Bayram ziyaretlerinde uzun süredir görmediğiniz akrabalarınızla, komşularınızla bir araya geldiniz, geleceksiniz. Muhtemelen sohbetlerde "Nasılsın, iyi misin, kurbanı nerede kestiniz, niye zahmet ettiniz?" kısmı bir yerde bitecek, siyasi, toplumsal konular açılacak. Bir dost uyarısı; duyacaklarınıza hazırlıklı olmalısınız. Her ne kadar onlar bizim elleri öpülesi akrabalarımız, iyi günümüzde kötü günümüzde yanımızda olan güzel komşularımız da olsalar uzun süredir görüşmediğimiz için bazı konularda anlaşamayabiliriz.
Karşınızda çok muhtemeldir ki hâlâ haberleri meşrebine uygun bir kanalın ana haber bültenlerinden takip eden, sadece kendi fikirlerinin ne kadar haklı olduğuna bir kere daha inanmak için tartışma programı izleyen, gazete, köşe yazısı okuyan, Facebook'ta kendisine benzeyen insanların paylaştıklarını 'likelayan' ve görüşmediğiniz aylar boyunca epey yalana maruz kalmış insanlar bulacaksınız.
Ama parrhesia nöbetiniz nüksederse 'sevgili akrabalarım, komşularım bu yalanlara nasıl inandırılmış' diye yurtseverlik hislerinizi dizginleyemezseniz ya da gıcıklık, ukalalık yapacağınız tutarsa, biraz hazırlıklı olmanızda fayda var. Örneğin, hayır, Atatürk'le Ülkü'yü Atatürk Orman Çiftliği'nde bir koyunu severken gösteren 2 Nisan 1937 tarihli fotoğraf Kurban Bayramı'nda çekilmedi. Dikkat ederseniz koyunun arkasında kuzusu var, kurbanlık olamaz. Ayrıca 1937 yılında Kurban Bayramı 22 Şubat'ta başladı. 1936 yılına da ait değil, o yıl Kurban 4 Mart’ta başlamıştı.
Aya giden Apollo 11 astronotlarının 1969 yılında Ay'dan döndükten sonra Türkiye'ye gelerek Anıtkabir'i ziyaret ettikleri doğru ama bu ziyaret Ankara ile birlikte 30 başkente de yapılmış bir tur kapsamındaydı.
Bayrama Arakan'da Müslümanlara yönelik zulüm haberleriyle girdik ama Arakan'da diye bakanların, milletvekillerinin, belediye başkanlarının paylaştığı o fotoğraflar Arakan'da çekilmedi. Yüz üstü yatan çocukların elleri üzerinden geçen motosiklet sürücüsünün yer aldığı fotoğraf 2009 yılında Hindistan'da bir devlet okulundaki karate gösterisi sırasında çekilmiş. Suda yüzen cesetleri gösteren fotoğraf Myanmar'dan ama 2008'deki Nergis Kasırgası sırasında çekilmiş. Çocukları infaz edilirken gösteren fotoğraf da 2004 yapımı Luis Mandoki'nin Voces inocentes isimli filminden bir kare.
TRT'deki buluşların yarıştığı programda başörtülü Kübra'nın organik hoşafı birinci seçilmedi. Birinci, hız ayarlı yol kasisi projesi oldu. Organik hoşaf finale kaldı çünkü hoşafın raf ömrünü uzatarak ayran gibi piyasayı çıkaracak bir girişimcilik örneğini jüri ilginç buldu.
Tübitak'ın sergisinde "Su ile çalışan cami çeşmesi" adında bir proje de yok. Fotoğraf, Tübitak'ın Samsun'da 2016'da yaptığı orta öğretim öğrencilerinin projelerinin sergilendiği yarışmaya değerler eğitimi alanında katılan "Bir selam da bizden size selamünaleyküm?" adlı projeden, fotomontaj yapılmış.
Ayrıca Gültepe'deki İsmail Tarman Ortaokulu'nda çarşaflı öğrencilere kılıç eğitimi verilmiyor. Fotoğraflar, Kendo Derneği'ne bağlı Soshinkai Dojo tarafından İsmail Tarman Ortaokulu'nda haftanın iki günü düzenlenen Kendo isimli kılıç kullanma sanatı ve Iadio isimli kılıç çekme sanatı derslerinden.
Bursa'da bir Suriyeli'nin atın kafasına vurduğunu gösteren video da doğru değil, o video 2014 yılında Suudi Arabistan'da çekilmiş. "Atı eğitiyordum" diyen sahibine ceza verilmiş.
Suriyelilerin üniversitelere sınavsız sokulduğu, hepsine burs verildiği haberleri de bir mizah sitesinin kötü mizahı, o da doğru değil.
Bu arada muhakkak inanmamışsınızdır ama 563 kişiyi boğazlayarak öldürmüş, 674 kişiyi elektrikli vantilatör ile parçalamış Suriyeli Clowsia Mruhan diye bir seri katil de yok. Müftülerin nikah kıymasını eleştiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kilisede bir düğünde gösteren fotoğrafı da yanlış. Ayrıca doğru olsa ne olur. Türkiye'deki kilise ve sinagoglarda papazlar, hahamlar resmi nikah kıymıyor. Resmi nikahı belediye memurları gelip kıyıyor. Kılıçdaroğlu'nu SSK Genel Müdürü iken Fethullah Gülen'le gösteren fotoğraf da sahte. Tabii Meclis 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu başkanının basın toplantısında gazetecilere gösterdiği Fethullah Gülen'in 1967'te CHP'ye 5000 lira bağış yaptığı gösteren makbuz da. Sosyal medyada ortaya çıkmış, astı astarı olmayan 40 yıllık bir belgeden medet ummak bir tarafa 5 bin TL 1967'de bir vaiz maaşının üç katı kadar ediyordu.
