Ramazan Bayramı'nda tarihimizde nadir bir an yaşanacak ve günlük gazeteler çıkmayacak. Biz gazeteciliğe başladığımızda, Ramazan Bayramı’nın ikinci ve üçüncü, Kurban Bayramı’nın ikinci, üçüncü, dördüncü günleri gazeteler çıkmaz, onların yerini Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayınladığı Bayram gazetesi alırdı. Cemiyetin çıkardığı Bayram Gazetesi'nde başka mecralarda yazamayan, işsiz, emekli, düşük maaşlı meslektaşlarımıza öncelik verilirdi.
Bu gelenek, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin kurulduğu 1946 yılında başladı, 1993 yılına kadar tam 47 yıl sürdü. Bayram gazetesi aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti için de önemli bir gelir kaynağıydı. 1993 yılında o yılların etkili gazete patronlarından olan (Sabah’ın sahibi) Dinç Bilgin, bayramda da gazete çıkaracağını ilan etti. Değişik itirazlara rağmen Bilgin Grubu ısrarını sürdürdü ve sonunda Bayram gazetesi geleneği yok olup gitti.
Bu çıkış, gazetecilerin örgütü olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin gücünü olumsuz yönde etkiledi, gazetecilerin örgütlenmesine darbe vurdu. Daha sonraki yıllarda birkaç girişim olduysa da gazete patronları aralarında anlaşamadıkları için sonuç alınamadı, Bayram gazetesi de unutulup gitti. Fakat bu bayram durum farklı. 81 ilde sokağa çıkma yasağı uygulanacak.
Normalleşme öncesi en kritik virajdayız. İki büyük medya grubu (Demirören Medya ve Turkuaz Medya) bu bayramda gazetelerini yayınlamama kararı aldılar. Muhtemelen diğer gazeteler de aynı tavrı gösterecekler. Merak içinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto’yu aradım. Olcayto’ya Bayram gazetesi çıkarıp çıkarmayacaklarını sordum. Olcayto umutsuzdu, “Çok geç oldu. Böyle bir yayın için önceden hazırlığa ihtiyaç var. Birkaç gün içinde 27 senedir çalışmayan bir mekanizmayı çalıştırmak mümkün değil.” İki grubun tavrına diğer gazeteler de katılırsa tarihi bir durum ortaya çıkacak. Uzun yıllardır hiç ara vermeden yayınlanan günlük gazeteler okuyucuyla buluşmayacaklar.
Bayram umutlarımızı tazelesin
Salgının nispeten yavaşladığı, ancak ekonominin iyice olumsuz yönde etkilendiği bir dönemde Ramazan Bayramı’nı karşılıyoruz. Beklentilerimiz var, endişelerimiz var. Ekonomik ve sosyal sıkıntıların nasıl üstesinden gelebileceğimizi tartışıyoruz. Ortak kanaat şu noktada yoğunlaşıyor: Krizi aşmanın temel koşullarından biri, siyasi demokrasiyi öne almak.
Türkiye, “Başkanlık Sistemi”ne geçerken, çıkarması gereken “uyum yasaları”nı çıkarmadı. Bu nedenle bir sistem reformuna ihtiyaç var. Salgından kurtulmaya çalışırken, siyasetin de çareler ve formüller araması gereken bir dönemden geçiyoruz. Neşeli, umutlu ve demokrasi vaat eden bayramlar dilerim…