İki silahlı kadın, İstanbul'un orta yerinde, Çevik Kuvvet Polislerini öldürmek amacıyla, makineli tüfekleri ateşliyorlar. Polisten yararlananlar var. İki kadın öldürüldü.
HDP yöneticileri, Diyarbakır'da, "Sur'a yürüyün" çağrısı yapıyor. "Kuşatma kaldırılsın" istiyorlar. Sokaklarda, göstericilerle polis arasında gerginlik yaşanıyor. Valilik, açılan koridordan herkesin canlı şekilde çıkabileceğini, yaralıların ambülansla taşınabileceğini açıklıyor. Bu arada çıkanlar oluyor.
Sur'da neler yaşandığını sorduğumuzda şunlar aktarılıyor: Son kalanlar, PKK'lilere ek olarak YDG-H'liler ve onların aileleri… Aileler, YDG-H'li çocuklarını orada bırakıp gitmek istemiyorlar. PKK, "teslim olmayın sonuna kadar savaşın" talimatı verdiği için, çatışma sürüyor.
Ateşkes ilan edilen Suriye'de, Ruslarla ittifak içinde, PYD'nin Halep'e doğru yürüdüğü haberleri geliyor.
Sağımız, solumuz, önümüz arkamız şiddet.
Anayasa Mahkemesi krizi
Bu ortamda, siyasetin daha makul hareket etmesini beklemenin hakkımız olduğunu düşünürken, kendimizi her geçen gün yeni bir polemiğin içinde buluyoruz.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun toplanması (özellikle de CHP nedeniyle) imkansız görünüyor. CHP'liler, Cumhurbaşkanı’nın “Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum" sözünü geri almasını istiyorlar. Bir şartları daha var: AK Parti’nin komisyona başkanlık sistemini getirmemesi… CHP'nin şartları arasında, ilk dört madde(yani “değiştirilemez” maddeler) de bulunuyor.
Anlayabildiğimiz kadarıyla, CHP; Tayyip Erdoğan'ın istediği çizgilerde (Başkanlık Sistemi'ne kapı açma ihtimali olan) bir anayasa değişikliğine engel olmak için, eski anayasayla devam etmeyi kabul edebilecek bir yaklaşımda… (Bir önceki Meclis'te, “üzerinde uzlaşılan 60 maddeyi yürürlükteki anayasaya monte etme teklifi”ni reddetmişlerdi. Şimdi istemelerini nasıl açıklayabiliriz?)
Cumhurbaşkanı ve hükümet…
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN