Irak Kürdistanı’nda yapılan referanduma gösterilen tepkilerin asıl nedeni, genellikle şöyle izah ediliyor: "En tehlikeli Kürt Barzani'dir, gerçek niyeti de Türkiye'yi bölmek."
Kürt sorununun barışçı çözümüne 50 yılı aşkın süredir kafa yoran biri olarak, bu tür tepkileri, "devletin fabrika ayarlarına dönüş yolculuğu" olarak yorumluyorum… "Türkiye'yi bölmek istiyorlar." Kim; "Washington ve ortakları…" Peki nasıl, "Kürt sorununu kaşıyarak…"
40 yıllık “gündem”i yeniden klasik reflekslerle içselleştirmiş durumdayız: ABD ve Batı Türkiye'yi bölmek istiyor…
Geçmişin ezberleri tekrarlanıyor gibime geliyor. Algıladığım kadarıyla; ABD ve AB ülkeleri, Kürtlerle "büyük uzlaşma"yı ifade eden çözüm sürecine karşı pozisyon almadılar. Hatta (eğer resmi açıklamaları ve tutumları dikkate alırsak) desteklediler. El altından neler yaptıklarını bilmiyoruz. Bilmeden "Bak onlar kışkırttı" diye tahliller her zaman yapıldı bugün de yapılıyor.
Suriye meselesine gelince: Bu köşede çoğu kez yazdığımız gibi; ABD, Suriyeli Kürt örgütü YPG'nin güçlenmesini ve etkinliğinin artmasını istiyor. Gerekçe şu: "Şiddet yanlısı İslamcı akımlara karşı, bir seküler güç olarak YPG önemli bir denge unsuru oluyor."
Ankara, çözüm süreci döneminde, YPG ile iyi ilişkiler içindeydi. ABD'nin örgüte desteğini tepkiyle karşılamıyordu. Zaman içinde, Ankara, ABD'nin YPG'ye desteğini tehlikeli görmeye başladı. Bunun asıl nedeni "terör" olmaktan çok "Bağımsız Kürt devleti", ya da "Özerk Kürdistan" endişesi diye açıklanabilir.
Türkiye Kürtleri
Bu endişe giderek Barzani'ye de yöneldi ve bir reflekse dönüştü. "Kürt devleti bölge ve Türkiye'nin geleceği açısından en büyük tehlikedir" analizleri öne çıktı. "Barzani bu hedefe yürüyor ve yarın Türkiye'ye yönelecek" yorumları yaygınlık kazandı…
CHP, milliyetçi dalganın parçası olmaya hazır mesajlar veriyor. Bahçeli "mehteran bölüğü"nü hazırlıyor.
Bölgeyi ve Kürtleri uzun yıllardır takip eden ve yapılan anketlerdeki birlikçi tercihleri bilen bir gözlemci olarak, Türkiye Kürtleri'nin önemli çoğunluğunun, bu ülkede Türklerle birlikte yaşamaktan yana olduğunu görebiliyorum.
Öte yandan, Türkiye Kürtleri’nin çok büyük kesiminin, Barzani'nin çıkışını duyarlılıkla izlediğini, desteklediği de, açık. Ankara'nın sert çıkışları, onları hayal kırıklığına uğratıyor. İnciniyorlar.
"Ezeriz, aç kalırsınız" söylemleri, bölgenin geleceği açısından, gerçekçi bir siyasete karşılık gelmiyor. Kürt meselesinde, Türkiye'nin çözücü bir aktör olarak ön alması, bölgenin kaderini değiştirecek bir enerji yaratabilirdi…
Hâlâ da yaratabilir.