Ömer Taşpınar, Ruşen Çakır’ın “Türkiye’ye Yunanistan’da nasıl bakılıyor” sorusuna şu cevabı verdi:
Hem Yunan basınından hem hükümetten insanlarla konuşuyorum. Mesela buranın en etkili gazetesi Katimerini’nin editörüyle konuştum, “Yunanistan’da sistem” dedi, “Miçotakis dahil Erdoğan’ın kazanmasını istiyor.” Ben hayretler içinde kaldım tabii. Nasıl böyle bir şeyi isteyebiliyorsunuz, Türkiye’nin gidebileceği yeri düşünmüyor musunuz, Yunanistan’la ilişkileri, Batı’yla ilişkileri diye sordum.
İki şey söyledi Katimerini’nin editörü, ki bunları bugün Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nda da konfirme ettim. Bir tanesi, dedi Dışişleri’ndekiler, deprem sonrası Türkiye’yle balayı yaşıyoruz. Deprem sonrası Ege denizi üzerinde yaşanan ‘it dalaşı’ sıfıra inmiş durumda. Yani Türkiye, Yunanistan’ın kendi anakarası saydığı bölgelerdeki, taciz olarak gördüğü uçuşları sıfıra indirmiş durumda. Bu önemli bir görüşme imkânı yarattı diyorlar. İlaveten, Türkiye Yunanistan’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki geçici üyeliğine destek kararı vermiş. Yunanistan da Türkiye’nin uluslararası deniz kuruluşundaki üyeliğine destek veriyor. Bir bakıma 99 depreminden sonrasına benzeyen bir yakınlaşmanın söz konusu oluğunu söylüyorlar.
İkinci mesele çok daha mühim. Buna Yunan halkı da katılıyormuş: Erdoğan’ın dünyadaki imajının agresif, diktatoryal olması, otoriterleşen bir Türkiye imajı Yunanistan’ın çok işine yarıyor diyorlar. Yani Erdoğan’ın seçilecek olması Yunanistan’ın Batı’yla ilişkilerini kolaylaştıran bir şey. Niye? Çünkü o kadar otoriter, dünya ve Yunan kamuoyunun gözünde, bazı ülkelerin gözünde faşizme giden bir Erdoğan var ki, buna karşı Yunanistan’a destek vermek, Yunanistan’ın haklılığını kabul etmek çok daha meşru, çok daha kolay bir hale geliyor. Halbuki diyalog isteyen, barış isteyen, Kıbrıs’ta çözüm, Avrupa Birliği’yle, Batı’yla iyi ilişkiler isteyen bir Türkiye olduğunda Yunanistan’ın işi biraz daha zorlaşıyor. Jeostratejik olarak Batı’ya yönelmiş bir Türkiye olduğunda bu açıdan Yunanistan’ın önemi azalıyor.
Yani ‘bildiğimiz şeytan’ meselesi… Bildiğimiz şeytanı yine seçelim, o Yunanistan’ın işini Avrupa’da, NATO’da çok kolaylaştırıyor, dolayısıyla Erdoğan’ın seçilmesi bizim işimize gelir diyorlar.
Muhalefet için ne düşünüyorlar?
Peki muhalefet için ne düşünüyorlar? Muhalefeti tanıyor musunuz diye sordum, dış politikadaki mesajlarına baktınız mı diye sordum.
Orada da iki şey söylediler. Kılıçdaroğlu’nun geçmişte Adalar konusunda Erdoğan’a “Hadi gücün yetiyorsa yap bakalım” demiş olması çok rahatsız etmiş Yunanistan’ı. Yani Kılıçdaroğlu’nun zamanında Erdoğan’ı milliyetçilik üzerinden eleştirmesi, “bir gece ansızın gelebiliriz” derken Kılıçdaroğlu’nun “Yaygara yapma, gücün yetiyorsa yap bakalım” demiş olması, Türkiye’deki muhalefetin neredeyse Erdoğan’dan da sert olduğu konusunda -bana göre yanlış- bir algı yaratmış Yunanistan’da.
İkincisi ise muhalefetin dış politikasının ne olacağını bilmiyorlar, anlayabilmiş değiller. Altılı Masa’nın dış politika pozisyonunu anlamamışlar, fakat bence burada Altılı Masa’ya ve CHP’ye de sorumluluk düşüyor. CHP kendini anlatamıyor. Avrupa Birliği konusunda neler istiyor, Batı’yla ilişkiler konusunda neler istiyor, Kıbrıs konusunda ne istiyor. Bu konularda, özellikle Meral Akşener’in de içinde olacağı bir koalisyonun aslında en azından Erdoğan kadar milliyetçi olacağı yönünde bir endişe taşıyorlar.