Ana SayfaYazarlarAmerikan siyaseti üzerinden, cephe ve ittifak sorunları

Amerikan siyaseti üzerinden, cephe ve ittifak sorunları

 

[12 Mayıs 2018] İki hafta önceki son yazımda (“Normal”e dönüş, 29 Nisan 2018), politikada tek başına durmanın ne kadar kolay, buna karşılık ittifak yapmanın ve hatttâ geniş birleşik cepheler inşa etmenin ne kadar zor olduğuna (çünkü kendi kimliğin ve geleneğinden tâviz vermeyi gerektirdiğine) değinmiş; bunu da muhalefet partilerinin tek bir çatı adayında birleşecek gibi olmaları, kıyısına kadar gelmeleri ama gene de birleşememelerine bağlamıştım.

 

Gerçi daha sonraki günlerde özellikle CHP ve SP sürdürdü, sürdürüyor ittifak çabalarını. Tabii madalyonun diğer yüzünde, bir türlü tam olgunlaşamıyor bu çabalar, çünkü başkan adayı konusunda olduğu gibi baraj ve milletvekili seçimleri konusunda da tekere çomak sokan Meral Akşener oluyor (bu konuya ilişkin en dikkatli ve kapsamlı değerlendirme için, bkz Vahap Coşkun’un Serbestiyet’te hem de bugün yayınlanan makalesi: 24 Haziran ve Akşener’in yazgısı, 12 Mayıs 2018). Gene de, bu açıdan CHP liderliğinde, en azından Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce’de, galiba ciddi bir zihniyet değişikliği yaşandığını galiba ilk defa söyleyebiliyorum ve bu da galiba geçmişte bu açıdan dile getirdiğim kötümserliği en azından yumuşatmamı zorunlu kılıyor (örneğin bkz Solcu olmak ayrıcalıklı bir şey değil röportajının sonu, Lâcivert, sayı 42 (Ocak 2018); şimdi bkz Halil Berktay, Batı Sol Türkiye (Kopernik 2018) içinde, s. 240-241).

Geçelim. Hemen aynı günlerde, Tikkun web sitesinde Henry Giroux imzasıyla yayınlanmış bir yazı ve sitenin yayın yönetmeni Michael Lerner’ın buna koyduğu giriş notu ilişti gözüme. Lerner kim, Tikkun ne? Michael Lerner Amerikalı bir Yahudi. Herhangi bir Yahudi de değil; bir din adamı, Rabbi, yani Haham. Dahası, ABD ölçülerinde adamakıllı solcu; belki Demokrat Parti’nin en sol kanadında diye tarif edilebilir; üstelik bilgili ve kültürlü bir entellektüel. Şimdi düşünün: Rabbi Lerner şimşekler yağdırıyor, sadece Trump’a ve Cumhuriyetçilere değil, genel olarak Amerikan emperyalizmine… ve İsrail yayılmacılığına! Bunu da “Maneviyatçı İlericiler Ağı”nın (Network of Spiritual Progressives) sesi olarak kurduğu Tikkun web sitesinden yapıyor. Evet, yakın geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da eleştirdi, 15 Temmuz 2015 darbe girişimi sonrasında izlediği çizginin demokrasi ve insan hakları açısından yol açtığı sonuçlar üzerinden. Bu da tahmin edilebileceği gibi iktidar kanadında sert tepkilere yol açtı.

 

Paradoks şurada ki, Lerner özel olarak Erdoğan konusunda ne derse desin, “büyük resim” içindeki yeri bakımından ABD’ye, Trump’a, İsrail’e ve İslamofobiye karşı objektif olarak Türkiye ile aynı safta. Tikkun’un amacı, başlık resmi olarak yukarıya aldığım site manşetinde “Dünyayı Sağaltmak, Onarmak ve Dönüştürmek” (To Heal, Repair, and Transform the World) diye belirtilmekte. Aşikâr ki bu sloganın “Dünyayı… Dönüştürmek” (Transform the World) kısmı, Marx’ın Feuerbach Üzerine 11. Tez’ine bir gönderme (“Filozoflar bugüne kadar dünyayı çeşitli biçimlerde açıklamakla yetindiler; oysa mesele onu [dünyayı] değiştirmekte”). Paul Eluard bunu şiirleştirmiş bir vakitler: “Açıklamak ve değiştirmek için dünyayı / İnsanlara birlik gerek umut gerek kavga gerek” (les hommes / Ont besoin d’être unis d’ésperer de lutter / Pour expliquer le monde et pour le transformer). Türkiye’nin yeni bir dünya düzeni ve alternatif bir medeniyet arayışı içindeki Müslümanları, belirli bir Açık Medeniyet anlayışı içinde, Lerner ve benzerlerinin kendilerininkine paralel çabalarına dokunamazlar mı bir noktada? Düşünmek lâzım. Fakat haydi o kadar ileri gitmeyeyim; ne olursa olsun, Tikkun muhtemel küçüklüğüne karşın ilginç bir site ve Michael Lerner izlenmesi gereken bir yazar.

