Önce başlıkta atıf yapılan konuşmayı hatırlayalım. Geçen hafta MHP Lideri ve Cumhur İttifakı’nın ortağı Dr. Devlet Bahçeli “Beka İçin Milli Karar, Cumhur İçin İstikrar” sloganıyla MHP’nin belediye başkan adaylarını tanıttığı toplantıda şöyle demişti:
“51 ilimizdeki il genel meclislerine daha fazla girelim, daha çok yer alalım arzusundayız. Ancak önümüzdeki seçimde bizim için beka her şeyin önünde ve üstündedir. Beka yoksa belediye taş yığını, beton yıkıntısıdır. Beka yoksa yani var oluşumuz hücum ve hüsrana uğramışsa, ne yapalım belediyeyi, nasıl yapalım siyaseti? Malum zillet korosu hep bir ağızdan soruyor, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinin bekayla ne ilgisi varmış?…Hem belediye hem de beka diyor, tarihi ittifakımızı koruyoruz. İlle de bir tercih yapacak olursak on defa, bin defa, on bin defa beka diyeceğimi de herkesin bilmesini istiyorum.”
İddialı cümleler.
Ama hala bir yerel seçimle bekamız arasında nasıl bir ilişki olduğunu Cumhur İttifakı sözcüleri ikna edici argümanlarla açıklayabilmiş değil.
Şimdiye kadar verilmiş cevaplar, yeni sistem için bu seçimlerin bir referandum anlamına geldiğinden başlayıp, Münbiç’ten, Fırat’ın doğusundan dolanıyor ve sonunda da hep aynı yere varıyor: “PKK’nın uzantısı HDP” yle başlayan cümlelere…
Yani MHP ve AK Parti sözcülerine göre bu yerel seçimleri bekamız için kritik yapan HDP’nin kayyum atanmış belediyeleri yeniden kazanma ihtimali ve Batı’daki büyükşehirlerde aday çıkarmayarak Millet (orijinal metinlerde Zillet ve İllet diye geçiyor) İttifakı’na destek vermesi…
31 Mart gününe kadar bu tezi sık sık duyacağımız anlaşılıyor.
Yerel seçimlere böyle bakan siyasetçilere göre, mesela stratejik önemi olan bir sınır şehrimizin belediyesinin HDP’nin eline geçip geçmeyeceği herhalde büyük bir beka meselesi olmalı.
Böyle bir durumda MHP lideri Bahçeli’nin dediğini yapmaları yani belediye yerine bin kere beka demeleri beklenirdi.
Ama bin kere böyle demediler.
Iğdır bir serhat şehri.
2014 yerel seçimlerinde şehrin belediyesini yüzde 44 ile o günkü adıyla BDP kazandı. MHP’nin sadece 700 fark önünde. AK Parti ise Iğdır’da yüzde 11’le üçüncü parti olmuştu. Yani seçime MHP ve AK Parti birlikte girseydi, belediyeyi alabilirlerdi.
2018 Haziran seçimlerinde de bu tablo çok değişmedi. Milletvekili seçiminden HDP yüzde 45 ile birinci parti çıktı. MHP yüzde 24 ve AK Parti yüzde 19.5’la onu izledi. Cumhur İttifakı’nin toplam oyu yüzde 44.1 oldu. HDP ile baş başa bir oy.
Iğdır hali hazırda Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) elinde, gösterilen aday bu seçime HDP adına girecek.
DBP’nin kayyum atanmamış tek il belediyesi Iğdır.
Buna gerekçe olarak ildeki etnik tansiyonu gösterenler de var, dönemin AB Bakanı’nın kayyum meselesini Avrupa’ya savunurken, “Her yere atamadık, örgütle ilişkisi olana atadık” derken Iğdır’ı örnek göstermesine yoran da var.
Halbuki DBP, hendek olaylarını başlatan özerklik açıklamalarını yapan partiydi. Amblemini bile İmralı heyetiyle buluşmalarında Öcalan çizmişti.
Yani bir beka kaygısı varsa, Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerin en çok kaygılanması gereken illerin başında gelmekteydi. Yerel seçimlere iki parti birlikte girseler, HDP’den belediyeyi almaları mümkündü.
