15 yıllık iktidarın ve seçim başarılarının, AK Partililer üzerinde yarattığı özgüveni görebiliyoruz. Özgüven, 7 Haziran 2015 seçimlerinde bir sarsıntı geçirdi. 1 Kasım 2015’de kriz atlatıldı gibi göründü. 16 Nisan 2017 referandumunda alınan sonuç, erime durumunun kalıcılaşma ihtimalini ortaya koydu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazar günkü kongrede, parti teşkilatlarına, belediyelere yönelik eleştirilerde bulundu. Köklü bir değişikliğe gidileceğinin ilk ipuçlarını verdi. 15 yıllık iktidar, il ve ilçe örgütlerini “güçlü” kılıyor: Bulundukları bölgelerde, rantın dağıtılmasında rol oynuyorlar. Belediyeler de, benzer şekilde, imkanların dağıtıldığı yerler… “İktidar sendromu” diye birşey var: Yorulur, yıpranır, seçimleri kaybedersiniz. Demokratik ülkelerde, süreç, üç aşağı beş yukarı böyle bir yol izler.
Değişim ve tıkanma
AK Parti, özel bir döneme denk geldi; farklı bir süreç yaşandı, yaşanıyor. 20. yüzyılın sonunda, Türkiye’deki devletçi sistem tıkanmıştı. Yönetici partiler, değişen dünyaya ayak uyduramıyor, yüz yıllık alışkanlıklarla ülkeyi idare edebileceklerini sanıyorlardı. AK Parti, onları tasfiye ederken, kendi paradigmasını sisteme enjekte etti.