2014 yılında Patrizia Reggiani’yi Milano’daki ofisinde “yakalayan” İtalyan paparazzileri şöyle sordu: “Patrizia, Maurizio Gucci’yi öldürmek için neden bir tetikçi tuttun? Neden onu kendin vurmadın?”
Eşini öldürtmekten 18 yıl hapis yatan ve soruya muhatap olduğunda cezaevinden yeni çıkmış olan Reggiani şöyle cevapladı: “Görüş gücüm iyi değildi, ıskalamak istemedim.”
Yakınlarının Reggiani’yi düşük profilde kalmaya, göze batmamaya ikna etmeye çalışması beyhude… Hapisten çıkar çıkmaz yaptığı ilk iş omzunda büyük bir Macau papağanı, boynunda parlayan mücevherler ve büyük güneş gözlükleriyle Via Monte Napoleone caddesinde alışverişe gitmek olmuştu.
46 yaşındaki dünyaca ünlü modacı Maurizio Gucci’nin bir sabah ofisine girerken vurulması ve ardından açılan cinayet davası 1990’ların sonunda İtalya’yı ve dünyayı sarsmış, iki sene süren dava, sonunda medyanın “karadul” ismini taktığı eski eşinin azmettirici olduğu hükmüyle sonuçlanmıştı.
Savio Tung, Maurizio Gucci’nin vurularak öldürüldüğünü duyduğundaki “şok”u asla unutamıyor. Çünkü 1995’te Tung, Gucci moda evini satın alma sürecindeki Investcorp’un kıdemli üyelerinden biriydi:
“Maurizio’nun öldürüldüğü haberi hepimiz için şoke ediciydi, inanamadık. Maurizio çok sevimliydi, çok yumuşak huyluydu. Son derece cana yakın, çok iyi bir adamdı.”
Hikâye buraya nasıl evrildi?
Roma’daki ilk Gucci mağazası.
1920’lerde bir deri atölyesi açan Guccio Gucci’nin Rodolfo, Vasco ve Aldo adlarında üç oğlu vardı. “En akıllıları” olarak bilinen Aldo’nun ısrarı üzerine 1938’de Roma’da ikinci bir yer açılmış, Gucci eldiven, kemer, anahtarlık, cüzdan üreterek marka olma yoluna girmişti.
İkinci Dünya Savaşı’nda İtalyan askerlerinin çizmelerini tasarlayıp üreten Guccio Gucci 1953’te ölmeden önce servetini oğulları arasında paylaştırmıştı. Vefatından sonra şirketin başına geçen Aldo New York Beşinci Cadde’de mağaza üstüne mağaza açmaya başlamış, ABD Başkanı Kennedy onu “Amerika’daki asıl İtalyan elçi” diye çağırır olmuştu.
Aldo ve Maurizio Gucci, New York’ta.
Ne var ki Aldo’nun öbür oğulları Paolo ve Giorgio’nun, “Gucci Plus” ve “Gucci Boutique” isimlerinde farklı markalar açma girişimleri aile içinde husumete yol açtı. 1982’de Guccio’nun ortanca oğlunun, Aldo’nun abisi Rodolfo’nun ölmesiyle hisseler oğul Maurizio’ya geçti.
Rodolfo’nun oğlu Maurizio Gucci, 70’lerde, babasının “gözü para ve şöhretten başka bir şey görmeyen statü düşkünü” diye tanımladığı orta sınıf bir ailenin 22 yaşındaki kızı Patrizia Reggiani ile tanışmış, evlenip birlikte New York’a taşınmıştı.
Patrizia, kayınpederi Rodolfo’nun ölümüyle eşini amcası Aldo’ya karşı kışkırtmış, hisseleri miras alan Maurizio, Aldo’nun usulsüzlük davasından hapse girmesiyle Gucci’nin başına geçmişti. Bu sayede Patrizia da yıllar içinde New York’ta sosyeteye karışmış, Jackie Kennedy’i, Sophia Loreen’i giydirmeye başlamıştı. Patrizia, Milano’ya geri döndükten iki sene sonra kocasının kendisinden boşanıp Paola Franchi ile birlikte olmaya başlamasıyla bir nefret ve kıskançlık krizine girdi.
1994’te boşandılar. Patrizia anlaşmaya göre 1,5 milyon poundluk nafakanın sahibi olacaktı ama, çok sevdiği Gucci soyadını artık kullanamayacaktı. Yine de kendisini “Tüm Guccilerden daha Gucci” hissettiği için bu soyadından vazgeçmedi.
Maurizio’nun, oyuncu Paola Franchi’yle dünya evine girmesi işleri zorlaştırdı. Nafaka yarı yarıya, Patrizia’nın deyimiyle “Bir kâse mercimeğe” tekabül eden bir miktara düştü. Bunun üzerine, bir arkadaşı aracılığıyla müflis pizzacı Benedetto Ceraulo’yu kiralık katil olarak tuttu.
Paola Franchi ve Maurizio Gucci.
Patrizia, hele bu yeni çiftin çocukları olursa kızlarının miraslarının bir kısmını veya tamamını kaybetmekten korkuyordu. Franchi, cinayete giden süreci şöyle anlatıyor: “Patrizia bizi takip ediyordu. Maurizio’nun çevresinde hâlâ casusları vardı ve tüm planlarımızı, iş anlaşmalarını, her şeyi biliyordu. Onu taciz etmek ve öldürmekle tehdit etmek için defalarca aradı.”
Gucci, Reggiani’nin telefonlarını açmayınca kasetler içinde dakikalarca küfrettiği sesli kayıtlar gönderdi, kendisini ve kızlarını ihmal eden “bir canavar” olduğunu ve onun “cehennemi henüz görmediğini söyledi. Bu kayıtlar mahkemede hâkime de dinletildi.
Franchi, “Ona bir koruma tutması için yalvardım,” diyor, “ama reddetti. Patrizia’nın kızları yüzünden tehdidin ciddi olduğuna inanmıyordu.”
Karadul Patrizia, İtalyan mahkemesinde.
Ve 1995… Maurizio Gucci’nin bir sabah ofisine girerken vurulması sonrası ilk akla gelen isim onu daha önce ölümle tehdit eden Patrizia oldu. İki sene sonunda hükme ulaşan davada savcılar onu cinayete azmettirmeyle suçlarken motivasyonunu “nefret, para ve kıskançlık” diye açıklıyordu.
Polisler gözaltına almak için kapıya geldiklerinde karşılarında son derece soğukkanlı bir kadın buldular. “Hanımefendi lütfen mücevherlerinizi ve kürkünüzü bırakıp gelin” diye rica edince de küplere binen bir kadın: “Hayır, ben nereye, kürküm ve mücevherlerim oraya.”
‘Kara dul Patrizia’ sonradan bir röportajda eşinin vurulduğu günü şöyle anlatıyor: “Arkadaşım aradı ve Maurizio’nun vurulduğunu söyledi. Bir rahatlama geldi. Tüm problemler ortadan kalkmıştı.”
Mahkeme heyetine delil olarak sunulan günlüğünde, eşinin öldüğü güne “cennet” notunu düştüğü görüldü.
29 sene hapis cezasına çarptırıldı. Cezasını çekerken beyin tümörünü gerekçe göstererek tahliye talebinde bulundu, reddedilince kendini hücrede yatak örtüsüyle asmaya çalıştı ama gardiyanlar kurtardı. 2011’de çalışma şartı ile denetimli tahliyeyi “ben hayatımda hiç çalışmadım ki” diyerek reddetti. İyi halden 2016 yılında tahliye oldu.
Bu sansasyonel olaylar zincirinin sonunda, dünyanın en büyük modaevi Gucci markasının başında Gucci’lerden kimse kalmadı. Yönetmen Ridley Scott’un 20 sene önce haklarını satın aldığı The House of Gucci kitabında anlatılan bu hikâye, aynı isimdeki filmle bu hafta vizyona girdi.
Gucci’nin kuruluşunun 100. yılında yayımlanmak üzere 2019’da çekimlerine başlanan filmde Patrizia’yı Lady Gaga, Aldo Gucci’yi Al Pacino, Maurizio Gucci’yi de Adam Driver canlandırıyor.
Gucci ailesi filmi beğenmedi. İtalyan Corriere della Sera gazetesine konuşan Patrizia Reggiani ise, film ekibinin kendisine ulaşmaması nedeniyle biraz kırgın olsa da filme konu olmaktan memnun görünüyor:
“Maurizio ile ilk tanıştığımda ondan hoşlanmadım. Gözleri haşlanmış bir balığa benziyordu. Onunla birlikte olmaya başlayınca ilk iş kuaföre götürdüm. Briyantinli saçları ve kırık dişi bakılamaz haldeydi. Sonra âşık oldum, mutlu yaşadık.”
“Peki sonra? Aşk nefrete mi dönüştü” diyen muhabiri ise şöyle yanıtladı:
“Nefret yoktu. Maurizio’dan nefret etmiyordum, hiç etmedim. Sorun ona gıcık olmamdı. Beni sinirlendiriyordu. Kasap dükkânına gidip, insan öldürecek birini tanıyıp tanımadığını soruyordum.”
Lady Gaga’yı beğenip takdir ediyor ama onun hakkında da şöyle bir şerh düşüyor:
“Benimle tanışması gerekirdi. Patrizia Reggiani onun okuduklarından ve gördüklerinden, ya da ona anlatılanlardan çok daha fazlası. Ben bile hâlâ kendimi keşfetmeye devam ediyorum.”