Peki ne yaptılar? Beka mı dediler yoksa belediye mi?
Cevap başlıktaki gibi oldu; Belediye.
Iğdır’da MHP ve AK Parti seçimlere ittifakla değil, ayrı adaylarla giriyor. Çünkü MHP, son yerel seçimde 700 farkla kaybettiği ilde kendini güçlü hissediyor. AK Parti ise Iğdır siyasetinin ağır topu, altı parti dolaştıktan sonra MHP’den AK Parti’ye gelmiş adayı Adil Aşırım’a ve son Cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP’ye yakın oy almış olmasına güveniyor. Yani iki parti de seçimlere beka değil, siyasi hesaplarla hazırlanıyor. Anketlere göre üç adaylı seçimin favorisi ise HDP.
Iğdır, geçen hafta İyi Parti lideri Akşener’in “Mesele bekaysa Iğdır’da birleşin, biz de size destek verelim” çıkışıyla gündeme geldi.
Ama “belediye mi”, “beka mı” sorusuna “belediye” diye cevap verilen tek yer Iğdır da değil.
Komşu il, yine bir serhat, sınır şehri olan Ağrı.
Ağrı’da 2014 seçimlerinde başkanlığı yüzde 51 ile BDP adayı Sırrı Sakık kazanmıştı. Özerklik ilanı, hendek olayı olmamasına rağmen 2017’de Sakık görevden alındı ve yerine Vali kayyum olarak atandı.
2018 Haziran seçimlerinde sandıktan yüzde 63.6 oranında HDP çıktı. Onu yüzde 28 ile AK Parti, yüzde 2.3 ile MHP izledi.
AK Parti, Ağrı’da seçime popüler bir isimle giriyor: Savcı Sayan. Canlı bir kampanya yapıyor, anketlerde HDP ile başa baş görünüyor. Sonucu belki bir kaç yüz oy belirleyecek. Ama kayyum tarafından yönetilen bu sınır şehrinde de MHP “beka” değil, “belediye” dedi ve kendi adaylarıyla yarışa girdi.
Sadece il merkezinde değil, Diyadin, Doğubeyazıt, Tutak gibi kayyum atanmış, HDP’nin yerel seçimin yine favorisi olduğu Ağrı’nın ilçelerinde de AK Parti ve MHP ayrı adaylar gösterdiler. Buralarda fark büyük. Ama örneğin şu anda AK Partili bir belediyesi olan Patnos’da 2018 genel seçim sonuçlarına göre HDP önde ve yarış HDP ile AK Parti arasında geçecek. Ama Patnos’un bu “beka meselesi” bile MHP’nin burada ayrı bir aday göstermesini engellememiş.
Aynı durumda olan yani AK Partili belediyelerin yönettiği ama son Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları ve Diyarbakır merkezli araştırma şirketi Rawest’in yerel seçim anketlerine göre HDP’nin önde göründüğü Bitlis’in Tatvan, Batman’ın Kozluk, Siirt’in Kurtalan ve Kars’ın Kağızman ilçelerinde de seçimlere MHP ayrı adaylarla giriyor.
2014 yerel seçimlerinde BDP’nin sadece 750 oy farkla AK Parti’den belediyeyi aldığı, yine bugün kayyumla yönetilen Bitlis’te de durum benzer.
2018 Haziran seçimlerine göre AK Parti 49.4, HDP 33.9 oy aldı. MHP’nin oyu ise yüzde 4. 2014 yerel seçimlerinde sonucu Hüda-Par’ın aday göstermesi belirlemişti. 31 Mart seçimlerinde de Saadet’in adayı benzer bir rol oynayacak. Yine Rawest’in anketlerine göre Bitlis’te AK Parti-HDP arasında 2-3 puanlık fark var. Yani şehirde sonucu MHP belirleyebilir. Ama Bitlis’te de MHP bunu “beka meselesi” olarak görmedi ve kendi adayını gösterdi. Yine kayyumlarla yönetilen Güroymak, Mutki, Hizan ilçelerinde de.
Yine kıran kırana bir seçim yarışının geçeceği Muş’ta da Cumhur İttifakı yok. 2014 seçimlerinde yüzde 48’e yüzde 40’la AK Parti’nin BDP’nin önünde yine az farkla belediyeyi aldığı şehirde 2018 Haziran seçimlerinde tablo değişti. Artık HDP yüzde 55.6, AK Parti yüzde 32. HDP’nin 31 Mart seçimlerindeki iddialı adayı Sırrı Sakık. Fakat MHP de iddialı bir adayla seçime giriyor. 1999’da Muş’ta MHP adayı olarak seçimi kazanmış eski başkanla. Yani halen AK Parti’nin elinde olan Muş Belediyesi, AK Parti, MHP, HDP arasında bir seçim yarışına sahne olacak. Çünkü partiler Muş’ta da “beka” değil, “belediye”yi istiyor.
Milliyetçi bir parti olarak MHP’nin hassas olması beklenen Türklerin Anadolu’ya girdiği Malazgirt’te, Anadolu’da Türklerin en eski yerleşim yeri olan Ahlat’ta da Cumhur İttifakı yok. Özellikle yine Akşener’in “birleşin, destekleyelim” dediği Ahlat’ta, AK Parti 2014 seçimlerinde belediyeyi BDP’nin sadece 300 oy önünde kazanmıştı. İlçede 2018 seçimlerinde HDP yüzde 49’la birinci oldu. AK Parti yüzde 35, MHP yüzde 8 oy aldı. Belediye seçimin olacağı ilçe merkezinde AK Parti daha güçlü. Seçim başa baş geçecek. Ama Cumhurbaşkanlığı Kışlık Sarayı yapılması planlanan Ahlat gibi milliyetçiler için sembolik bir ilçede de partiler “beka” değil, “belediye” diyorlar.
Örnekler çoğaltılabilir. AK Parti ve MHP, halen kayyumlarla yönetilen 81 il, ilçe ve beldenin 27’sinde seçimlere ittifakla değil, kendi adaylarıyla giriyor.
Bu ilçeler arasında hendek olaylarının yaşandığı Şemdinli, Yüksekova, Cizre, Uludere, Silopi, Beytüşşebap gibi merkezler de var.
Diyarbakır, Mardin, Urfa, Van gibi büyükşehirler ve ilçelerinde ise iki parti ittifakla seçimlere girecek.
İki partinin adı duyulmamış sosyalist partilerden az oy aldığı Tunceli’de de ittifak yok. Yine sınır şehri Kars’ta AK Parti ve MHP seçime ayrı ayrı giriyor. Sandıktan bekamızı tehdit ettikleri” söylenen HDP de Millet İttifakı da çıkabilir.
Yani Bahçeli’nin söylediği gibi AK Parti ve MHP, “belediye mi beka mı” sorusuna bin kere olmasa da pek çok kez “belediye” diye cevap vermiş.
Seçimlere nerelerde ittifakla, nerelerde kendi adaylarıyla gireceklerine de beka hesabıyla değil, makul siyasi hesaplarla karar vermişler.
Belediyeleri kazanmak, oylarını artırmak, il genel Meclis’lerinde oy alabilmek, yerel dengeleri korumak gibi partiler için gayet doğal olan kaygıları gözetmişler.
Sorun zaten bu kaygıları gözetmelerinde değil, tablo ve tercihler başka türlüyken bir yerel seçimi beka seçimi olarak sunmakta.
Ama yine de beka mı belediye mi sorusuna bir cevap vermek gerekebilir.
Büyük yıkımlara neden olabilecek depremlere hazırlık, pek çok sorunun kökeni olan göçe karşı şehirlerin yaşanılır hale getirilmesi, toplumun fiziki ve ruhi sağlığını doğrudan ilgilendiren su, ulaşım, yeşil alan gibi meselelerin çözülmesi, kamunun sınırlı kaynaklarının akraba, dost, yandaş, yoldaşa dağıtılmadan verimli kullanılması bir ülke için elbette beka meseleleridir. Hem de afaki, hamasi değil, sahici beka meseleleri bunlar.
Bunlarla ilgili çözüm ve önerilerinizi de bin kere ve bağırarak değil, bir kere ve sakince anlatmanız yeterli…