 

Sadede geleyim. Tikkun yazarlarından Henry Giroux’nun, Amerika’nın iç siyasetine ilişkin önemli bir makalesi yüklenmiş siteye, 28 Nisan’da. Trump ve Trump’çılarla mücadele içinde Demokrat Parti’ni ne kadar sağa kaydığına ve sağdan alan kapmak uğruna, 2016 Sonbahar seçimlerinde Trump’a oy veren yoksul-mağdur-beyaz seçmene hoş gelebilecek sağ-popülist adaylar çıkarmaya başladığına eğiliyor. Yukarıda belirttiğim gibi, Michael Lerner da 27 Nisan’da bir giriş yazmış Giroux’nun incelemesine. Bu çok dolu, çok içerikli giriş notunu, hem ittifaklar sorununa, hem de bugün Amerika’nın içinde olup bitenlere ışık tutması bakımından, (kendi çevirimle) aktarıyorum:

 

[Editörün notu: Siyasette ehven-i şer tavrı, şu dehşet verici Trump rejimiyle mücadele uğruna, kendi elleri kanlı olan, ya da orta gelir düzeyindeki çalışan halkın çektikleri karşısında gösterdikleri kayıtsızlık aksi takdirde pekâlâ ilerici politikaları destekleyebilecek olan bu insanların yabancılaştırılmasında önemli bir oynamış bulunan politikacılara sarılmamıza yol açarsa, bu iş nereye varır? Zor bir tercih, çünkü 1920’lerde Nazi dalgasının yükselişi karşısında Alman sosyalistleriyle ittifakı reddeden Alman komünistleriyle aynı konuma düşmek de istemiyoruz. Nükleer savaşı önlemek, tiksindiğimiz güçlerle ittifak yapmayı düşünmemizi gerektirecek kadar önemli bir hedef, kuşkusuz. Öte yandan, (Obama’nın bütün başkanlık dönemi boyunca maruz kaldığı aşırı ırkçılığı zerrece gözardı etmemekle birlikte) Clinton ve Obama’nın da bir Trump rejimini mümkün kılmaya ne gibi katkıları olduğunu eleştiremezsek, Demokratlara karşı gelişen tepkiyi keza anlayamaz ve değiştiremeyiz. Dolayısıyla faşizan güçlerin günümüzdeki yükselişine en iyi nasıl karşı koyabileceğimizi kestirmek kolay değil. Lütfen, sağcılar sayesinde kazanmanın “Kongreyi (ve seçimle gelinen diğer yüksek mevkileri) ele geçirme”nin en iyi yolu olabileceği gerekçesiyle, Demokrat Parti merkezinin kendi seçmen tabanının çok sağındaki kişilere, hattâ bazen eski Cumhuriyetçilere canla başla kanca atıp onları aday göstermeye koyulmasını gözardı etmeyelim. Şunu da unutmayalım: Obama öyle bir Kongre ile yüzyüze gelmişti ki, Demokrat Parti çoğunluktaydı ama o çoğunluk içinde birçoğu Obama’nın gündeminin ilerici boyutlarını desteklemekten uzaktı ve bu da Obama’yı çıkmaza soktu; 2016 seçimlerinde Demokratları zorda bırakacak olan programlara alelacele boyun eğmeye zorladı. Demokratlar saflarını daha birkaç yıl önce ılımlı Cumhuriyetçiler diye tarif edilebilecek kişilerle doldurmaya devam ederlerse, 2018 ve 2020’de de aynı çıkmazlarla karşılaşmaları mümkündür. Velhasıl karmaşık bir sorun — ve Tikkun’un dışarııdan katkıda bulunan editörlerinden Henry Giroux, konuya nasıl yaklaşılabileceğine ilişkin bir önemli perspektif sunuyor. Bu tür sorunlarla nümüzdeki yıllarda tekrar tekrar karşılaşacağız. — Rabbi Michael Lerner, editor, Tikkun. Görüşlerinizi bekliyoruz! rabbilerner.tikkun@gmail.com]

 

 

- Advertisment -