İzlemek için:
Efendim, günaydın. Dünya, her geçen gün daha karışık bir hale geliyor. Gündem oldukça yoğun. Herkesi şaşırtan bir gelişme, Suriye’de yaşanan olayların tekrar başladığına işaret ediyor. Muhalif güçler, beklenmedik bir şekilde harekete geçti. En azından kimse böyle bir durumu beklemiyordu. Görünen o ki, Suriye ordusu da bu duruma hazırlıksız yakalandı. Muhalifler, Halep’e girdiler ve oradan Hama yoluna doğru ilerliyorlar.
Şimdi herkes şaşkın. Muhalif güçlerin ilerlemesini isteyenler bile bu durumdan tam anlamıyla memnun değil. Zira muhalif güçler arasında terör unsurları da bulunuyor. Öte yandan, İran alarma geçti ve Rusya, savaş uçaklarıyla bölgede bombardıman yapıyor. Yani Suriye güçleri, beklemedikleri bir durumla karşı karşıya kaldı.
Bu süreçte İsrail’in, Suriye’deki Hizbullah tesislerine ciddi zarar vermesi, Hizbullah’ın elini kolunu bir ölçüde bağladı. Türkiye ise anlaşılan şimdilik bu harekattan uzak duruyor. Çünkü durumun nasıl şekilleneceği belli değil. Eğer Esad giderse, yerine kimin geçeceği de belirsiz. Bu, daha büyük bir karmaşaya yol açabilir.
İran Dışişleri Bakanı, dün hemen Şam’a giderek desteğini açıkladı. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, Gazze ve Lübnan sorunlarına şimdi bir de Suriye krizi eklendi. Lübnan’da Hizbullah ile Netanyahu, yani İsrail arasında bir ateşkes var. Ancak eski yoğun çatışma hali olmasa da, ateşkes ihlalleri hâlâ devam ediyor. Bu durumda insan, “Bu nasıl bir ateşkes?” diye sormadan edemiyor.
Bu arada, İsrail’in Suriye’deki durumdan memnun olabileceğini de belirtmek gerekir. Esad’ın zayıflaması ve Suriye’nin karışması, İsrail’in işine gelebilir.
Gazze, Netanyahu’nun Biden sayesinde bu hale geldi. Peki neden Biden’ın eseri? Çünkü Biden ilk gittiğinde, Netanyahu, “Bu iş bittiğinde Gazze’yi tanımayacaksınız,” dedi. Biden da, “Kaya gibi arkanızdayız,” dedi. Netanyahu gibi birine “Kaya gibi arkanızdayız” deyince, sonuç bu oldu.
Tabii gözden kaçıyor, ama Gazze’deki facia hâlâ devam ediyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Netanyahu’nun tutuklanmasına karar verdi. Öncelikle, Avrupa ülkelerinden “Bu karara uyarız” açıklamaları geldi. Ancak Hollanda, bu karara uymayacağını açıkladı. Bu, Hollanda için oldukça utanç verici bir durum. Çünkü Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin merkezi Lahey’de bulunuyor. Dahası, 16. yüzyılda Hollandalı Hugo Grotius, devletler hukukunun babası olarak kabul ediliyor. Yani Hollanda’nın bu tavrı son derece ayıp bir davranış.
Fransa ise başlangıçta, “Biz bu karara uyarız,” dedi. Ancak Dışişleri Bakanı, “Duruma bakalım,” diyerek çekimser bir tavır aldı. Görünüşe göre Fransa da bu konuda bir viraj almaya çalışıyor.
Ukrayna’da önemli bir gelişme yaşanıyor. Zelenski, mevcut durumu değerlendirerek, “Ateşkesi tamamlayalım ama NATO üyeliği verin bana,” dedi. Ancak bu, Rus işgalindeki toprakları kapsamayacak bir NATO üyeliği talebi anlamına geliyor. Bu durum, Zelenski’nin şimdiye kadarki tutumundan bir ölçüde geri adım attığını gösteriyor. Çünkü Ukrayna şu anda zor bir durumda.
Tabii mevcut şartlar altında NATO üyeliği, bana pek mümkün görünmüyor. Üstelik Avrupa ülkelerini bir kenara bırakın, Amerika Birleşik Devletleri de bu konuda zorluk çıkarabilir. Özellikle Trump, şu an Cumhurbaşkanı gibi hareket ediyor ve bu talebe olumlu yaklaşmayacak gibi duruyor.
Gürcistan’daki karışıklık da devam ediyor. Burada, Avrupa Birliği (AB) taraftarları ile Rusya yanlıları çatışma halinde. Rusya, doğal olarak Gürcistan’ın Avrupa Birliği’ne katılmasını, yani Batı’ya yakınlaşmasını istemiyor.
Fransa, Çad ve Senegal’den kovuldu. Bugün, 2. Dünya Savaşı sırasında Fransa için savaşan çok sayıda Afrikalının Fransız askerleri tarafından katledilmesinin yıldönümü. Bu olayın üzerinden galiba seksen yıl geçti ve Macron, ilk kez bunun bir katliam olduğunu kabul etti.
Ancak katliam olduğunu söylemek yeterli değil. Peki, ölenlerin hakları ne olacak? Tazminatlar, adalet, ya da başka adımlar? Sadece “katliam” demekle mesele kapanmıyor. Bu, sorumluluktan kaçmaya yetmez.
Mülteci sorunu, herkes için rahatsızlık verici bir hal aldı. Son olarak, İngiliz hükümeti, önceki hükümetin adeta mültecileri kabul etmeyi teşvik eden bir sistem kurduğunu belirtti. Her ülke bu sorunla uğraşıyor, biz hariç. Biz ise Suriyelilerin, iç karışıklıklar nedeniyle daha fazla gelmemesi için adeta dua ediyoruz.
Gelelim Trump’a. Trump, NAFTA, yani Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması çerçevesinde Kanada ve Meksika’ya %25 vergi koyacağını açıkladı. Bunun üzerine, Kanada Başbakanı kendini doğrudan Trump’ın odasında buldu. Neden? Çünkü Kanada’nın ihracatının %75’i Amerika’ya yapılıyor. Dolayısıyla, Trump etkisi, daha başkan olmadan kendini göstermeye başladı.
Bu arada Trump, birçok atama gerçekleştiriyor ve adaylarını açıklıyor. Ancak bu atamalar, özellikle istihbarat servisleri için yaptığı tercihler, hem Amerika’da hem de Avrupa’da büyük şüphe uyandırmış görünüyor.
Evet, 2024’ü bitiriyoruz. Kötü bitiriyoruz. İnşallah 2025 biraz daha iyi olur diye umut ediyoruz. Hepinize saygılar sunuyorum.