHURBAŞKANI ADAYININ SAPTANMASI

Madde-54 (1) Cumhurbaşkanı adayı seçmen yoklaması, önseçim, aday yoklaması, merkez yoklaması yöntemlerinden biriyle belirlenir. Hangi yöntemin uygulanacağına Parti Meclisi karar verir.

(2) Seçmen yoklaması, seçmen kütüğünde kayıtlı seçmenlerin katılımıyla yapılır. Önseçim, üye kütüğünde kayıtlı üyelerin katılımıyla yapılır. Aday yoklaması, partide belli görevlere seçilmiş olan delegelerin katılımıyla yapılır. Merkez yoklamasında adayı Parti Meclisi saptar.

(3) Yöntemlerin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.

Kılıçdaroğlu’nun bu yetkiyi parti meclisinden alması, daha doğrusu parti meclisinin bu yetkiyi doğrudan Kılıçdaroğlu’na vermesi, CHP yönetimi için Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığının ilanı anlamına geliyor.

Kılıçdaroğlu hem kendi adaylığı, hem de olası hükümet yapısını ve görevlerini gösteren protokolün sonuçlanması için Akşener’le ya da Altılı Masa’yla yapacağı her anlaşmaya partisinden itiraz gelmeyeceğinin garantisini, parti meclisinden aldığı tam yetkiyle şimdiden sunmuş oluyor.

Akşener ne istiyor?

“Kazanacak aday” söylemi üzerinden CHP ile gerilimi büyüten; bırakın İyi Parti tabanını, CHP tabanının bile Kılıçdaroğlu’nu “kazanamayacak aday” gördüğünü iddia eden Akşener’in asıl meselesinin ortak cumhurbaşkanı adayı olmadığını, “güçlü ve icracı tek cumhurbaşkanı yardımcısı” olmak istediğini, kendisini masadaki diğer parti genel başkanlarıyla bir tutmadığını duymayan kalmadı.

CHP kulisleri de, İyi Parti kulisleri de Akşener’in bu isteğini Kılıçdaroğlu’nun yüzüne söylediği iddialarıyla yanıp tutuşuyor. İki liderin buluşmasından sızan kulis bilgilerine göre Akşener bu isteğini söylerken, Kılıçdaroğlu da kendi cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden Akşener’le uzlaşmanın kapılarını zorluyor. Bu süreçte kim geri, kim ileri adım atar totoları, siyaset kulislerinin ana gündem maddesi.

CHP’lilere göre Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmezken, Akşener’in “güçlü ve icracı tek cumhurbaşkanı yardımcısı” olma isteğini kabul etme aşamasına geldi. Kılıçdaroğlu, Altılı Masa’daki her parti liderinin eşit haklara sahip olduğunu söylemeye devam edecek ama Akşener’le uzlaşmasını hakkaniyetli bulmayan parti liderlerine yeni bir formülle yaklaşacak. O da Kılıçdaroğlu’nun mecliste grup kurmak isteyen DEVA ve Gelecek partilerine yeterli sayıda vekil verecek olması.

İyi Partililere göre Kılıçdaroğlu, Akşener’in olası muhalefet hükümetinin en yetkili ve en icracı ismi olmasını sağlamazsa, cumhurbaşkanlığı adaylığını kaybedeceği gibi Altılı Masa’nın da sonunu getirmiş olacak.

Sonuç: Altılı Masa olarak kurulan, sonrasında yoluna Millet İttifakı olarak devam eden muhalefet cephesi işte bu kadar karışık. Yaptıkları her toplantıda halka “müsterih olun” çağrısı yapan, seçmene güven vermeye çalışan muhalefet cephesinin daha net bir tablo çizmesi gerekirdi elbet. Böylesi bir tablo henüz ortada yok.

Tablo düzelsin, herkes birbirini daha iyi anlasın diye “kolaylaştırıcı, arabulucu” rolünü üstlenmiş Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, 2 Mart toplantısı öncesi liderlerle tek tek görüşme turlarına başladı.

Kılıçdaroğlu ile Akşener’in 2 Mart’ta önce Altılı Masa’nın diğer liderlerinin, ardından da kamuoyunun karşısına nasıl bir anlaşmayla çıkacakları merakla beklense de, bu bekleyişi heyecansız kılan ve Ankara’da herkesin ağzında olan bir soruyu da buraya eklemek gerekiyor: Anlaşsalar ne olacak ki?

- Advertisment -