Türkiye önemli bir aydınını en verimli çağında (58 yaşında) yitirdi. Biz ise dostumuzu, arkadaşımızı… Profesör Dr. Beril Dedeoğlu, sağduyulu, uzlaşmacı kişiliğiyle ülkemizin ihtiyacı olan isimlerdendi. Hep güleryüzlü ve sakindi.
Tipik bir İzmirliydi. Eğlenmesini bilir, yeri geldiğinde esprisini patlatırdı. Onunla 2000'li yılların başında tanıştık. Malum Türkiye’nin kargaşa yılları. ABD birliklerinin Irak’ı işgal için Türkiye’de konuşlanmasının TBMM’de oylandığı yıllar.
Başörtüsü yasağının gündemden düşmediği yıllar. “367 krizi” diye bilinen, 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminin krize dönüştüğü, kaotik günlerde, paralel tepkiler gösteriyorduk. Askerin siyasete müdahalesine karşı çıkıyorduk.
24TV’de Beril, Etyen Mahçupyan, Ali Bayramoğlu ve ben birlikte uzun soluklu bir tartışma programı (Ortak Akıl) yaptık. 27 Nisan 2007 tarihli askeri e-muhtırayı yaşadık. 2007 erken seçimlerini gördük. O kritik günlerde meşru siyasi zeminin korunması noktasında aynı kaygıları paylaşıyorduk.
“Ortak Akıl” programı sona erdiğinde, Beril ile birlikte SUTV’de kısa süren bir program daha yaptık. 2013 yılında “çözüm süreci” başladı. Akil İnsanlar Heyeti içinde Beril Dedeoğlu da vardı. O İç Anadolu grubundaydı.
Çözüm çabalarına yönelik eleştirilere karşı şunları söylemişti: "…Yani sadece meselenin bir terör meselesi olmadığını teröre yol açan sebepleri de farklı kültürler görmeye başladı. (…) Sorunlar konuşulmaya başlandı. (…) Dolayısıyla geldiğimiz aşama bir anlamda bir tür yüzleşme aşaması.”
Avrupa Birliği Bakanı