3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde, başta Çin olmak üzere sorunlu ülkeler gündeme geldi. Zaten uzun zamandır sorunlar yaşadığımız ABD’de ve Batı başkentlerinde de Türkiye’ye yönelik yayınlar yapıldı. Amerika’nın Sesi’nin Türkçe sitesinde de üç haber yer aldı.
Haberler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve AK Parti iktidarını hedef alıyordu. ABD devlet yayını sayılabilecek bir haber kuruluşunun Erdoğan’a yönelik sert değerlendirmeleri, geçmişten farklı bir yaklaşımla yüz yüze olduğumuza işaret ediyor. Üç haberden birincisi Amerikalı ünlü filozof Noam Chomsky ile Dünya Basın Özgürlüğü Günü sebebiyle yapılmış bir söyleşi.
Columbia Üniversitesi İnsan Hakları Direktörü David Phillips yapmıştı söyleşiyi. Chomsky, bu söyleşide Türkiye’de basın üzerindeki baskıları eleştiriyordu. Olabilir, bu konuda Batı ülkelerinde Türkiye’ye yönelik yoğun eleştiriler yapıldığını biliyoruz. Burada kritik olan ABD’nin giderek sertleşmesi. “Erdoğan’ın Trump’tan aldığı açık çekin süresi doldu” başlıklı haber şöyle özetlenebilir:
Bir grup Amerikalı Demokrat Senatör, “Türkiye İnsan Hakları Teşvik Yasası 2021” olarak adlandırılan tasarıda basın özgürlüğüne yönelik baskıları dile getiriyor. Üç demokrat senatör, ABD Maliye Bakanlığı’nın devreye girmesini ve yaptırımlar uygulamasını istiyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın da vicdani ve siyasi nedenlerle tutuklanan kişiler serbest bırakılıncaya kadar, Türkiye’deki sivil toplum örgütlerine destek vermesini istiyorlar.
Bir karar vermek gerek
Üç haberin ardı ardına Amerika’nın Sesi’nde yer almasını ve atılan başlıkları örneğinde olduğu gibi, basın özgürlüğü günü nedeniyle, geçici bir durum kabul ederek geçiştirmek mümkün mü? Şurası bir gerçek ki, Türkiye-ABD ilişkilerinde gerilim gösteren bir ivmeden söz edilebilir.
Özellikle Joe Biden yönetime geldiğinden bu yana ABD’den çok alışık olmadığımız bir tavır sergileniyor. Trump dönemi inişli çıkışlı da olsa, en azından telefon diplomasisiyle gerginlikler aşılabiliyordu. Bu kez, S-400 kriziyle başlayan, 1915 Ermeni Tehciri’yle süren, resmi haber sitelerinin başlıklarına yansıyan bir durumla karşı karşıyayız. Tabii Suriye, Doğu Akdeniz, Kıta Sahanlığı, Libya, Azerbaycan-Ermenistan Savaşı gibi bir dizi konuda iki taraf arasında gerilimi tırmandıran sorunlar bulunuyor.
Tecrübeli diplomatlarla konuştuğum zaman kafalarında şu soruların olduğunu gördüm: “İktidar, bir kararın eşiğinde. Ancak bu tek başına iktidarın verebileceği bir karar değil. Mutlaka, muhalefetin de katılımıyla Batı ile ilişkiler değerlendirilmeli.