13 Haziran Cuma günü İsrail, İran’ın nükleer programının kritiktesislerini hedef alan kapsamlı bir askeri harekât başlattı. Operasyon kapsamında nükleer tesisler, füze üsleri ve DevrimMuhafızları’na ait stratejik altyapılar yoğun şekilde vurulurken, İranlı üst düzey pek çok komutanın da etkisiz hale getirildiğibildirildi.
Aynı günün akşamında İran’ın misilleme olarak İsrail’e yüzlercebalistik füze fırlatamasının ardından bölgedeki tansiyon dahada yükseldi. Bu karşılıklı saldırılar, uluslararası toplumdabüyük endişe uyandırırken, Orta Doğu’da yeni bir çatışmadöneminin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, gelişmelerin bölgesel güç dengelerini derindenetkileyebileceğini belirtirken, acil diplomatik müdahaleçağrıları da artıyor.
İsrail, İran’a yönelik son operasyonuna “Mivtza ʿAm ke-Lavi” (מבצע עָם כְּלָבִיא) adını verdi. Bu ifadenin tam karşılığı “Aslan Halkın Operasyonu”dur aslında. Ancak operasyonun İngilizce çevirisi, özgün anlamını tam da yansıtmayan bir şekilde “Rising Lion” (Yükselen Aslan Operasyonu) olarak duyuruldu.
Operasyon ismini, Tevrat’ın Sayılar kitabındaki 23:24 pasajında geçen “Hen ʿam ke-lavi…” [הֶן־עָם֙ כְּלָבִ֣יא יָק֔וּם] — “İşte, aslan gibi yükselen bir halk” ifadesinden almakta. Bu ifade, geleneksel Tevrat yorumlarında İsrail halkının gücünü, dirilişini, direnişini ve savaşçı karakterini simgeler. Dolayısıyla operasyon ismi, yalnızca bir tehdit mesajı değil, aynı zamanda güçlü bir dini ve millî kimlik vurgusu da taşımaktadır.
Öte yandan Tevrat’ta Yahudi halkı iki farklı yerde “aslan”abenzetilir. İlk örnek Tekvin kitabının 49:9. pasajında. Burada Hz. Yakub, dördüncü oğlu Yehuda’yı bir aslan yavrusuna benzetir: “Yehuda bir arslan yavrusu gibidir; ey oğlum, sen avdan döndün. O çömeldi, arslan gibi, dişi arslan gibi yattı; kim onu kaldırabilir?” Bu benzetme, geleneksel Tevrat yorumlarında Yehuda’nın liderlik vasfının simgesi olarak kabul edilir. Ormanların kralının aslan olması gibi, kardeşleri arasında Yehuda da öyle kral olacaktır. Gelecekteki savaşlarda onun soyundan gelenler ön safta yer alacak ve düşmanlarına karşı aslanlar gibi savaşacaklardır. Bu bağlamda, günümüzde adını atası Yakub’dan, ideolojisini de dini Yahudilikten alanİsrail Devleti kendisini tüm dünya Yahudilerinin koruyucusu olarak görmektedir. İsrail’in dünyadaki tüm yahudilerleilgilenmesinin ve Yahudi doğan herkesin bir müktesep hak olarak İsrail’in doğal vatandaşı kabul edilmesinin teopolitikarkaplanı budur.
“İsrail’in İran’a yönelik başlattığı operasyon, adını Tevrat’taki Sayılar Kitabı’nın 23. bölümünün 24. pasajından almaktadır.”
İkinci örnek ise Sayılar kitabının 23:24. pasajındadır: “İşte, halk arslan gibi kalkar, erkek arslan gibi doğrulur; ta ki avını yiyip öldürdüklerinin kanını içinceye kadar yatmaz.” Bu pasajda geçen aslan benzetmesi, klasik Tevrat yorumlarına göre İsrail’in düşmanlarına karşı mutlak galibiyetini simgeler. “Avını yemek” düşmanlarını yok etmeyi, “kanını içmek” ise onların mallarını yağmalamayı ve düşmanı tamamen etkisiz hale getirmeyi sembolize eder.
Her iki pasaj da aslında İsrail’in gücünü, kararlılığını ve liderlik iddiasını mecaz yoluyla aslan figürü üzerinden ifade eder.
Savaş nedeniyle İsrail genelinde bir teyakkuz hali mevcut. Askeri yetkililer, sivillere sığınaklardan çıkmamaları yönünde uyarılar yapıyor.
