Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 9. Yargı Paketi taslağında yer alan “etki ajanlığı” düzenlemesi, iktidar ve muhalefeti olduğu kadar, Cumhur İttifakı’ndaki AK Parti ile MHP’yi de karşı karşıya getirdi.
AK Parti “Yeni tip ajanlık faaliyetiyle mücadele” gerekçesine dayandırarak, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “devletin güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma suçu”nu (Casusluk) düzenleyen 339.maddesinin içine “diğer faaliyetler” başlığı ile yeni bir madde ekleyerek oluşturduğu düzenlemeyi hem kendi içinde tartışmaya açtı hem de muhalefeti dinlemeye başladı.
Çünkü muhalefet “etki ajanlığı” düzenlemesindeki ifadelerin muğlak olduğunda ısrar edip, düzenlemenin kabulü halinde Türkiye’nin ağır bir “dezenformasyon yasası” ile karşı karşıya kalacağına dair tepkisini sürdürüyor.
İktidarla muhalefeti karşı karşıya getiren TCK 339.maddeye, 339-A olarak “diğer faaliyetler” başlığı altında eklenen maddeye göre, kamuoyunda ‘casusluk’ olarak bilinen “Devletin güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma” suçuna ek yeni bir suç tanımı yapılıyor.
O suçun da, “devletin güvenliği ile iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları ya da talimatı için yapılan fiiller” olduğu söyleniyor. Bu fiilleri gerçekleştiren Türk vatandaşları, kurum ve kuruluşlarının yanı sıra Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan ya da yaptıranlar hakkında 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Anayasa Komisyonu üyeleriyle kahvaltı: Somutlaştırabiliriz
Muhalefetin tepkileri üzerine Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile AK Parti yönetimi “etki ajanlığı” düzenlemesini yeniden müzakere değip, gözden geçirme planıyla harekete geçti.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Anayasa Komisyonu üyeleriyle kahvaltılı bir toplantıda buluştu.
Toplantıda muhalefetin, “etki ajanlığı” kavramının zaten muğlak olduğundan, çerçevesinin çizilemeyeceğinden, taslaktaki “diğer faaliyetler” başlığının bile bir belirsizliğe işaret ettiğinden yakındığı, maddedeki muğlak ifadelerin çıkartılmasını istediği öğrenildi.
Adalet Bakanı Tunç’un da muhalefetin itirazları doğrultusunda düzenlemede muğlak ifadeler olduğunu kabul ettiği, bunların düzenlemeden çıkartılıp, düzenlemenin somutlaştırılabileceği mesajı verdiği bilgisi de siyaset kulislerine düştü.
“Araştırmacılar meselesi taslaktan çıkartılabilir”
Muhalefet ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un taslaktan çıkartılması gerektiği konusunda üzerinde birleştiği konu; düzenlemedeki “araştırmacılar” konusu.
Düzenlemede, Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan ya da yaptıranlar da “etki ajanı” olarak görülüyor ve “devletin güvenliği ile iç ve dış siyasal yararları aleyhine, başka bir devletin ya da organizasyonun çıkarı ya da talimatı” ile hareket ettiğinin tespitinin suç sayılması öngörülüyor.
Muhalefet “Hangi araştırmacılar” diye soruyor ve “etki ajanlığı” düzenlemesindeki yeni suç tanımının “çok muğlak ve tehlikeli” olduğunu söyleyince Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan “yeniden değerlendirilip, düzenlemeden çıkarılabilir. Madde somutlaştırılabilir” yanıtı alıyor.
Muhalefet; araştırmacılar sorununu şöyle örneklendiriyor:
“Örneğin; Amerika’da bir üniversite Türkiye’deki Suriyelilerle ilgili mesela bir Türk araştırmacıdan rapor istedi. Araştırmanın etki ajanlığı şeklinde değerlendirilmemesi imkansız. Ya da Uluslararası Af Örgütü, merkezi yurtdışında ama Türkiye’deki insan haklarıyla ilgili rapor hazırlıyor. O zaman; yaptıkları, devletin iç veya dış siyasal yararları aleyhine mi, değil mi? Rahatça aleyhine diyebilirsiniz ve o kurum Türkiye’deki şubesini kapatır. Alman vakıfları kapatır. AB fonlarıyla Türkiye’de araştırma yapanlar suç işler. Çünkü cezanın temel mantığı niyet okumaya, yorumlamaya dönüşüyor. Bu örnekler uzar gider.”