Bu arada Enis Berberoğlu'nun kızıyla Ekrem Dumanlı'nın oğlunun evli olduğu da uydurma. Berbeoğlu'nun kızı 26 yaşında bekar, Dumanlı'nın oğlu da 8 yaşında. Ayrıca Berberoğlu'nun kızı Büyükada'daki toplantıda yoktu, orada da tutuklanmadı. Ayrıca hapisteki birinin kızıyla uğraşmak büyük bir ahlaksızlık değil mi? (Bu noktada durup, bayram ziyareti havasını daha fazla bozmamakta fayda var. Büyükada'daki ajanlar mevzusunun açılması ihtimaline karşı da tedbir olarak KARAR'daki yazımın çıkışını cebinizde hazır bulundurabilirsiniz. Cebinizin biraz geniş olması gerekebilir)
Akrabalarınızı bayram ziyareti için yurt dışından geldiyse konuyu Avrupa'daki gurbetçilere yönelik ırkçılığa doğru kaydırabilirsiniz. Ama mevzusu açılırsa Duisburg kentindeki çöp kutularının üstünde "Çöpünü buraya at Mehmet" gibi ırkçı ifadeler kullanıldığı da doğru değil. Doğrusu Türkçe, Almanca, İngilizce, Arapça dillerinde pek çok isimli sloganlarının bu proje kapsamında çöp kutularına yapıştırıldığı.
Ayrıca bu konuşulduysa muhakkak konu oraya da gelecektir; Adil Öksüz'ün Almanya'da olduğu sadece bir görgü tanığının iddiasına dayanıyor, bilmiyoruz. Adil Öksüz'ün darbeden sonra yurt içinde uçtuğu haberleri ise yanlış. Evet bir Adil Öksüz, İzmir, İstanbul, Ankara, Elazığ’a uçmuş ama o Manisa’nın Salihli ilçesindeki sebze-meyve halinde toptancılık yapan 4 çocuk babası 40 yaşındaki başka bir Adil Öksüz. Adil Öksüz’ün MİT ajanı olduğu, darbenin tiyatro olduğu gibi tartışmaları ise fazla uzatmamakta fayda var. Artık bu bir inanç meselesi.
Yurtta Sulh Konseyi’nin üç numarası olan Mehmet Dişli’nin ağabeyi milletvekili Şaban Dişli’nin cumhurbaşkanlığı başdanışmanlığına atandığıyla ilgili belirsiz iddialar üzerine da fazla konuşmamak herkesin faydasına. Ya bir akrabanız, hakkınızdaki güvenlik soruşturması için gelen görevlilere bu sohbetten bahsederse, gitti devlet memurluğu.
Hemen telefonunuzu uzatıp "şu yaşlı çiftin çektirdiği fotoğrafları gördünüz mü darısı sizin başınıza diyerek" diyerek konuyu değiştirmenin tam zamanı. Aslında onların yaşlı bir çift değil, Rus fotoğrafçı Irina Nedyalkova'nın fotoğraflarını çektiği yaşlı modeller olduğunun ne önemi var ki…
Ya da "İstanbul'daki fırtına ne fenaydı, ne acayip yıldırımlar düştü" diyerek aslında 14 Ağustos 2016 günü Joellen Sokolowski’nin ABD’nin Florida eyaletindeki bir fırtına sırasında çektiği yıldırım videosunu izletebilirsiniz. Zaten bu kadar sohbet yeter, bu post-truth çağında en iyi bayram ziyareti kısa olandır, yavaş yavaş kalkmakta fayda var.
Hadi diyelim Vatan Şaşmaz cinayeti ayrıntılarını "Bayramda güzel şeylerden konuşalım" diye savuşturdunuz ya Allah korusun bir de tarih mevzuları açılıverirse bir dahaki bayram ziyaret edecek bir akrabanız ve komşunuz da kalmayabilir. Kalkarken akrabalarınızı, komşularınızı içinde bolca "kaos planı", "algı operasyonu", düşman, hain, ajan, gerici, yandaş geçen haberlere karşı daha temkinli olmakta fayda olduğuna, fikirlerine katılmadığınız gazetelerin, köşe yazarlarının da arada gerçeği yazabileceğine, onları da kontrol etmekte yararlı olduğuna, bazı fotoğrafların gerçek olup olmadığının Google görsellerde kontrol edilebildiğine, Teyit.org diye faydalı bir site olduğuna (Bu yazıda da çokça yararlanılan) ikna edebilirseniz çok şanslısınız, hayırlı bir bayram ziyareti olmuş demektir. Ama yine de şansınızı fazla zorlamamakta fayda var. Bütün bu yalanlar, kendi fikirlerimize imanımızı güçlendirmek, bizi birbirimize biraz daha düşman etmek, farklı kesimler arasında diyaloğu bitirmek, bizi cemaatlerimize hapsetmek için var zaten. Halbuki devirler geçer, yalanlar, düşmanlar, komplolar, ajanlar, hainler değişir ama akrabalar ve komşular baki kalır. Onları kaybetmemekte fayda var.