Türk Dil Kurumu sözlüğünde, hamaset kelimesinin iki anlamı var: 1.Yiğitlik, kahramanlık, cesaret 2. Dinleyenleri etkilemek veya heyecanlandırmak amacıyla yapılan abartılı anlatım.
Hepimiz, yaşadıklarımızı gördüklerimizi, allandırmayı, pullandırmayı severiz. Doğal insan refleksidir, gerçeği, gerçeğin ötesine taşımak…
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi, sorunları gerçekçi ve sakin şekilde algılamayı, gerçekçi hesaplar yapmayı da içerir.
Gelişmişlik, zaman ve hesapla direkt bağlantılıdır. Mesela “yaparım abi, yarın gel al” diyen esnaf genellikle işi zamanında bitirmez, bu da “doğal” karşılanır.
At atabildiğin kadar
Ortadoğu bir kaos yaşıyor. Bu ortam, insanları gerçeklik duygusundan uzaklaştırıyor. IŞİD'in dünyayı kurtarabileceğine inanan yüzbinlerce insan yaşıyor bölgede… Bütün bu dengesizlik, toplumumuzu da içine çekiyor. Çok makul olduğunu düşündüğünüz insanlar, bir anda hamasete yuvarlanabiliyorlar.
15 Temmuz darbe girişiminin bir toplumsal direnişle püskürtülmesinin ardından, bir “yarış” başladı.
Geçenlerde adada, “FETÖ”cülerden hep uzak durmuş bir tanıdığım, sokakta bağırıyordu: “Ben FETÖcüyüm var mı bir diyeceğiniz.” Fethullahçılar, devlet içinde yarattıkları büyük güç birikimi ve siyasetten aldıkları destekle, etki alanlarını genişlettiler.
Uluslararası bir kuvvete dönüştüler. Bir çok insan, meslekte yükselme kaygısıyla, iş dünyasında büyüme hevesiyle, gazete ve televizyonlarda bir yer edinebilme beklentisiyle, onlarla işbirliği yaptı, hatta “onlara daha yakın olma” yarışına girdi. İşbirliği yapmayanlar da, en azından zıtlaşmamaya çalıştı…
Şimdiki yarış ise, “kim FETÖ'ye en karşı” yarışı… CHP'li, “AK Parti'nin içinin Fetöcü dolu olduğunu” söylüyor. AK Partili, “asıl FETÖcülerin CHP'de biriktiğini” savunuyor.