“Sarı Gelin” türküsünü, Hrant ve Rakel, birlikte çok güzel söylerlerdi. 19 Ocak 2007’de onu yitirdiğimizden bu yana, acılarımızı, bu türküyle dile getiriyoruz.“Paralel yapı”, “derin devlet”, “Ergenekon”… Adını ne koyarsak koyalım, Hrant Dink cinayetinin arkasındaki güç ortaya çıkarılamadı.2007’den bu yana, devlet içindeki “iktidar kompozisyonu” birçok yönde ve boyutta değişimlerden, kırılmalardan geçti. Hesap sorulamayacak sanılanlardan hesap soruldu. Bazı karanlık noktalar aydınlandı. İş Hrant Dink cinayetine gelince, “iktidar kavgası” içindeki güçlerin, açık ya da kapalı işbirliğine tanık olduk. Devlete egemen “İttihatçı zihniyet”in aldığı ağır darbelere rağmen; Hrant Dink cinayetinin sorumlularını ortaya çıkarma çabalarımız, adliye koridorlarında etkisiz hale getirildi.Yedi yıl geçti aradan, yüreğimiz yaralı, ellerimiz boşta kalmış durumda. Hrant’ın karşısında boynumuz bükük.Hrant’ın en büyük ideali, Türkiye ile Ermeni toplumunun barışmasıydı… Türkiye’nin “İttihatçı soykırım”la yüzleşmesiydi… 2015 geliyor. “Tehcir”in, “soykırım”ın 100. yılı. Dünyanın çok önemli bir çoğunluğu, yaşananın bir “soykırım” olduğu konusunda hemfikir. Türkiye ise, kendi iç kavgalarını aşamamanın krizlerini yaşıyor.”Hrant’ın ölüm yıldönümünde onu en çok ne mutlu ederdi?” diye düşündüğümde, “1915’te yok edilen Ermeniler’den, onların çocuklarından, Türkiye’nin özür dilemesi” diyorum kendime. Bu konuda, bir süreden beri, bir de önerim var: 1915’e Türkiye sahip çıksın İttihatçı dar bir kliğin kararıyla 1915 yılında yerinden yurdundan edilip, yollarda, dağlarda tepelerde öldürülen, açlık ve hastalıklarla kırılan yüzbinlerce Ermeni, bu ülkenin yurttaşıydı. Bu ülkenin aydınları, sanatkarları vardı içlerinde. Çoğunluğu yaşlı, çocuk ve kadındı. Erkeklerin çoğu daha önceden “halledilmişti”… O insanlar, bizim insanlarımızdı.Dünyanın en büyük etnomüzik uzmanlarından, Anadolu’nun dört bir yanından topladığı ezgiler hâlâ büyük bir müzik zenginliği olarak yaşayan Gomidas da, İstanbul’dan sürgüne gönderilenler arasındaydı. “Gomidas’ın Paris’e heykeli dikildi” diye milliyetçiler yeri yerinden oynattılar. Gomidas, Anadolu’nun bir değeri ve Anadolu topraklarında da onun heykelinin olmasından daha doğal bir şey yok.2015 yaklaşıyor. Yani, “tehcir”in 100.yılı… Gelin, bu acıya Türkiye sahip çıksın. O tarihte kaybettiğimiz yurttaşlarımızı analım. Anılarına sahip çıkalım. Şöyle bir “anma programı” da düzenlenebilir: 24 Nisan 1915’te İstanbul’daki evlerinden alınıp öldürülen yedi Osmanlı Meclisi Mebusan üyesi milletvekilini TBMM anabilir, acısına sahip çıkabilir.Barolar, yok edilen avukatları; Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları, kendi meslektaşlarını; Tabipler Odası, doktorları; hatırlatabilir; onların anısına toplantılar düzenleyebilir. Liste daha da geliştirilebilir. Hayal gibi görünse de, “normali” bu, olması gereken bu.Yürekteki dikenHrant gibi bir “Anadolu Ermenisi” ve bir “Tehcir çocuğu” olan ünlü şarkıcı Charles Aznavour, kendi geçmişini anlatırken şunları söylemiş: “Gelecek önümde uzanıyor olsa da ailemin geçmişini tümden silmedim, belleğimin bir köşesinde sakladım ve bugün, umulmadık bir yaşa erişmiş olarak, yapacak belirli bir işim olmadığı zaman hayal kuruyorum… Mübadelenin hemen ardından Selanik’te doğmuştum. Zavallı annem düşük yapıp beni çölün kumlarına bırakabilirdi ben bu dünyadan göçerken o da bacakları kan içinde, ölüme doğru yavaş ve çetin yürüyüşüne devam edebilirdi…”Aznavour, ailesinden dinlediği acı öykülere rağmen hep Türklerle dostluğu savunmayı sürdürmüş.”Ayağına diken batmış / Kardeşim / Benim de yüreğimde var bir tane /(…) Gülün dikenleri var / Dikkat edilmezse / Bir damla kan belirir / Parmak ucunda /Ama / Dikkat edilirse eğer / Güzelliğini sunar gül (…)/ Tatlılığıyla hoşluğuyla / Gülü severim / Dikeni var / Elden ne gelir / Kardeşim… / Çıkarmaya karar verseydin / Yüreğimdeki dikeni / Senin ayağındaki de / Yok olur giderdi / Sen de ben de / Özgür olurduk / Ve kardeş.”Hrant’ı acı ve çaresizlikle anarken, onun en büyük idealinin “Türkiye’nin 24 Nisan 1915 soykırımıyla yüzleşmesi” olduğunu hatırlatmak istedim… Yüreklerdeki dikeni çıkarmak için…18-01-2014 / Radikal
Hrant Dink’i Charles Aznavour’la anmak
- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik