Ana SayfaYazarlarAKP yeninin eşiğinde

AKP yeninin eşiğinde

 

‘Yeni’ kelimesini AKP kullanmaya başladığında muhalefet bunu bir seçim söylemi olarak gördü. Ama 2015 yılının bir biçimde yeni bir döneme eşik oluşturduğu herkes için malumdu. Bir yıl öncesinde yaşanacak üç, sonradan dörde çıkacak seçim ve ardından seçimsiz bir dört yıl… Seçimlerin sonucu ne olursa olsun Türkiye ‘yeni’ bir döneme geçecekti ve öyle de olacak. Bunun nedenlerinden biri muhalefetin kendisi. Son iki yılı kasıtlı manipülasyonlarla ve ne pahasına olursa olsun iktidarı devirme stratejisi ile harcamış olmasalardı, şimdi söz konusu ‘yeni’ o denli korkutucu olmayacaktı. Korkutuculuk AKP’ye atfedilen otoriterleşme veya her şeye hâkim olma dürtüsüyle ilişkili değil. Bunlar AKP karşıtlarının kendi tutumlarını doğrulamak için epeyce abarttıkları, gerçekliğin sınırlı bir bölümünü kuşatan belirtiler. Asıl korkutuculuk iktidarın aksi yönde davranma ihtimalinden kaynaklanıyor ve nitekim tam da öyle olacak. AKP yeni bir reform, normalleşme ve demokratikleşme süreci içerisine girecek.

 

Muhalefetin önünde hükümete destek vererek belki on yıl sonrasında anlamlı bir siyaset oluşturma yolu açık. Ama bu uzun vadenin ağırlığı taşınamayarak iktidar karşıtlığına yaslanılırsa, bu onları reform karşıtı yapacak. Her halükarda AKP oyu 50-55 aralığına oturmaya çok yakın gözüküyor… Unutmamak lazım ki bu partinin 2011 seçiminde aldığı oy oranı ile 2015 Kasım’ınki aynı. Katılım oranı ise kabaca aynı… Yani yeni seçmenin de neredeyse yarısı AKP’ye gitmiş. Bu trendin reformlarla birlikte daha sağlam hale gelmesi şaşırtıcı olmaz.

 

Ancak hayat AKP’yi de ‘yeniden’ oluşturmakta. Söz konusu oyu almanın ve korumanın yolu sadece reformları yapmaktan geçmiyor. Merkez partiye dönüşmenin gereklerini de dikkate almak gerekiyor. Art arda seçimlerin yaşandığı bir buçuk yılın sonunda, bugün AKP istese de istemese de artık Kürtleri daha az temsil ediyor. Suriye’deki belirsizlik ve PKK’nın ‘ya hep ya hiç’ anlayışı devam ettiği sürece çözüme yönelik çok fazla ilerleme kaydetmek de pek mümkün değil. Dolayısıyla hükümetin tüm diğer kimlikleri de dikkate alarak bir yandan onların kendine özgü sorunlarını ortadan kaldırmaya, diğer yandan yeni bir vatandaşlık anlayışına doğru ilerlemesi lazım. Diğer bir deyişle mesele artık geçmişten gelen yanlışların düzeltilmesi değil. Türkiye’nin yeni bir geleceğe yönelebilmesi için gerekli zihinsel altyapının ve buna uygun hukuksal/kurumsal zeminin yaratılması. Merkez partisi olarak konumunuzun devam etmesi münferit doğru uygulamaların yan yana dizilmesinden geçmiyor. Bunları kuşatan yeni bir zihniyeti ve ona uygun yönetim anlayışını yansıtacak bir ideolojik çerçeve gerektiriyor. 

 

AKP’nin şansı söz konusu ideolojik çerçevenin adım adım bizzat kendi sosyolojisi tarafından üretilmekte olması. Büyüyen orta sınıf Türkiye’yi global dünyanın parçası yaptı. Bu katmanın içindeki yeni muhafazakârlar ise İslami duyarlılığı post modern dünya içinde yeni bir modernlik anlayışına taşıyorlar. Bu anlayışın en belirgin özelliği çoğulculuğa sahip çıkma ve kendi dışıyla ilişki kurma dürtüsü. Ama aynı zamanda evrensel normları içeren bir kalite ve düzeylilik arayışı… AKP’nin merkez partisi olarak yerini sağlamlaştırması ve 50-55 aralığına oturması, önümüzdeki on yılda giderek tabana damgasını vuracak olan bu ‘yeni’ seçmeni yakalamaya bağlı. Bu bağlamda ‘yerli’ ve ‘milli’ sözcükleri topluma dokunan yeni içerikleriyle, geliştirilmeye açık, demokratikleşme ile entegre edilmeye müsait, doğru bir çıkış noktasını ifade ediyor. AKP’nin yolu açık… Yeter ki ev ödevleri yapılsın…

 

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik