Filistin insanlığın tarihi kadar derin. Eriha şehrini ziyaretimiz sırasında en eski yerleşim yerlerinden biri olduğunu öğrenmiş ve sokaklarda eski çarşılarda o muazzam insanlık deneyiminin ürpertisiyle dolaşmıştık. Mahmut Derviş’in süt ve bal akan ülkem dediği bereketli Filistin, barışın ve iyiliğin yurdu olduğu kadar nice savaşlara ve güç gösterilerine de tanık oldu. 16. Yüzyılın başlarına kadar Araplar’ın yönetimindeydi ve birçok saldırıya göğüs gerdi. Yavuz Sultan Selim’in Mercidabık Savaşı’nı kazanmasıyla 24 ağustos 1516’da Osmanlılara geçti ve kimi çalkantılara rağmen barış ve güven içinde uzun bir dönem geçirdi, ta ki I. Dünya Savaşında İngilizler Kudüs’e doğru ilerleyip şehri kuşatana kadar. Dağılan imparatorluğun bir kalesi daha düşmek üzereydi. Ve İngilizlerin her an Kudüs’e girebileceğini gören, beklediği yardım bir türlü ulaşmayan eyalet komutanı Ali Fuat Paşa’nın Zeytindağı’ndaki karargahtan 8 aralık 1917’de çektiği telgraf: Düşman kuvvetleri buraya bir buçuk saat mesafede. Allah’a ısmarladık Kudüs.
***
Sonrasında Batının Yahudilere yönelik soykırımının bedeli burada ödendi ve asude günler geride kaldı. İnançların saygı ve birlik içinde yaşamasına imkan tanımayan işgal, sürgün, ölüm ve gözyaşı günleri geldi. Bu durum İslam dünyasında tarifsiz bir travmaya sebep oldu. Dünyanın farklı ülkelerinde akıl iz’an ve adalet duygusu gelişmiş birçok insanın, insan hakları örgütlerinin ilgisi de hiç eksik olmadı. Bu ilginin izlerini Kolombiya İrlanda Fransa ve daha nice yerde duvarlarda bile görmek mümkün. Yerleşimciler, yakıp yıkmalar ve cinayetler tel’in edildi, teknelerle gemilerle yola çıkan Müslüman olan ve olmayan siviller oldu.
Türkiye’den İslamcı ya da mütedeyyin insanlar din kardeşliği, insanlık meselesi, kutsal şehirlerin esaretten kurtarılması, emanetlere hürmet adına hareket ederken, özellikle 68 Kuşağından solcu gençler de Filistin Kurtuluş Örgütü ve El Fetih kamplarında İsrail’e karşı mücadele verdi. Adil Okay 12 Eylül ve Filistin Günlüğü kitabında İsrail’le savaşta hayatını kaybetmiş devrimcilerin listesini yayınlamıştı mesela. Oya Baydar ve Melek Taylan’ın karşılıklı söyleşmek suretiyle oluşturdukları bir Dönem İki Kadın kitabında ve daha birçok kitapta da bu izleri görmek mümkün. Mavi Marmara tecrübesi ise eşsiz bir insanlık birikimi olarak hafızalarımıza kazındı. Şair Adem Turan’ın hazırladığı Şairlerin Gazzesi ve şair Nurettin Durman’ın Filistin Şiirleri Antolojisi gibi iki hacimli kitaptaki şiirler kardeşlik duygularımızın, bu kutsal topraklara bütün benliğimizle hissettiğimiz derin sadakatimizin kanıtı. Filistin’le sınırlı olmayan, İslam hinterlandı ve Orta Doğu halklarının bütününü içine alan ortak duygudaşlığımıza bir örnek de Cevat Akkanat’ın Türkçe ve Arapça olarak hazırladığı Daima Rabia başlıklı şiir antolojisi. Şair Ali Emre’nin Şiirimizde Ortadoğu kitabını da anmak lazım burada. Birçok konuda farklı düşünsek de, elimizde farklı kurtuluş önerileri olsa da Filistin meselesinde ortaklaşmak ve ortak bir tahayyül ve hissiyat oluşturmak mümkün ve mecbur. Ali Emre’nin dediği gibi dünyanın farklı ülkelerindeki sanatçılar ve kuruluşlar arasında işlek ve süreğen köprüler kurulmuş olması gerekirdi ve bu en acil gereklilik artık. Filistinlilerin oluşturduğu, dünya çapında birçok yazar, sanatçı sivil toplum ve siyasetçi tarafından desteklenen Boykot, Yatırımların Geri çekilmesi ve Yaptırımlar(BDS) hareketi çok etkili bir örnek mesela. İki gündür yine büyük bir saldırı yaşanıyor, ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasını protesto eden Filistin halkı öldürülüyor. Türkiye’de siyasilerin ortak bir dilden açıklama ve birlikte eylem çağrıları yapmaları çok kıymetli. Filistin’de ve dünyada gerçek bir kurtuluş istiyorsak çatışmaları körükleyen değil bütün Orta Doğu halklarına “durun siz kardeşsiniz” diyen dili oluşturmamız ve bu dil için özenle aciliyetle çalışmamız lazım. Nefretle bölünüp parçalanmamızın açtığı yarıklardan giriyor bu pervasız katliamlar çünkü. Başkalarının yıkımına sevinen cahillerin peşine takılmak yerine ittifak noktalarımıza odaklanmadıkça sadece kahrolmak ve sıramızı beklemek düşecek payımıza.
***
Şairlerin Gazzesi’nden bir şiirle bitirelim:
Ortadoğu yanarken benim gözüm kupkuru/ Avucum dar göklere havalanmaz ebâbil/Bir yol göster bu gece yolu buldum diyeyim/Yakasına sarılıp titreteyim dostları.