Olağanüstü hal ilanının ardından Yahudilerin “ha-Kotel” olarak isimlendirdikleri “Batı Duvarı”nda da güvenlik önlemleri artırıldı; özellikle tünel kompleksindeki ibadetlere sıkı kapasite sınırlamaları ve resmi denetim getirildi. Bu kısıtlamalar, yeni bir duyuruya kadar da yürürlükte kalacak.
Savaş nedeniyle bu hafta İsrail’deki sinagoglarda Şabatibadetlerinin yapılmayacağı duyuruldu.
Daha önceki savaşlarda olduğu gibi, bu savaşta da Yahudi hahamlar kamuoyu oluşturma ve yönlendirme konusunda son derece aktifler. Başta Netanyahu hükümeti olmak üzere, aşırı dinci politikacılar ve askeri yetkililer bu durumdan büyük memnuniyet duyuyor. Dinle pek ilgisi olmadığı bilinen Başbakan Netanyahu’nun, İran’a karşı operasyonun başlamasına saatler kala Sayılar kitabının 23:24. pasajını yazıp Batı Duvarı’na yerleştirmesi de dini sembollerin politik amaçlarla nasıl kullanıldığının çarpıcı bir örneği olarak duruyor.
İsrail’in baş hahamları ve üst düzey haham konseyleri, bu hafta Cumartesi günü sinagogların Şabat ibadeti için kapalı olacağını, halkın güvenlik güçlerinin talimatlarına tam olarak uyarak evlerinde dua etmelerini duyurdu. Hahamlar, normalde Şabat’ta kapalı olması gereken cep telefonlarının, sirenleri duymak ya da yakınlardan haber almak amacıyla açık tutulabileceğini, ancak haber okumak ya da başka amaçlarlakullanılmasının caiz olmadığını belirttiler. Hahamlar ayrıca, Şabat süresince radyoların açık bırakılabileceğini ve sığınaklardaki ışıkların önceden yakılması gerektiğini ifade ettiler. Zorunlu hallerde LED lambanın açılabileceğini ya da yanan bir mumun dikkatlice korunan bir alana taşınabileceğinide fetvalarına eklediler.
Hahamlar, savaş vesilesiyle Tevrat öğreniminin hayati öneminebir kez daha vurgu yaparak, hem olağan dönemlerde hem de savaş gibi olağanüstü zamanlarda Yahudi halkını ayakta tutanen temel dayanağın Tevrat olduğunu belirttiler. Öğrencilere vehalka yönelik çağrılarında, “Tevrat öğreniminde kendinizigüçlendirin; gece gündüz ara vermeden okumaya devam edin” tavsiyelerinde bulundular.
İsrail ulusunun çok kritik bir eşikten geçtiğine dikkat çekenhahamlar, halkı ülkeye yönelik varoluşsal tehdidin bertarafedilmesi için cephede savaşan İsrail askerleri ve karar alıcıulusal liderlerin başarısı için de dua etmeye çağırdılar.
Hahamlar, ayrıca Yahudi halkının zor zamanlarda ilk yapmasıgereken şeyin Tanrı’ya yönelip dua etmek olduğunuhatırlatarak, bu duaların da Kral Davud’un ilahi ilhamladerlediği Mezmurlar kitabından seçilen bölümlerle yapılmasınıtavsiye ettiler.
“Tevrat’ın Yahudi yaşamındaki merkezi rolünevurgu yapan Hahamlar, savaş süresince halkaTevrat okumaya devam etmelerini tavsiye etti. Özellikle Mezmurlar kitabından 20., 120. ve 131. bölümlerin okunmasını ilan ettiler.”
Tevrat’ın nesiller boyunca Yahudi halkına güç ve tesellikaynağı olduğunu vurgulayan hahamlar, halka, bireysel vetoplu yakarışlar için bazı Mezmur bölümlerinin okunmasını da özellikle tavsiye ettiler.
Hahamların okunmasını tavsiye ettiği Mezmurların başında, zor zamanlarda Tanrı’ya güveni ve O’ndan yardım dileğiniifade eden 20. Mezmur geliyor. Halkın kralı, yani devleti, içinyapılan bir dua niteliğindeki bu bölüm, Yahudi geleneğindesıkıntı anında Tanrı’nın desteğini istemek ve duaların kabulüiçin okunmakta. İsrail halkının gücünü Tanrı’dan aldığı, düşmanlarının ise sonunda mutlaka yenileceği inancıMezmur’un temel mesajını oluşturmakta.
