Ana SayfaSeçim 2023Erzurum’un ardından: Bugün Süleyman Soylu; 1946-50’de Recep Peker

Erzurum’un ardından: Bugün Süleyman Soylu; 1946-50’de Recep Peker

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iyi ki 14 Mayıs’ı seçmiş genel seçimler için. Beklenmedik, kastedilmemiş, planlanmamış sonuçlar yasası. Herhalde hiç ummadığı paralellikler giderek çoğalıyor. 1950’de ve 2023’te Türkiye’nin nasıl bir demokratik geçiş yaşadığı, giderek netlik kazanıyor.

[8 Mayıs 2023] Ve her büyük değişim gibi bunun da die-hardist’leri, “sonuna kadar”cıları, “ölümüne”cileri birer birer çıkıyor ortaya. Asla pes etmeyenleri. Yumuşamayanları. Trumpçıları, Putincileri (benzerleri). Muhalefet kazanırsa darbe olur diyenleri (Süleyman Soylu). Millet İttifakı kazanırsa işgal olur, bağımsızlık kalmaz diyenleri (Mehmet Uçum). Mermili konuşmalar yapmaya girişenleri (Devlet Bahçeli).

Demokrasiden hazzetmeyen, muhalefeti topyekûn düşman gören ve seçim kaybedilse bile iktidarı devretmek istemeyenler, 1946-50 arasında da vardı kuşkusuz. En başta, zamanın asker kökenli, sonuna kadar sertlik yanlısı başbakanı Recep Peker (1). Ne ki, dünyanın değiştiğini gören “Millî Şef” İsmet İnönü, kaçınılmazlıkları kabullenip Demokrat Parti’yle uzlaşmaya yanaşmış, Recep Peker’i tasfiye etmiş ve çok-partili hayata geçişin garantörü olabilmişti.

Erzurum olayı, günümüzde muhalefetin olası başarısına darbe diye diye aslında kendileri kaos ve darbe arayışı içine giren ultra-kutuplaşmacıların, bugünün cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki gün önceki “barış bildirisi”ndeki husumete son çağrısına hayır demesi, duymazlıktan gelmesi, ya da düpedüz rest çekmesi, bir bakıma.

Şimdi sorun şu: Erdoğan, bir zamanlar İnönü’nün oynadığı role soyunabilecek mi? Süleyman Soylu’yu görevden alabilecek mi, örneğin? O “barış bildirisi”nin gerçekliği, pratikte biraz böyle sınanacak.

————

(1) Bu bağlamda, bundan birkaç yıl önce, o sırada AK Parti Meclis Grup Başkan Vekili olan (ama şimdi, milletvekilliğine aday olmayan, belki kendisi istemeyen, belki gösterilmeyen) Mahir Ünal’ın, CHP’yi Atatürk’ün, İnönü’nün… ve Recep Peker’in yolundan ayrılmakla suçlamış olduğunu da hatırlamakta belki yarar var.

- Advertisment -