7 Haziran seçimlerinin tahlili yapılırken, HDP'nin seçim stratejisinin "beyaz Türkler"den oy gelmesini sağladığı üzerinde durulmuşu.
Aslında bu bir varsayım, çünkü HDP'nin oyları içinde "beyaz Türkler" oranı hakkında sağlam bir bilgi yok.
Bu varsayımın kaynağı da, Tayyip Erdoğan karşılığını hayatlarının tek güdüsü haline getirmiş bir kesimin, HDP'nin "seni başkan yaptırmayacağız" sloganından etkilenmiş olması.
Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesiyle ilgili tartışmada Ak Parti dışındaki siyasi kuvvetler meseleye tamamen "Tayyip Erdoğan'ın başkanlığı" üzerinden bakıyor ve karşı çıkıyor.
Ak Parti tarafında da Erdoğan istiyor diye başkanlık sistemini destekleyen vardır, hatta çoktur, ama AK Parti sonuçta bir sistem tartışması yapmaya çalışmıştır.
HDP de "Seni başkan yaptırmayacağız" stratejisiyle oylarını arttırdığını düşünüyor olmalı ki, yeni seçimin kampanyasını da "seni yine başkan yaptırmayacağız" sloganıyla başlattı.
7 Haziran öncesiyle bugünü kıyasladığımız zaman, başkanlık sisteminin Ak Parti'nin siyasi gündeminde üst sıralarda bulunmadığını görebiliriz.
7 Haziran'da tek başına anayasa yapma çoğunluğuna ulaşamayan Ak Parti'nin önümüzdeki erken seçimde bu çoğunluğa ulaşabileceğine ilişkin herhangi bir veri bulunmamaktadır.
O zaman HDP'nin seçim kampanyasını bayat denebilecek ve şu anda siyasi karşılığı olmayan bir tavır başlatmasının üzerinde durmak gerekiyor.
Doğrudur, Tayyip Erdoğan karşıtlığı 7 Haziran seçiminde "iş yapmıştır". Ama bu önümüzdeki seçimde de iş yapacağının garantisi değildir.
Şu andaki koşullar ise HDP'den yana beklentileri "barış" kelimesi çevresinde toplamaktadır. HDP'ye oy verenler, Kürtler, solcular ve diğerlerinin gündeminde Erdoğan'ın başkanlığı değil barış vardır.
HDP sözcüleri erken seçimde oylarını daha da artıracaklarını söylüyorlar, olabilir ama karşılığı olmayan pozisyonlarla değil, barışın gerçek olmasına katkıda bulunacak bir siyaset hattıyla olabilir.