Muhalefet düzenlemenin hayata geçirilmesi durumunda yurt dışındaki Türk kurumlarının da ciddi anlamda sıkıntıya gireceği konusunda iktidarı uyarıyor:
“Düzenleme geçerse; yurt dışındaki tüm sivil toplum kuruluşlarının, ülkü ocaklarının, Avrupa’ya yayılmış tüm Diyanet teşkilatının kapatılması gerekir. Çünkü bu kuruluşlar da Türkiye’nin çıkarları için çalışıyor. Bu muğlaklığın kaldırılması gerekir”
“Henüz sarayda müzakere edilmedi”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanı sıra, AK Parti TBMM grup yönetimi de muhalif vekillerle “etki ajanlığı” düzenlemesine ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.
Muhalefetten gelen “Muğlaklığı nasıl ortadan kaldıracaksınız” sorularına AK Parti TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler’in de “Biz bu etki ajanlığı düzenlemesini daha Külliye’de konuşmadık. Cumhurbaşkanı yardımcımız Cevdet Yılmaz’ın başkanlığında konuyu detaylarıyla konuşur, ona göre meclise getirip getirmeyeceğimizi değerlendiririz. Etki ajanlığı düzenlemesini paketten çıkarıp çıkarmayacağımızı da nihai olarak müzakere etmedik” yanıtı verdiği öğrenildi.
Güler’in bu yanıtları; AK Parti kulislerine “Etki ajanlığı düzenlemesindeki muğlaklıklar giderilemezse düzenleme paketten çıkar. Henüz sarayda da konunun görüşülmemiş olması buna işaret ediyor” değerlendirmelerini de beraberinde getirdi.
MHP’li Yıldız: Muğlak ifade bırakmayacağız
AK Parti, “etki ajanlığı” düzenlemesindeki muğlaklığı nasıl gidereceğini, gideremezse düzenlemenin yargı paketinden çıkarılabileceğini tartışırken, düzenlemenin MHP’deki takipçisi MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, “Düzenlemede muğlak ifade bırakmayacağız” diyor.
Feti Yıldız, düzenlemenin amacının ve hedefinin belli olduğunu belli olduğunu anlatıyor:
“Etki ajanlığı düzenlemesinin gazetecileri ya da sadece belli kurumları hedef aldığına ilişkin iddiaları yalanlamak durumundayım. Suçta ve ceza da kanunilik prensibi doğrultusunda suçun tanımı yapılmaktadır. Günümüzde, hedef ülkelerde özellikle istihbarat-ajitasyon faaliyetlerinde deşifre olma riskine girilmiyor; bu iş genellikle doğrudan ya da dolaylı olarak servis ile ilişkili yerli işbirlikçilere, taşeronlara sipariş ediliyor.”
“Yaptıkları korkunç bir şey”
İktidarın “etki ajanlığını” savunmak için zaman zaman İngiltere örneği verdiğine dikkat çeken muhalefet, böyle bir örneğin verilemeyeceğini söylüyor:
“Buna benzer ceza yasaları İngiltere’de yapıldı ama İngiltere’de bağımsız bir yargı var. Rusya ve Çin’in Avrupa üzerinde etkilerini ciddi manada anlamda artırması sürecinde yapıldı böyle yasalar. Ama bizde yargı zaten talimatla çalışıyor. İngiltere’deki bir yargıya yönlendirme yapmak kimsenin aklının ucundan geçmez ki. Geçse de sonuç itibariyle büyük skandal olur, ilgili kişi görevini bırakıp gitmek zorunda kalır. Onun için Adalet Bakanlığı da bu işin çok tehlikeli olduğunu bildiği için etki ajanlığı suçlamasında soruşturmayı Adalet Bakanlığı’nın iznine tabii kılıyor. Niye? Çünkü yaptıklarının ne kadar korkunç bir şey olduğunu biliyorlar.”