Ana SayfaRÖPORTAJRÖPORTAJ | Meral Danış Beştaş: “Cinayet, saldırı gibi suçlardan beraat verip, diğer...

RÖPORTAJ | Meral Danış Beştaş: “Cinayet, saldırı gibi suçlardan beraat verip, diğer yandan TCK 302’den 20 yıl veriyorsunuz. Aslında Kobani davası çöktü”

5 tahliye, 12 beraat ve 13 tutukluluğa devam kararının çıktığı Kobani Davası’nda eski HDP eş genel başkanlarından Demirtaş’a 42 yıl, Yüksekdağ’a da 30 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Avukat olan DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, Demirtaş dahil 36 sanık hakkında Yasin Börü’nün de aralarında bulunduğu 6 kişinin ölümü ve diğer yaralanmalara ilişkin beraat kararı verilmesine dikkat çekiyor: “Bütün zorlamalarına rağmen bu protestolarda yaşanan suçlardan bizim partimizin ve arkadaşlarımızın hiçbir bağı olmadığını kendileri de kabul etti. Aslında Kobani davası çöktü. Garip bir şekilde TCK 302’den ceza verdiler. 20 küsur yıl, odur aslında. 302 neydi? Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı eylem yapmaktır. Yani fiil gerekiyor. Saldırı, cinayet vs. Bir yandan işlenen bütün suçlardan beraat veriyorum diyorsunuz. Diğer yandan 302’den ceza verdiğinizi söylüyorsunuz. Aslında kararın kendisi de “Biz bu davayı kurduk. Bu cezayı veriyoruz” diye bağırıyor.

Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu, 108 kişinin yargılandığı Kobani Davası’nda Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, Ayla Akat Ata, Ayşe Yağcı ve Meryem Adıbelli tahliye edildi. Altan Tan, Ayhan Bilgen, Aysel Tuğluk, Berfin Özgü Köse, Bircan Yorulmaz, Can Memiş, Emine Beyza Üstün, Gülfer Akkaya, Gülser Yıldırım, İbrahim Binici, Sırrı Süreyya Önder ve Sibel Akdeniz hakkında davada beraat kararı verildi.

Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Ali Ürküt, Günay Kubilay, Nazmi Gür, İsmail Şengül, Bülent Parmaksız, Alp Altınörs, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Aynur Aşan, Dilek Yağlı ve Pervin Oduncu’nun tutukluluğu devam edecek.

Mahkemenin Demirtaş dahil 36 sanık hakkında Kobani olayları sırasında Yasin Börü’nün de aralarında bulunduğu 6 kişinin ölümü ve diğer yaralanmalara ilişkin suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması hakkında beraat kararı vermesi dikkat çekti.

Mahkeme Demirtaş hakkında devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yardım suçundan 20 yıl hapis cezası verdi. Tutukluluğu devam edecek Demirtaş, suç işlemeye tahrik etme suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Demirtaş’a Diyarbakır’da yaptığı Nevruz konuşması nedeniyle terör örgütü propagandası suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası, Diyarbakır’da halkı kanunlara uymamaya tahrik uçundan 1 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Demirtaş toplamda 42 yıl, Yüksekdağ da 30 yıl 6 ay hapis cezası aldı.

DEM Parti’nin hukukçu vekillerinden Erzurum milletvekili Meral Danış Beştaş; kararlarda bir çelişki olduğu değerlendirmelerini, kararların ne anlama geldiğini, muhalefete ve topluma ne mesajlar verdiğini Serbestiyet’e değerlendirdi.

“Aslında Kobani davası çöktü”

Mahkemenin Kobani olayları sırasında Yasin Börü’nün de aralarında bulunduğu 6 kişinin ölümü dahil diğer yaralanmalara ilişkin sanıklara beraat kararı vermesi ne anlama geliyor?

“Baştan beri bu davanın siyasi olduğunu söyledik. Dava kararının kendisi, davanın siyasi olduğunu söylemiştir. Yıllardır Cumhurbaşkanı Erdoğan ve destekçileri –katil, terörist- diye propaganda yaptı. Yasin Börü’nün ölümünden, mallara zarar vermekten Demirtaş başta tüm partililerimizi sorumlu tuttu. Dava kararı, bunlarla arkadaşlarımızın hiçbir ilgisi olmadığını söylüyor ve bu suçlamalar konusunda beraat veriyor.

Evet Kobani protestolarında yaşanan ölümler, yaralanmalar. O konuyu açmak bile istemiyorum. Hepimiz çok üzgünüz. Mecliste de bizim her önergemize çıkıp “Şu kadar insan yaralandı, öldü. Şu kadar mal zarar gördü” yanıtı veriyorlardı. Tabii ki hesap verecekler. Sanki bunlar yapmış gibi. Oysa ki; ortada tweet var sadece. Başka da bir delil yok. Bütün zorlamalarına rağmen bu protestolarda yaşanan suçlardan bizim partimizin ve arkadaşlarımızın hiçbir bağı olmadığını kendileri de kabul etti. Aslında Kobani davası çöktü.”

“Garip bir şekilde 302’den ceza verdiler. 302’lik suç yok ortada”

Peki neden cezalar 30 yıla, 42 yıla kadar yükseldi, ne oldu?

“Garip bir şekilde Türk Ceza Kanunu 302’den ceza verdiler. 20 küsur yıl, odur aslında. 302 nedi? Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı eylem yapmaktır. Yani fiil gerekiyor. Saldırı, cinayet vs. Örneğin; örgüt mensubudur, gelmiştir eyleme katılır, 302’den ceza alır. Eyleme katılmamışsa üyelikten ceza alır. Burada 302’den neye dayandırarak ceza verdiler, onun gerekçesini bilmiyoruz. Ama 302’lik bir suç yok ortada.

Bir yandan – işlenen bütün suçlardan beraat veriyorum- diyorsunuz. Diğer yandan 302’den ceza verdiğinizi söylüyorsunuz. Aslında kararın kendisi de –Biz bu davayı kurduk. Bu cezayı veriyoruz- diye bağırıyor. Kendi siyasi bekaları için buna ihtiyaçları vardı. Gezi ve Kobani gibi iki davaya ihtiyaçları vardı yani. Bunu büyüttüler, kampanyalarını yaptılar. Herkes bilir ki Demirtaş, Yüksekdağ, Alp Altınörs ya da Bülent Parmaksız’ın bir suç işlediği yok. Hiçbir fiilleri yok. MYK üyesiler çünkü. Bir tweet atılmış. O tweet mesajında -Dünyanın her tarafında IŞİD’e karşı yapılan protestoları biz de protesto ediyoruz-denmiş. “

“Söze ceza vermişler. İntikam almışlar”

“Konuşmalara da ceza vermişler. Demirtaş ve Yüksekdağ başkanlara siyasi olarak kendilerince bir şey yapmışlar. Ne yapmışlar? Dizayn yapmışlar. Belli ki üzerinde önceden çok çalışılmış. Demirtaş ve Yüksekdağ’ın yaptıkları konuşmalara ceza vermişler. Söze ceza vermişler. Düşünceye, yani demokratik siyasete ceza vermişler. Bir partinin eş başkanıysanız tabii ki konuşursunuz, eleştirirsiniz. Doğrudan siyaset yapma hakkına ceza verdikleri, düşünceyi ifadeyi cezalandırdıkları için cezalar 30 yıla, 42 yıla kadar çıkmış. Bir intikam yani: Cezayı nasıl artıralım intikamı.”

Beraatler, tahliyeler ve ağır cezalar var. Bunun anlamı nedir?

“Ellerinde patladı. Cezalara dayanak bulamıyorlar. Evet; beraatler, daha az cezalar, tahliyer de bir dizayn kurduklarının göstergesi: Aaaa. Bakın, biz ne kadar hukuki karar verdik. Hepsine ceza vermedik.

Ama zaten hepsini hukuksuz yere almıştınız. Hiçbirinin bir fiili yoktu ki. Ben hukukçu olarak söylüyorum. Kışanak’ı, Sebahat Tuncel’i ya da diğer arkadaşlarımızı niye içeride tuttunuz? Zaten cezaevinde de 7 buçuk-8 yıldır yatırıyorsunuz.

Niye yaptılar bunu; şunun için:

“Bunları yatırmışım. Şimdi bırakalım. Dünyaya, Avrupa’ya da diyelim ki –bak çok demokratik bir ülkeyiz. Biz tahliye de veriyoruz aslında-“  gibi bir mesaj vermek için.”

“28 Şubat tutuklularının serbest kalması muhalefete –susun- mesajı”

Muhalefetin kararlara yaklaşımını nasıl buldunuz? Bundan böyle nasıl hareket edilmeli?

“Muhalefetin, iktidarın bu tip dizayn, kurgu, algı oyunlarına gelmemesi gerekiyor artık. Dokunulmazlıkların kaldırılması muhalefetin bu oyuna gelmesiyle olmuştu.

Şu bile çok korkunç: 28 Şubat tutuklularının serbest bırakılmasını gözümüze soktular. Muhalefete –Onlara ceza verdim ama siz susun- demeye getirdiler. Muhalefeti, CHP’yi susturma hamlesi yaptılar. Ama bu o kadar açık bir oyun ki, kurgu ki. Başka gün yapamıyorlar mıydı bunu? Tabii ki hiçbir hasta cezaevinde kalmamalı. Ama bunu aynı güne getirmek varolan dayanışmayı yok etmeye çalışmaktır.”

“Normalleşme diyerek iktidarlarına yeni kapı aralamaya çalışanlara fırsat verilmemeli”

“Kobani Davası’nın karar duruşmasında muhalefetin tamamı ordaydı, çok önemli bir duruş sergilendi. Bu dava hepimize, bütün Türkiye’ye karşı. Muhalefetin birlikte olmasını istemiyorlar. Bundan sonra yapılacak olan şey; hep birlikte hukuksuzluğa, siyasallaşmış yargıya karşı muhalefetin işbirliği içinde olmaktır. Demokratik bir cephe olmak zorundayız. Birlikte ses çıkarmamız gerekiyor. Bir kurgu var ortada ve biz muhalefet olarak bu kurguyu boşa çıkarmak zorundayız. Normalleşme diyerek iktidarlarına yeni kapı aralamaya çalışanlara fırsat vermemek gerekiyor.” 

- Advertisment -