Dört ayrı mahalleden oluşan ve 2 bin nüfusa sahip Harmanlı beldesi, Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesine 13 km uzaklıkta. Burası, 1967 yılından bu yana belde statüsünde. Harmanlı’nın büyük bir bölümü yıkılmış. Ayakta kalan ev sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Yıkımda hayatını kaybedenlerin sayısı resmi verilere göre 59. Enkaz altında kalan hayvan sayısı da oldukça fazla. Belde sakinlerinin çoğu göç etmiş, enkazdan kurtardıkları hayvanlarına bakmak zorunda kalanlar mecburen Harmanlı’da kalmış.
Harmanlı, gün geçtikte adeta bir hayalet kasabaya dönüyor. Orada yaşayanların sayısı şu sıralar yüz kişinin altına düşmüş durumda. Beldede enkaz kaldırma çalışmaları depremin üzerinden geçen günlere rağmen başlatılmış değil. Belde sakinlerine göre arama kurtarma çalışmalarına da gelen olmamış. Hatta köylüler, yıkılan evlerin ahşap olduğunu, enkazdaki toz ve toprağın daha çok ölüme neden olduğunu söylüyor ve erken müdahale edilseydi birçok insanın canlı kurtulabileceğini ekliyor.
Üç katlı belediye binası da büyük yıkımdan nasibini almış, ilk katı çökmüş. Şu anda belediye hizmet binası yok.
Harmanlı Belediye Başkanı Ahmet Değirmenci.
Ahmet Değirmenci, artık olmayan bu belediyenin iki dönemdir belediye başkanlığını yapıyor. Depremde ayağında ve kolunda çatlaklar oluşmuş. Şu an eli ve kolu alçıda olmasına rağmen beldeden ayrılmıyor. Belediyeye ait pikap aracıyla beldeye bağlı dört mahalleyi sürekli olarak geziyor, gelen yardımları koordine ediyor.
Beldede elektrik kısmen verilmiş durumda, ancak hayati öneme sahip su hâlâ yok. En büyük sorun ise barınma. Çünkü çok az çadır gelmiş, konteyner ise hâlâ yok.
Serbestiyet’e konuşan Değirmenci, “Beldede yıkılan ve oturulamaz halde olan evler yüzde 90-95 dolaylarında. İnsanlar çadırlarda yaşıyor. Konteyner gelmedi. Büyük göç var, kalanlar da barınma sorunu yaşıyor. Arama kurtarma ekipleri gelmedi, halk enkazlara kendi eliyle müdahale etti. Ölülerimizi de dirilerimizi de toprağın altından kendi imkânlarımızla çıkardık. Enkaz deprem sonrası olduğu gibi duruyor” diyor.
Belediyenin çalışır vaziyetteki makinaları bu kocaman enkazı kaldırmaya yetmiyor. İnsanlar kendi imkânlarıyla çatılardan başlayarak yıkılan evlerin üstünü açmaya çalışıyor.
Başkan Değirmenci, enkazın bir an evvel kaldırılması gerektiğini söylüyor: “Herkesin bir anısı var, bu manzarayı gördükçe içi acıyor. Ayrıca bu enkazlar bir sağlık sorununu da beraberinde getirebilir.”
Mahallelerde yaşayanlar zamanı geldi diye bağ bahçe işlerine de koyulmaya başlamış. Belediye yöneticileri ve personeli de birkaç güne mesaiye başlayacak. Başkan Değirmenci, “Pazartesi işlerimize başlayacağız. İlk işimiz temizlik ve su. Bahara doğru arazi işleri başlayacak, insanlar gittikleri yerlerden geri gelecek. Tarım ve hayvancılığın aksamaması için gelecek insanlara kalacak yer ayarlamamız lazım’’ diyor.
Enkazı kendileri kaldırmaya çalışan ve kendi imkânlarıyla yaptıkları yerlerde barınmaya çalışan mahalleliler durumdan şikâyetçi. Ali Sabancı isimli bir vatandaş şunları söylüyor:
“O Sabancılardan değiliz biz, belinden kravatlıyız. AFAD yok. Millet aç susuz. Doğruyu söyleyince dokuz köyden kovuyorlar. Gelsinler enkazı kaldırsınlar, nereye gideceğiz, evleri nerde yapacaklar bunu söylesinler. Çadır yok, yemek yok. Sahibimiz yok Allah’tan başka.”
Haritadan silinmeye yüz tutmuş beldenin yaşadığı ilk deprem değil bu. 1987 yılında yaşanan bir depremde de yıkıma uğramış. Hatta o dönem yapılan konutlar hâlâ ayakta ve bu depremde de çoğu depremzede aşırı soğuklardan korunmak için o evlere sığınmış. Mahalleliler, ilk haftanın aşırı soğuklarında 70-80 kişilik kalabalıklar halinde bu evlerde kalmış.
Depremin meydana geldiği 6 Şubat’tan şimdiye köylüler büyük bir dayanışma göstermiş. Hayvanları sağ kalanlar karşılıklı yem yardımında bulunuyor. Çünkü hayvan yemlerinin çoğu enkazda kalmış. Hayvanları olan köylüler, artık baharın gelmesini bekliyor.