Cumhurbaşkanı’nın ‘ben değil biz’ çağrısından ve Baykal görüşmesinden sonra AKP ile CHP arasında bir koalisyon olma ihtimali daha konuşulur oldu. AKP’nin karşısında iktidara aç iki parti birden var ve MHP ile 330’u, CHP ile ise 367’yi aşıyor. Öte yandan sayı ne olursa olsun AKP anayasayı referanduma götürecektir. Mesele ‘yeni’ olanı belirleyecek bir ufukta CHP ile anlaşıp anlaşamamak. Bu ihtimalin varlığı MHP’nin kırmızı çizgilerinin pembeleşmesine neden olabilir. Ayrılıkçı bir Kürt coğrafyasına cevaz vermemek üzere MHP’nin siyasi ve kültürel alanı birbirinden ayırarak kültürel alanın gerektirdiği reform adımlarının atılmasına destek vermesi mümkün. Nihayette AKP iki koalisyon ihtimalini birbirine koşut yürüterek olabilecek optimum noktayı yakalayabilir.
Başlangıç ibresinin MHP’den yana olduğu söylenebilir. Anayasa ertelendiğine göre sadece çözüm sürecinde anlaşmanız lazım. Bunu yapabilirseniz öngörülebilir, sürprizler taşımayan, alt kadro koordinasyonu daha yetkin bir koalisyon üretebilirsiniz. Oysa iş dünyasının ve Batı’nın desteklediği AKP/CHP koalisyonunun epeyce sorunlu yönleri var.
Birincisi iki parti teşkilatı ve onun bürokrasideki yansımaları arasındaki sosyokültürel benzemezlik. Bunun karşılıklı denetimi azaltma ve birbirine kapalı iki rant sistemi yaratma ihtimali yüksek. İkinci olarak CHP ideolojik açıdan AKP’den en uzak olan, vesayetçi merkeziyetçiliğin ve tortuları hâlâ temizlenmemiş otoriter laikliğin taşıyıcısı bir parti. AKP’nin ‘antitezi’ denebilecek böyle bir oluşumla koalisyon yapmanın stratejik avantajları olsa da, çevreden gelen itirazın rafa kaldırıldığını ima ettiği ölçüde ters tepen bir etkisi olabilir ve bu durum MHP’yi güçlendirir. Üçüncüsü CHP son on üç yıl mücadele edilen ve ‘eski’ olarak tanımlanan rejimin sosyokültürel taşıyıcılığını yapıyor. Böyle bir koalisyon bazı kesimler için AKP’nin reel politik alanda kavga verdiği sisteme teslim olmasını ifade edebilir ve parti içinde statükocu hareketlenmeler üretebilir. Dördüncü nokta CHP ile Gülen Cemaati arasındaki geçişliliğin diğer partilere nazaran çok daha kolay ve kontrolsüz olmasıdır. Bu durumun bürokraside istenmeyen sonuçları hızla yaratma potansiyeli göz ardı edilemez. Beşinci olarak CHP dıştan gelebilecek her türlü operasyona geçit verebilen, ileriye dönük güvenilirliği çok zayıf bir kurumsal yapı. Koalisyonun bu belirsizliği nereye kadar taşıyabileceği, AKP’nin bunun riskini ne denli kaldırabileceği işlevsel bir soru. Nihayet küçük ortak MHP dururken CHP ile bir koalisyon AKP için zayıflık ima edebilir ve bedeli seçimde ödenebilir.
Kısacası CHP’nin handikapları çok fazla… Ancak acaba iktidarı böylesine isteyen bir CHP bütün bu olumsuzlukları izale edecek bir büyük adım atarak, dibacesinden özgürleşmiş bir anayasayı gündeme getirebilir mi? Ya da iktidar olmanın cazibesiyle neredeyse önkoşulsuz bir işbirliğine yanaşır mı? O durumda AKP uzun süreli olabilecek bu işbirliğine başka gözle bakabilir ve teşkilatını da buna ikna edebilir. Zaten aksi halde ekonomiyi topuklayacak kısa süreli ve göstermelik bir koalisyon kotarılmakla kalınır ve kaybeden bir kez daha CHP olur.