Röportajı izlemek için
“Suriye’de 6 ay süren barışçıl protestolar Esad güçlerinin sistematik devlet terörü sebebiyle 6 ayın sonunda ordudan ayrılan subayların silahlı mücadelesi ile olaylar iç savaşa dönüştü”.
“Ortadoğu’da komplo siyasi hayatın bir parçası. Uluslararası bir komplo varsa bu Esad’a değil Suriye halkına karşı kurulmuştur. Obama yönetimi ve İsrail strateji olarak Esad rejiminin ayakta kalmasını sağladılar. İran ve Rusya’nın bölgede nüfuz kazanmasının önünü açtı”.
“Sivil muhalefet Alevisi, Sünnisi, Hristiyanı, Kürdü, Türkmeni Dürzisi ile Suriye’nin tüm unsurlarını içeriyordu. Ancak Esad rejimi çatışmayı despotizm ile demokrasi isteyenler arasında değil de mezhep çatışması olarak göstermek istedi bunun için de adımlar attı ama tam anlamıyla başarılı olamadı. Bu sefer devreye IŞİD sokuldu. Irak ve Suriye’deki hapishanelerden özellikle radikal selefiler serbest bırakıldı ve rejim özellikle Humus’a kadar çekilip IŞİD’e alan açtı. Bu süreçte Şam rejimi mezhep çatışması anlatısından radikal İslamcılığa karşı modern seküler kimliği savunuyoruz anlatısına geçti ve bunda başarılı da oldu. Bu sırada sivil ve siilahlı Suriye muhalefeti zayıfladı. Devreye ABD girdi. ABD de muhalefete desteklemek için Esad’la mücadelyi bırakıp sadece IŞİD’le savaşmalarını şart koştu. Biz de dedik ki hem Esad’a karşı kendimizi koruruz hem de IŞİD’le mücadele ederiz. Muhalefetin bunu kabul etmeyeceğini bilerek bu şartı öne sürmesinde ABD’nin amacı desteğini PYD’ye kaydırmaktı.”
“Muhalefet Suriye’ye barış getireceğiz Suriyelileri öyle göndereceğiz diyor. Günümüzde Şam rejimi, Muhalifler, YPG yerel taraflardır. Suriye’de çözüm sağlanması için muhalifleri destekleyen Türkiye, Şam’ı destekleyen Rusya ve İran ve YPG’yi destekleyen ABD’dir. Türkiye, İran, Rusya ve ABD bir araya gelmeden yerel aktörlerin anlaşması mümkün değil.”
“Esad rejimi bu kadar katliam ve yıkım yaptıktan ve muhaliflerini sürdükten sonra çözüm istemiyor zaten. Kendi kurduğu butik devletiyle mutlu. Türkiye defalarca mesaj göndermesine rağmen buna yanaşmadı. Rejim çözümsüzlükten yararlanıyor. Uyuşturucu kaçakçılığını yönetiyor. Lazkiye-Hama-Humus-Şam’la kendini sınırlıyor. Dürziler güney Suriye’de protestolar yapıyor onları bile kendi haline bırakmış durumda.”
“Türkiye’nin açık kapı politikası hatalıydı. Rejim Halep’i bombalamaya başladığı zaman Ankara’nın açıklamaları Suriye’deki yerel sivil muhalefeti cesaretlendirdi. Halk Erdoğan posterleriyle ve Türk bayraklarıyla gösteriler yapmaya başladı. Gösteriler yayıldı. Bu sefer Esad saldırı dozajını arttırdı. Bu süreçte sığınmacı sayısı 1 milyona çıktı. Sonra Numan Kurtulmuş, “1 milyon değil 1 milyon daha alırız” dedi. Esad, 1 milyon daha yolladı. Şayet sığınmacılar Suriye tarafında tutulsaydı sorun çözülmüş olacaktı. Suriye’deki muhalif bölgelerde gereken güvenlik sağlansaydı gereken silahlı koruma, mühimmat verilseydi bunca kişi Türkiye’ye gelmeyecekti.
Esad zaten muhalif kitlelerden kurtulmak istiyordu. Dolayısıyla sığınmacı akını bir noktadan sonra durdurulamaz hale geldi.”