Salt Galata, önemli mimarların katıldığı ‘Medya ve Mimarlık’ başlıklı panele ev sahipliği yaptı. Fikrin fiile geçmesini sağlayan araç olmaktan bilgi vermek, eğitmek ve eğlendirmek amaçlı işitsel görsel aktarım yollarına birçok tarifi yapıldı medyanın. Her alanda olduğu gibi mimarlıkta da dijital iletişim çağı düşünme ve düşündürme ekseninde radikal bir zihniyet ve performans değişimine sebep oldu.
Çok konuşulan eserlere imza attığı için star olarak görülen mimar Emre Arolat’ın verdiği örnek ilginçti. New York’tan üç farklı mimarlık bürosu mimarları birbirleriyle sadece internet ortamında haberleşerek birlikte Kore’de Presbiteryenler için bir kilise tasarlamışlar. Artık yüz yüze buluşmadan sosyal medya ortamında mimarların yaşamadıkları, bilmedikleri bir ülke için mekan ve yapı tasarlaması mümkün. Dünyadaki bütün gelişmelerden, yapı teknik ve malzemelerinden anında haberiniz olabiliyor ve tasarımlara erişmek de bir tıklama mesafesinde. Fakat Arolat’a göre mimar kendi felsefesini, tasarıma yaklaşımını ve eserlerini ortaya koyabilmek için kendi dijital ortamını ve medyasını da üretmek zorunda, hiçbir ajans ruhunuzu yansıtmada başarılı olamaz. Bunları dinlerken edebi kamuyla karşılaştırmamak ne mümkün. Günümüzde birçok yazar da kendi medyasını ve iletişim ağını oluşturmak arzusunda.
* * *
Fakat bir yönüyle pazarlama denilen çarkın içine girmemeye özen gösteren ya da buna gerek duymayıp sadece işine yoğunlaşanlar da yok değil. Mesela çok özgün işler yapan, hatta sanatını sadece ilham verici kiliseler yapmaya adayan Finlandiyalı bir mimardan söz etti Arolat. Helsinki’de değil, ülkesinin periferdeki başka şehirlerinde, farklı yerlerde yapıyor yapılarını. Medyayla hiç ilgilenmese de medya onunla ziyadesiyle ilgilenmiş mimarlık dehasının örtülemezliği sayesinde.
Ağa Han Mimarlık Ödülü yöneticiliği, Uluslararası Mimarlar Birliği konsey üyeliği yapan Süha Özkan ise ODTÜ mimarlıkta mimarlığın tekniğini öğrense de tasarımın can damarlarını Londra’da eğitimine devam ederken aşina olduğu Architecture Design dergisiyle özümsediğini anlattı. Derginin saygınlığının nedenlerinden biri ince eleyip sık dokumanın yanı sıra editoryanın Avrupa ve Amerika dışında kalan geniş bir dünyaya da açılabilmesi, oralardaki deneyimi de mimarlık kültürüne katabilmesiydi. Vietnam Savaşı sırasında gelen bir okur mektubu sonu olmuş derginin. Dergide sözü edilen bir yapı ürünü firmasının aynı zamanda bomba yapımında kullanılan hammaddeleri de ürettiğini bildiriyormuş mektup. Özür dileyip devam edebilecekken yayını durdurmayı tercih etmiş mimarlar. Özkan, Ortaçağlardan beri mimarların gizlerinin yeterince açığa kavuşmadığını ve ancak süreli yayınlarla belli sırların tartışmaya ve eleştiriye açılabildiğini söyledi. Eleştiri ve analizin gelişmediği bir ortamda ödüllerin de anlamlı olmayacağından hareketle dergilerin önemini vurguladı.