Ana SayfaYazarlarAntakya Venüs'ü

Antakya Venüs’ü

Milo Venüs'ünü Paris'te Louvre Müzesi’nde yıllar önce gördüğümde hayran hayran seyretmiş, keşke kollarını da bulabilseler diyerek hayıflanmıştım. Venüs, Romalıların güzellik tanrıçasıydı. Yunan aşk tanrıçası Afrodit'in yerini almıştı. İnsanlığın güzellikle ilgili arayışının sembolüydü Afrodit.

 

Hatay gezimiz sırasında Hatay Arkeoloji Müzesi Müdürü Nalan Yastı, Venüs mozaiğini gösterirken heyecanlıydı ve övünmeyi ihmal etmiyordu: “Evet Gaziantep'teki Zeugma Müzesi de bizim, oradaki eserler de çok kıymetli. Ancak, şu Venüs'ün gözlerine bakın. Herkes Gaziantep Müzesi’ndeki ‘Çingene Kız’ mozaiğinden söz ediyor. Venüs'ün mavi ve derin gözlerinin bir eşi daha yok. Lütfen yakından bakın ve bunu da yazın.”

 

Hatay Arkeoloji Müzesi’ndeki Venüs mozaiği

 

Söz verdim yazıyorum. Hatay’daki Venüs mozaiği gerçekten çok güzel. Sırf onu görmek için bile oraya gitmeye değer. Gözlerinin buğulu mavisini de unutmak mümkün değil.

 

TARİHTE YOLCULUK…

 

Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş ve eşi Prof. Dr. Nazan Savaş'ın konuğu olarak gittiğimiz Hatay'da sıcak bir gün geçirdik. Tam yorulmuştuk ki, Arkeoloji Müzesi'nin kapıları açıldı. Tarihin derinliklerine daldık. Daha önce gezdiğim, Fransızlar döneminde yapımı başlamış Hatay Mozaik Müzesi yeni baştan düzenlenmiş, yeni bir binaya taşınmış, yenilenmiş ve oldukça zenginleşmişti.

 

Paris’teki Louvre Müzesi’nde Milo Venüsü sergileniyor.

 

Müzenin sembolü haline gelen 2. Şuppiluliuma'nın sapasağlam çıkarılmış heykelinin yanında fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmedik. Bukleli saçları, kollarındaki özel bileklikleri bütün ayrıntılarıyla duruyordu. En dikkat çekici yanı ise gözleriydi. Özel taştan siyah beyaz olarak yapılmış ve sonradan takılmıştı.

 

Antakya gezmekle bitmeyecek, anlatmaya yetmeyecek bir tarih kentimiz. Aynı zamanda kültürel ve inanç farklılıklarıyla bir arada yaşamayı sağlamış örnek bir ilimiz. Havra, kilise, cami yan yana. Ortodoks Hıristiyanlar, buranın en kadim halklarından. Hala 2 bine yakın nüfuslarıyla şehrin farklı bir tarihi dokusunu ayakta tutuyorlar. Şehirdeki nüfusu 15'e düşmüş Yahudilere, Antakya Sinanogu dini hizmet vermeyi sürdürmeye çabalıyor. Anadolu'nun en eski camisi olmakla övünen Habib-i Neccar Camisi’nin imamı Fethullah Uğraş'tan, caminin tarihini dinlemek şansını yakaladık.

 

Kurşunlu Han'da yediğimiz tepsi kebabının ardından gelen nefis Antakya künefesinin lezzetini tarif edebilmek kolay değil. Defne sabunu, kristal kabak tatlısı, humusu, taş kadayıfı ile daha nice orijinal ürünleriyle Hatay ne kadar övünse yeridir.

 

Müzedeki lahit mezarlar görülmeye değer.

 

TÜRKİYE'NİN TEK ERMENİ KÖYÜ

 

Her geldiğimde mutlaka ziyaret ettiğim Türkiye'nin tek Ermeni köyü Vakıflı'ya bu kez program yoğunluğu nedeniyle gidemedim. Orada organik tarımcılığın geliştiğini biliyorum.

 

Yoğun bir günün ardından İstanbul'a dönerken, aklıma yer etmiş aşk tanrıçası Venüs'te simgelenen kadın figürünü yeniden anlamaya çalışıyorum. Mitolojiye göre; çoğalma, hayatın sürmesi ve bereketi simgeleyen ana tanrıça motifi, tanrı ve tanrıçalar arasında en eski olanıdır. Kimi ana tanrıçalar yavaş yavaş güzellik ve sevgi tanrıçası niteliğine bürünmüştür. Aphrodite (Venüs) bunlardan en önemlisidir. Klasik çağa girilirken ana tanrıçalık niteliğini yitirerek güzellik ve aşk tanrıçası yani Aphrodite olarak karşımıza çıkmıştır. Önerim, bir şaheser olan Sandro Botticelli’nin (1446-1510) Venüs’ün Doğuşu adlı tablosuyla karşılaştırmak için bir de Antakya Venüs'ünü görün.

- Advertisment -