Önergenin geri çekilmesi hayırlı oldu. Bilinmesi gerekir ki dünyada erkeklerin çıkarına görünen olgular aslında onları da ezer geçer, mesela bir kadının kalbini değil cebirle yalnızca bedenini kazanmak en büyük ceza.
“Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm” diyerek nice sırları bir mısrada anlatır şair. Esasen ruh ne müennes ne de müzekker, bir hikmete binaen tezahür alanı olan dünyaya kadın diye erkek diye inmişiz. Peygamberimiz ırk, renk, dil ayrımından doğan tahakküm gibi; cinsiyete dayalı baskıları da ayaklarının altına almıştır. Kadın-erkek her bireyle biatlaştı ve insani bir düzen için akit yaptı.
Okula gitmek, kendini geliştirmek, dünyaya daha donanımlı bakmak isteyen binlerce küçük kızın istemedikleri evliliklere ailelerin çeşitli mülahazaları ve para kaygılarıyla zorlandıkları bir ülke burası. Eski ceza kanunu döneminde gencecik hayatlar tecavüzcüsüyle evlenme trajedisiyle karartılıyor, nice intihar ve cinayetlere sebep oluyordu. Küçük yaşta evlilikleri önlemek için gerekli tedbirleri alan, evlenerek cezadan kurtulmayı sağlayan TCK 423, 434’ü yürürlükten kaldıran Ak Parti, ne oldu da şimdi Kadın ve Demokrasi Derneği’nin ve Ak Partili kadınların bile infial halinde olduğu bir düzenlemeyi gece yarısı daha üzerine konuşulamadan, mağduriyetin ne olduğu anlaşılamadan geçirmeye çalıştı.
Dört bin mağdur kimdir, her birinde olaylar nasıl cereyan etmiştir, içinde evlilik kelimesi geçiyor diye ‘cinsel istismar, mağdurla failin evlenmesi durumunda, cebir, tehdit, hile olmaksızın işlenen istismar suçu’ gibi sözlerin bir cümlede geçmesindeki garabeti hoş mu göreceğiz?