Okunması tavsiye edilen diğer bir Mezmur, Tanrı’nın süreklikoruyuculuğunu ve gözetimini yücelten, güven ve tesellikaynağı olan 121. Mezmur. Yardımın sağdan soldan değil, gökleri ve yeri yaratan Tanrı’dan geldiğini vurgulayanMezmur, Tanrı’nın İsrail halkını yaşamın her anında her türlükötülükten koruduğunu belirtmekte.
Hahamların önerdiği diğer bir Mezmur, derin pişmanlık veumut duygusuyla dile getirilen, tövbe ve ilahi bağışlanmatemalı güçlü bir yakarış olan 130. Mezmur. Sıkıntı içindekibirinin Tanrı’dan bağışlanma ve merhamet dilemek içinokuduğu bu Mezmur, Tanrı’nın affediciliğine güvenlesabretmeyi ve hem bireysel hem de İsrail halkı olarak Tanrı’yaumut bağlamayı öğütlemekte.
Bazı hahambaşıları, cemaatlerine bu üç Mezmurun yanı sıra22., 69., 124. ve 150. Mezmurların da okunmasını tavsiyeettiler.
Geçtiğimiz hafta göreve başlayacak hahamların icazettöreninde konuşan İsrail Cumhurbaşkanı Yitshak Herzog, hahamları halkın dini ve manevi dünyasını canlı tutupzenginleştirmeye çağırmıştı. Hamas direnişçilerinin elindekiesirlerin kurtuluşu için genel bir oruç ve dua günü ilan ederektopluca dua etmelerini rica etmişti. Yahudi geleneğinde zorzamanlarda cemaati oruç tutmaya ve dua etmeye davet etmekyaygın bir uygulama. İsrail’deki başhahamlarcumhurbaşkanının çağrısına olumlu yanıt verdi. İran’la yaşanançatışmaların ardından, hahamların bu yeni durumu da gözönünde bulundurarak yakın zamanda halka toplu oruç ve dua günü ilan etmeleri beklenmekte.
Öte yandan, İsrail’deki gelişmeleri yakından izleyen ABD’li Evanjelistler de durumdan vazife çıkararak, cemaatlerine İsrail’in başarısı için gece gündüz Kutsal Kitap’tan belirli bölümleri okumaları çağrısında bulundu. Tanrı’nın desteğiyle İsrail’in zafer kazanacağına inandıklarını ifade eden Evanjelistliderler, duaların özellikle İsrail’in korunması ve zafer kazanması için yapılmasını istedi.
“ABD’deki Evanjelistler, Deccal’in temsilcisi olarak gördükleri İran’a karşı İsrail’in zafer kazanması için dua edilmesi çağrısında bulundular.”
Bu çerçevede, liderler cemaatlerine İsrail’in İran’a yönelik operasyonuna ilham kaynağı olan Sayılar 23:24’ün yanı sıra,sıkıntılı zamanlarda okunan Mezmurlar 20:1–2, düşmana karşı yardım dileğini içeren Mezmurlar 35:1–3, savaşta zaferin kaynağının Tanrı olduğunu vurgulayan 2. Tarihler 20:15 ile ilahî korumaya dair vaat içeren İşaya 54:17. pasajlarının okunmasını tavsiye ettiler. Düşmanların yok edilmesini konu alan Mezmur 83 ile Tanrı’nın İsrail’i sürekli gözettiğini vurgulayan Mezmurlar 121:4–7 de radikal Evanjelist liderlerin cemaatlerine düzenli olarak okumalarını önerdiği diğer bölümler arasında.
Barış yanlısı Yahudilerin seslerinin neredeyse tamamen bastırıldığı ve gittikçe radikalleşen İsrail’de, tıpkı Gazze savaşında olduğu gibi, İran’la yürütülen bu son savaşta da dini metinlere yoğun göndermeler yapılmakta.
Bir yönüyle dinin bir istismarı olan bu eğilim, yalnızca mevcut çatışmayla sınırlı kalmayacağı kesin. Önümüzdeki dönemde İsrail’in hem ulusal hem de uluslararası düzeydeki siyasi hamlelerinde kutsal metinlerin ve dini söylemlerin çok daha belirleyici rol oynayacağı da kesin.
Öte yandan, bu durum İsrail siyasetinde dinin yalnızca sembolik bir unsur olmaktan çıkıp, giderek daha sistematik ve kalıcı bir şekilde araçsallaştırıldığını da açıkça ortaya koyuyor.