2016’dan bu yana ikamet izniyle Türkiye’de yaşayan Uygur, Mahmut Anayeti’nin (37) gözaltına alınarak geri gönderme merkezine gönderildiği Serbestiyet’in haberiyle gündeme gelmişti.
Mahmut Anayeti’nin eşi Hurşide Anayeti, Serbestiyet’e yaptığı açıklamada, eşine Çin’e gönderilmeyi kabul ettiğine dair bir evrak imzalamasının istendiğini ancak Mahmut Anayeti’nin imzalamayı reddettiğini söylemişti.
Hurşide Anayeti’nin Serbestiyet’e söylediği, “Türkiye, eşimi Çin’e teslim etme. Hiçbir suçu olmayan, yıllardır Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına bağlı bir şekilde esnaflık yapan eşimin Çin’e geri göndereceğine inanmıyorum” sözleri sosyal medyada kampanyaya dönüştü. Mahmut Anayeti’nin deport edilmemesi ve serbest bırakılması için mesajlar paylaşıldı.
Göç İdaresi’nden “Gerçek dışı haber ve paylaşımlar…”
Sosyal medyadaki tepkiler üzerine Göç İdaresi Başkanlığı’ndan şu açıklama yapıldı:
“Bazı basın yayın organlarında ve sosyal medya mecralarında yer alan, Uygur Türkü bir şahsın Çin’e sınır dışı edileceğine ilişkin gerçek dışı haber ve paylaşımlar hakkında açıklama yapma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Söz konusu şahıs, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyonla 17.10.2024 tarihinde gözaltına alınmış ve 20.10.2024 tarihinde İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğümüze bağlı geri gönderme merkezine teslim edilmiştir.
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca hiç kimse işkence göreceği, ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilmemektedir. Bahse konu şahsa Çin’e gitmek istediğine dair evrak imzalatılmaya çalışıldığı iddiası gerçek dışı olup, bugüne kadar hiçbir Uygur Türkü Çin’e gönderilmemiştir.”
Mahmut Anayeti hakkındaki sınır dışı belgesi
Serbestiyet, Mahmut Anayeti hakkında İstanbul İl Göç İdaresi tarafından verilen 20 Ekim 2024 tarihli sınır dışı etme kararına ulaştı.
Karar metninde, Mahmut Anayeti’nin 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 52’nci maddesi kapsamında gidebileceği güvenli üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine veya gönüllü olması halinde menşe ülkesine çıkışının sağlanmasına karar verildiği bilgisi yer aldı.
İl Göç İdaresi’nin kararında Mahmut Anayeti’nin IŞİD soruşturması kapsamında gözaltına alındığı belirtildi.
Mahmut Anayeti’nin avukatı, müvekkilinin sınır dışı edilme kararının kaldırılması için idare mahkemesinde iptal davası açtı. Ayrıca sulh ceza hakimliğine de idari gözetim kararının kaldırılması için itiraz dilekçesi sunuldu.
Dava başvurusunda şu ifadelere yer verildi:
“17/10/2024 tarihinde kollukta ifadesi alınmış, ifade işleminden sonra savcılık makamı tarafından serbest bırakılması talimatı verilmiştir. Savcılık makamına tarafından her ne kadar serbest bırakılmasına karar verilse de haklarında adli işlem yapılan yabancılar doğrudan İl Göç İdaresi’ne teslim edilmektedirler.
“Hakkında polisin işaretleme suretiyle doldurduğu formlardaki negatif kanaatler yüzeysel ve her türlü dayanaktan yoksundur. Davacı bu bağlamda asla milli güvenliği ve kamu düzenini tehdit edici biri değildir. Bu durum yakalama sonrasında yapılan elektronik sorgulardan da anlaşılmaktadır. Gerçek bir neden olmaksızın kişinin salt yabancı olmasından dolayı özgürlüğünden mahrum bırakılması Anayasa m. 19 ve AİHS m. 5’i ihlal etmektedir.”
Mahmut Anayeti.
Av. Halim Yılmaz: “Sınırdışı kararı olduğuna şüphe yok”
İnsan hakları savunucusu Av. Halim Yılmaz, Göç İdaresi Başkanlığı’ndan yapılan açıklama ve Mahmut Anayeti hakkındaki sınır dışı edilme kararıyla ilgili Serbestiyet’e şu değerlendirmelerde bulundu:
“Serbestiyet’in haberinde bahsedilen Doğu Türkistanlı Uygur şahıs hakkında bir sınırdışı etme kararı olduğundan şüphe yok.
Ayrıca, birçok geri gönderme merkezinde, ‘memleketime gitmek istiyorum’ şeklinde gönüllü olarak sınırdışı edilmeyi kabul eden ve davadan feragat niteliğinde hazır tutanaklar var maalesef. Suriyeliler için zaten bu durum idari pratik olarak uygulanıyor.
Ancak, Doğu Türkistanlılar için, sınırdışı etme ve idari gözetim kararı alınsa da uygulamada fiilen sınırdışı yapılmıyor. Uygurlar için Çin’e gönderilmek ölüm demek. 2018’de Zinnetgül Tursun adlı bir Uygur kadın ile çocuğunun dolaylı olarak Çin’e gönderildiği ortaya çıkmış ve kamuoyunda çok tepki görmüştü. O olayla ilgili tepkiler sonrası Göç İdaresi daha fazla dikkat ediyor gibi görünüyor.
Uygulamada bunun yerine, Doğu Türkistanlılar, istihbari bilgilerle terörist muamelesi yapılıp, eziyet görüyorlar, yaklaşık 1 yıl süreyle geri gönderme merkezinde hapis tutuluyorlar. Bu sürede hayatları alt üst oluyor, aileleri dağılıyor, işyerleri kapanıyor. Kayseri’de tutulan müvekkilim var, aynen bu duruma düştü.
Ayrıca Uygurlar hakkında güvenlik tahdit kodları konularak sakıncalı yabancı kategorisine sokulup vebalı muamelesi yapılıyor. Hakimler, etki altına alındıkları için artık serbest bırakma kararı vermiyorlar. Göç İdaresi uygun görürse serbest kalabiliyorlar.
6458 sayılı Kanunun 4. maddesine göre zulüm olan yere sınırdışı olmaz. Ayrıca 55. maddesine göre, gönderileceği yerde zulüm görecekse, sınırdışı kararı alınmaz. Uygurlar, hakkında alınan sınırdışı kararları kanuna açıkça aykırı. Ama idare, sınırdışı etme kararı almaya devam ediyor. Mahkemeler çoğunlukla sınırdışı kararını iptal ediyor. Olur da yerel mahkeme sınırdışı kararını iptal etmezse, Anayasa Mahkemesi buna dur diyor. Ama bu süreçte, nerdeyse Çin’de görmediği zulmü görüyor burada. Çok sayıda yabancı olması nedeniyle, Uygur kişilerin dosyaları titizlikle incelenmiyor. Sınırdışı edilme korkusu altında yaşıyorlar. Ciddi bir suç varsa, zaten savcılık ve mahkeme işlem yapar, gerekirse tutuklanır. Sınırdışı olmayacak kişiyi geri gönderme merkezinde tutmak mağdur etmekten öteye geçmiyor. Aslında, idari gözetime alternatif tedbirler de var ama pek uygulanmıyor. Böyle olunca da Çin’e gönderilme korku ve endişesi yaşıyorlar.”
Av. Halim Yılmaz.
Çin, Uygurlara soykırımla suçlanıyor
Çin, Uygur Özerk Bölgesi’nde 2016’dan beri uluslararası toplumun “toplama kampı” diye adlandırdığı merkezler kuruyor ve “soykırım”la suçlanan uygulamalar yapıyor.