Ana SayfaYazarlarBatı’yla neden dikiş tutmuyor?

Batı’yla neden dikiş tutmuyor?

 

Obama, Başkan seçilince, denizaşırı ilk ülke olarak Türkiye'yi ziyaret etmişti (5 Nisan 2009). Türkiye, İslam dünyasının “örnek ülke”si kabul ediliyordu.

 

Aradan geçen 8.5 yılda, ABD ile ilişkiler, tersine döndü. Türkiye, artık “bölgenin çıbanbaşlarından” biri olarak görülüyor.

 

Vize yasağıyla birlikte, ABD ile, tarihimizdeki en sert krizlerden birini, belki de birincisini yaşıyoruz.

 

Bu yasak, eğer kalıcı olur veya uzarsa, şu andaki durumun ötesine geçebilecek sonuçlar bekleyebiliriz. Washington'da bazı güç odaklarının "artık bu yönetimle çalışamayız" noktasına geldikleri yönündeki yorumlar artıyor.

 

Ortadoğu’da zıt tercihler

 

Amerikanın Sesi Radyosu(ASR), bir yayınında, Ankara'nın, çözüm sürecinin kırılmaya uğramasının ardından (2015), bir konsept değişikliğine gittiğini belirtti.

 

ASR'ye göre; daha önceleri sivilleşme yönünde önemli adımlar atan AK Parti iktidarı, yeniden bölgede etkin olabilmek amacıyla, "askeri gücü"nü geliştirmeyi, ön plana alıyor. İçeride muhalefete karşı sertleşilirken, insan hakları ihlalleri yaygınlaşırken, dışarıda militarizmin önünü açan yeni bir yola giriliyor.

 

ABD'deki yayın organlarında, Türkiye'ye yönelik dil, giderek sertleşiyor. "Diktatör Erdoğan" vurguları ağır basıyor. Muhalefetin, değişik azınlıkların tehdit altına girdikleri, dışlandıkları kanaati yaygınlaşıyor…

 

Batı, Ortadoğu'da, "İslamcı terör"ü baş tehlike olarak görürken, Türkiye, bunu tehditlerden sadece biri olarak kabul ediyor. Batılılar, Ankara'nın bu konudaki söylemlerine zaten pek inanmıyorlar. ABD ve Batı, bölge Kürtlerine, "İslamcı terör"e karşı bir seküler güç olarak değer verirken; Türkiye, (şimdi buna Barzani de eklendi) bölgedeki Kürt örgütlenmesini, “tehlikeli terör unsuru” sayıyor.

 

ABD, İran'a yaptırım uygulamaya hazırlanırken; Ankara, İran'la askeri operasyonlar yapmayı planlıyor.

 

Kan uyuşmazlığı

 

Geçmiş iktidarlar döneminde de, Batı ile Ankara arasında kırılmalar yaşandı. Krizler, askeri darbelerin hazırlanmasına yataklık edecek kadar derinleşti de. Ancak, herşeye rağmen, bunlar, yapısal olmaktan çok, konjonktürel yönü ağır basan krizlerdi.

 

Bu kez, çok farklı bir sarsıntının ortasındayız. Batı, Ankara'ya egemen olan zihniyeti; Batılı değerlere, demokrasiye karşı bir yerde konumlandırıyor.

 

Bir iddianame

 

Büyükada'da tutuklanan insan hakları savunucularına ilişkin iddianameyi okudum. Şiddet karşıtı, barış taraftarı insanlar, aynı anda "üç farklı terör örgütü"nün (FETÖ, PKK/KCK, DHKPC) destekçisi olmakla suçlanıyor. Askeri darbeler dönemindeki iddianamelerde bile bu kadarını görmemiştik.

- Advertisment -