Bizim böyle dağınık, farklı olmamız hepimizin menfaatinedir. Bu hadiseyle ilgili olarak şunu söyleyebilirim ki, devlet bu işe müdahil olmasa bu eylemin yapılmış olması benim açımdan sevindirici bir şey Türkiye için. Bundan birkaç yıl önce AKP’ye yakın genç bir delikanlı ile Onur Yürüyüşü üzerine bir tartışma yürütürken dedi ki ‘LGBTİ’ye karşıyız.’ Ben de ona demiştim ‘E o zaman siz de yürüyüş yapın. Niye onları engelliyorsunuz ya? Onlar yürüsün. Ertesi gün de siz yürüyüş yapın.’ Şimdi benim o birkaç yıl önce söylediğim ve o söylediğimde tuhaf görünen eylem, gerçekleşmesi imkânsız gibi olan şey gerçekleşmiş oldu. Benim anladığım, orada işte İsmailağa cemaati kalibresi oranında bir gövde gösterisi yapmış. Vatan Partisi’nin adı geçiyor ama Vatan Partili kadınlar yok. İki şeyi birbirinden ayırt edelim. Birilerinin kendince böyle haklı bulduğun veya haksız bulduğun, yanlış bulduğun birtakım inançları olabilir. Bunun devlet tarafından veya devlet destekli bir grup tarafından organize edilmesi, promote edilmesi, ittirilmesi başka bir şey. Şimdi ben de diyorum ki sonuçta ben eğer bir LGBTİ birey olsaydım -başkalarının adına konuşmak hoş değildir ama burada bir şeyi açıklayabilmek için böyle davranacağım: Ben bir LGBTİ birey olsaydım, bu eylemden tedirginlik duymazdım. Aksine kendimi ferahlamış hissederdim. ‘Bize karşı olanların kapasitesi buymuş’ derdim. Koskoca İstanbul’dan böyle bir eyleme koşup gelecek o kadar da insan yokmuş. Ortada çok ciddi yankı uyandıran bir şeyle mukayese edelim, Onur Yürüyüşü’yle mukayese edelim mesela: Onur yürüyüşünün hacmi, heyecanı vesaire ile mukayese edildiğinde ciddi fark görünüyor yani.
Dolayısıyla böyle bakıldığında benim açımdan bu gösteri LGBTİ bireyler açısından ferahlatıcı bir şey olması gerekir. Sivil bir inisiyatif olarak kalsaydı ve bu hacme ulaşmış olsaydı bile bu Türkiye hakkında bize çok şık bir şeyler söylüyor olurdu. Ve öte yandan buna katılmış olanlar da üstlerinden bir yük kalkmış, bir şeyi yapmış olmanın ferahlığıyla evlerine gittikleri için de onların öfkeleri, nefretleri nelerse bunlar da kontrol edilebilir düzeye inmiş oldu. Dolayısıyla çok kestirmeden söyleyebilirim ki yapılmış olması iyidir. Keşke devlet bu işlere bulaşmasa. Bizim toplumla değil de, devletle uğraşmamız gerektiğini en önemli göstergelerinden birisi olduğunu düşünüyorum.
Sen şimdi bunların eline fırsat geçerse beni öldürecekler deyip bunların sesini kesmeye çalışırsan, sesi kesilmiş olanlar giderek sayıları azalsa bile bir süre sonra sahiden insanları öldürecek kadar öfke biriktirirler. Kendini otomatik olarak bir doğruya sahip, doğrunun sahibi senmişsin edasıyla insanlara durmadan yukarıdan ‘orada durmayacaksın, şunu yapmayacaksın’ dersen, kendi kibrinden vazgeçmezsen sistem bir şekilde bunu regüle eder. Evet, sonuçta birileri öldürülür yani. Şimdi yaşıyor olduğumuz şeyler, yıllarca bu efsanelerin üretilmiş olmasından.
Toplumları sterilize edemezsiniz. Bunları yok etseniz başka bir şey çıkacak. Sonuçta bu toplumsal bir mücadele. Böyle kendisinden korkulacak, kendisi şeytanlaştırılacak kadar ciddi bir tehdit yok. Ve bırakın insanlar konuşsunlar. Konuştukları zaman tehdit olma potansiyelleri de azalır. Beğenmemenizi anlayabiliyorum. Tamam ama sadece sizin beğendikleriniz sokağa çıkıp konuşma hakkına sahip olacaksa, bu küstahlıktır. Bu küstahlığınız yüzünden biz çok acı çektik. Beğenmedikleriniz de çıkacak sokağa. Buna da katlanacaksınız yani. Kırıp dökmüşler mi? Dilinizin bir kemiği olsun. Bu kadar pervasızca nefret kusacaksın, sonra bir de çıkacaksın ‘nefret söylemi yayıyorlar’ diyeceksin. Çok yakışıksız.