Araplar deyince geniş bir coğrafyayı kast ediyoruz. Kuzey Batı Afrika'dan Ortadoğu'ya uzanan, değişik ülkelerde yaşayan, (aynı dili konuşmakla birlikte), çok farklı fiziksel ve sosyal özellikleri olan değişik milliyetler…
Turistik dolaşımın artmasıyla Araplar, bizim coğrafyanın önemli bir turist potansiyeli haline geldiler.
Siyasi gerginlik ve terör nedeniyle Batılı turistin Türkiye'den çekilmesi, buna karşılık Arapların Türkiye'ye ilgi göstermesi, kültürel, siyasi, toplumsal tartışmaları beraberinde getiriyor…
Osmanlı'nın dağılmasına neden olan 1.Dünya Savaşı döneminde Arap milliyetçi ayaklanmaları bir tarihsel mesele olarak hafızalarda yer etmiştir. Genel söylem, "Araplar bizi arkadan vurdular" şeklinde.
Cumhuriyet ve hatta öncesinde, Türkiye'nin yüzünü Batı'ya dönmesi de, Arap dünyasıyla olan bağları zayıflatmış, Arapların gerilikleri, ilkellikleri, ikiyüzlülükleri üzerine genel bir "modernist" kamuoyu oluşmuştur.
Kutuplaşmada Arap unsuru
Son yıllardaki laik-dindar kutuplaşması bu birikimin üzerine eklenince, kendimizi bir psikolojik ayrışmanın içinde bulduk. Suriye’deki iç savaştan kaçan 3 milyonluk mültecinin yol açtığı sorunlar, tepkileri öfke nöbetine dönüştürmeye başlıyor.
Buradaki milliyetçi-seküler öfke AK Parti iktidarı döneminde daha da keskinleşti.Komşu ülkeler ve halklar arasında alttan alta bir "öteki"leştirme hep var olmuştur. Çevremizdeki Araplara yönelik tepkilerin doğal nedenleri olduğunu bile söyleyebiliriz.
Ancak öfke ve tepkinin giderek makul seyrinin dışına taştığını görebiliyoruz. Bir kere, Osmanlıdan Arapların kopması ve kendi bağımsız devletlerini oluşturmaları uluslaşma sürecinin kaçınılmaz sonuçlarından birisi. Denebilir ki, "Evet ama onları emperyalistler kışkırttı ve yapay devletler oluşturdular."
Osmanlıya karşı Arap milliyetçi ayaklanması özellikle Suriye'de bağımsızlıkçı bir karakterdeydi. İttihatçı Cemal Paşa'nın Şam'da Arap liderlere yönelik katliamı onların tarihsel hafızasının bir parçasıdır.
Ne olursa olsun, Araplar, Doğu ile Batı arasında bir köprü olduğunu söyleyen Türkiye'nin doğudaki ayağıdır.
Bir öteki: Araplar
Modernist ulusalcılık, seküler yanıyla da Arapları bir nefret ögesi olarak görürken, toptancı bir ötekileştirme ve ırkçılık dilinin de körüleyicisi haline dönüşebiliyor. Araplar, zengin bir kültürel arka planı olan, değişik renklere ve kültürlere sahip, bir milletler topluluğu. Arapları sadece Türkiye'deki turist-göçmen üstünden “değerlendirmek” ve “yorumlamak”, büyük bir yüzeysellik.
Arap dünyasından öğreneceğimiz çok şeyler olduğunu düşünüyorum.
Her halk gibi onların da eleştirebileceğimiz, sinirlenebileceğimiz alışkanlıkları olan kesimleri bulunuyor.