Suratı asık bir şekilde girdi binaya. Önünü ilikledi ve durdu. Kollar kalça hizası. Göz ucuyla yukarı baktı. Yine oradaydı. Her zaman oradaydı. Her zaman orada olması gerekirdi.
Yavuz Oğhan’ın paylaştığı, Diyarbakır Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu’nun –gerçekten- kendisinin hazırlattığı, sonra izleyip beğenip paylaştığı videodan bahsediyorum.
Geçenlerde sabahın köründe Melbourne şehir merkezinde yürüyorum. Kestirme bir yol gördüm ancak bir binanın camekanla kapanmış bir bölmesinden geçmem gerekecek. Durdum. Acaba o ileride gördüğüm kapı kilitli mi?
Aklıma ilk gelen şey, “Türkiye’de olsa kesinlikle kilitli olacak.”
Neden kilitli olsun ki?
Aslında kilitli olmasına gerek yok. Kıymetli, değerli, kırılacak, bozulacak bir şey yok etrafta.
Türkiye’de o riski almazdım. Avustralya’da aldım. Kestirmenin çekiciliği beni benden aldı. Sabahın köründe, uyku sersemliği kalmadı. Canlı olduğumu hissettim. Kalbim küt küt ata ata, yürüdüm. Ve elimi attım ve…
Kapı açıldı. O sabah nereye gittiğimi hatırlamıyorum ama kapıyı hatırlıyorum.
Küçük riskler alınmazsa hayat sıkıcı olur.
Peki, Türkiye’de neden o kapı kapalı olurdu?
Çünkü birine anahtar verilmiş. “Kardeşim yassah!” Onun keyfinin istediği saatte o kapıdan geçmeniz lazım. Anahtar güç, kudret demek. Kapı açık olsa benim gücümü kim bilecek?
O anahtarı elinizde tuttuğunuzu hissedin. O gücü hissedin. Üç, beş kişinin sabahın köründe kapı kapalı olduğu için lanet okuduğunu düşünün. O insanların güne güzel başlamasını sağlamak sizin elinizde.
Burada insanların tercihi güzel başlasın yönünde.
Türkiye’de genel tercihin ne olduğunu biliyoruz.
Kapı açılınca aklımda kalan kapalı yangın merdiveni ile ilgili bir haber geldi. Sonra gidip baktım. Haber şu. 2016’da Adana’nın Aladağ ilçesi Sinanpaşa Mahallesi’nde köylerden gelen ilköğretim öğrencilerinin barındığı Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Orta Öğretim Kız Öğrenci Yurdu’nda çıkan yangında on biri çocuk on iki çocuk ölmüş. Yangın merdiveninin kapısı kilitliymiş.
2017’de Kumkapı’da bir otelde çıkan yangında üç turist ölmüş. Yangın merdiveni kilitliymiş.
Bir arama yapın, “yangın” “merdiveni” “kilitli” kelimeleri ile. “Yangın merdivenindeki asma kilit dikkat çekti” diye bir haber görünce bıraktım.
Aklıma kelime oyunları geliyor. “Anahtarların Efendisi.” “Anahtar Oyunları.”
HDP’nin yüzde 71 oy almasına karşın KHK ile ihraç edilen aday yerine mazbatayı alan AKP’li Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu…
Yükselen, titr, itibar sahibi olan biri… AKP’nin kendi eliyle yarattığı, büyüttüğü sınıfa geçen…
Hak edilmemiş, kazanılmamış yere tepeden inerek sahip olan…
Sol üst tarafa bakıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafına…
İkbalini borçlu olduğu kişiye …
Zaten tanıtım videosunun neden yapıldığı belli. Tek bir kişiyi memnun etmek için.
Haklı. En fazla anahtar o kişinin elinde.
Bizim Hüseyin’in hesapları da en kestirmeden gitmek peşinde.
Zaten tek kişiyi memnun etmek için basılan gazeteleri ve yayınlanan programları düşününce, birkaç dakikalık trajikomik video masum bile görünüyor.
Anahtarlar, kilitli kapılar bu aralar oldukça gündemde.
Koronavirüs yüzünden o kestirmedeki kapıya ulaşmak bile bir dert.
Bizim buralarda yine yasaklar başladı. Hedef sıfır vaka olunca, en ufak salgında tüm kapılar kapanıyor. Yaşadığım Melbourne’da yasaklar yeni bitti. Önümüzdeki iki hafta Sydney kapalı.
Geçenlerde burada bir yetkili söyledi. Pandemi döneminde dört milyon insan ölmüş. Bunlardan iki milyonu ise 2021’de hayatını kaybetmiş. “Bu iki milyon insandan hiçbiri Avustralyalı değil” dedi.
Belki pandemiden sonra insanlar artık açık, veya en azından gerekmedikçe kilitlenmeyen kapıların değerini anlayacak dünyada.