Ana SayfaYazarlarKafalardaki barikatlar

Kafalardaki barikatlar

 

Hendekler, barikatlar sadece Kürt kasabalarında kurulmuyor. Bir de düşüncelerimize, sesimize kendi koyduğumuz barikatlar var. Gerçeğin soğuk yüzünden “korunmak” için; yaşananlara öfkelenip ne diyeceğimizi bilemediğimiz, aklımızla duygumuzun çatışmasından yorgun düştüğümüz için; belki de en çok aidiyetlerimizle hesaplaşma cesaretimiz olmadığı için arkasına saklandığımız barikatlar…

 

Bomboş cümlelere sığınıyoruz: “Devletin hiç mi suçu yok?”… “gereği ne ise yapın, madem o kadar kudretlisiniz, bu işin ölmek/öldürmek dışında bir çıkış yolunu bulun!”… Ne anlatıyor bu sözler bize? Olanı anlaşılmaz kılmak; sorunu öznesizleştirmek; muhatapsız eleştiriler savurmak… Aslında daha da fazlası; satırın arasından vurguyu dönüp dolaşıp iktidara yapmak, sorumluluğu ve suçu hükümete yüklemek… Yapılan bu değil mi?

 

PKK’nın istemediği bir barışı iktidarın tek taraflı kurabilmesi mümkün müdür? Özyönetim ilanının aslında bir savaş ilanı olduğunu bilmiyor mu PKK? Peki, neden savaş ilan etti? Demokratik bütünleşme hedefine yürümek için mi?

 

Bu soruya sağır kalmak niye? Kürtlerin demokratik haklarının tanınmaması mı yarattı hendekleri? Anadilde eğitim mi silahla “özyönetim ilanının” sebebi? Kürtlerin bu ülkenin eşit yurttaşları olduğu Anayasa’da ilan edilsin diye mi başladı bu savaş? Ve yeryüzünün herhangi bir köşesinde herhangi bir iktidar, eline silahı alıp “bu kasabada artık kamu otoritesi benim” diyen bir güce teslim olduğunda meşruiyetini koruyabilir mi? O iktidarın yönetme imkânı kalır mı? Böyle bir ülkede demokrasinin varlığından; seçimlerin öneminden; normların anlamından söz edilebilir mi?

 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

 

 

 

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik