Seçimlerin hemen ardından, ülkenin önde gelen üç partisinin lideri, "başarısız olduklarını belirterek" sorumluluklarını üstlendiler. Hiç bir bahane öne sürmediler. Başarısızlığın sorumlusunu dışarıda aramaya niyet bile etmediler.
İngiltere'de, genel seçimler, kamuoyu yoklamalarında beklenenden farklı çıktı. Anketler, "iki büyük parti (Muhafazakar Parti, İşçi Partisi) arasında yüzde 1'lik bir fark olacağını" öngörüyordu.(Yüzde 36/35 gibi). İktidardaki Muhafazakar Parti, beklendiği gibi yüzde 36 civarında bir oy alırken, ana muhalefet partisi İşçi Partisi yüzde 30'da kaldı.
Başbakan David Cameron'un partisi Muhafazakar Parti, yüzde 36 oyla 650 üyeli Meclisteki sandalyelerin yüzde 50'sini biraz geçti(326 sandalye). Ed Miliband'ın liderliğindeki İşçi Partisi, yüzde 30 oyla 230 sandalyeye ulaştı.
Koltuklar anında gitti
Seçim sonuçlarından hemen sonra, üç partinin liderinin istifa haberi geldi. En hızlı davranan, İşçi Partisi lideri Ed Miliband oldu. "Amaçladığımız başarıyı elde edemedik" derken yüzü asık değildi, gülümsüyordu. Aslında, oyları, yüzde olarak düşmemişti. Ama "seçim sistemi beni zora soktu, aslında başarılıydım" falan demeden, istifasını televizyon kameraları önünde açıkladı. (2010 seçimlerinde yüzde 29, bu seçimlerde yüzde 30 oy aldılar).
İkinci istifa eden, Liberal Demokrat'ların lideri Nick Clegg oldu. Seçimlerde, en büyük başarısızlığı, onlar yaşadı. Sandalyeleri 57'den 8'e düştü.
En garip sonucu, "Avrupa Birliği karşıtı sağcı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi"(UKIP) aldı. Oyların yüzde 13'ünü elde eden parti, Meclise yalnızca bir milletvekili sokabildi. Partinin lideri Nigel Farage, "milletvekili seçilemezsem istifa ederim" demişti. Seçilemedi, bu yazıyı yazdığım sırada istifasını sunmaya hazırlanıyordu.
Sonuç olarak, seçimlerin hemen ardından, ülkenin önde gelen üç partisinin lideri, "başarısız olduklarını belirterek" sorumluluklarını üstlendiler. Hiç bir bahane öne sürmediler. Başarısızlığın sorumlusunu dışarıda aramaya niyet bile etmediler. Bu üç siyasetçinin davranışı en az seçim sonuçları kadar ilgi çekti, yorumlandı.
Temsilde adaletsizlik
İngiltere'deki seçim sistemi, dar bölge sistemi. Bu nedenle, sonuçlar, "küçük partilerin oylarının büyük partilere gitmesine" yol açıyor. "Yüzde 13 oyla 1 milletvekili çıkartılması", bunun en tipik örneklerinden. Bu açıdan bakıldığında, "sonuçların büyük ölçüde temsilde adaletsizlik yarattığı" söylenebilir.
Sakin seçim havası
İngiltere Parlamentosu için yapılan seçimlerde; Kuzey İrlanda, İskoçya ve Galler halkı da oy kullandı. Birleşik Krallığa bağlı olan bu ülkelerin herbirisi, Londra'daki Parlamento'ya belli sayıda milletvekili yolluyorlar. (İskoçya 59, Galler 40, Kuzey İrlanda 18).
İskoçya'nın bağımsızlığını savunan İskoç Milli Partisi, bu ülkeye ayrılan 59 sandalyenin 56'sını kazandı. Bu sonuçlar, İskoçya'da, Eylül ayında yapılacak bağımsızlık referandumu için, "önemli bir ayrılma eğilimi" anlamına geliyor. Benzer etkilerin, Galler için de söz konusu olduğu söylenebilir.
İki hafta önce, "Çatışma Çözümleri" konusunda bir inceleme ziyareti yaptığımız Kuzey İrlanda da, bu seçimlere hazırlanıyordu. İlginçtir, ortalığa bizim ülkemizdekine benzemeyen bir sükunet hakimdi. Başkent Belfast'ı, iki gün boyunca epeyce dolaştık. Ne seçim arabalarına rastladık, ne yüksek sesle propaganda yapan adaylara. Yalnızca, duvarlarda, bazı afişler göze çarpıyordu. Avrupa'da, genel olarak, seçimlerin bizdeki kadar heyecanlı geçmediğinin farkında olmama rağmen, bu ortama şaşırdığımı söyleyebilirim. Kuzey İrlanda'daki seçimlerde de IRA'nın yasal temsilcisi sayılan Sinn Fein, daha önce elinde tutuğu iki bölgeyi kaybetti.
Her ülkenin kendine özgü bir seçim sistemi ve mantığı, hatta seçim psikolojisi bulunuyor. Dışarıdan bakıldığında, bu seçim sonuçları, "temsilde adalet" açısından pek parlak gözükmeyebilir. Diğer yandan, İngiliz demokrasisi, "en köklü parlamenter demokrasilerden biri" ve elbette bu sisteme uzun deney(im)lerin sonuçlarında ulaşıldı.
Avrupa'da, bu sonuçların, "İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkması", "İskoçya'nın bağımsızlığı" gibi olasılıkları nasıl etkileyeceğine dair değerlendirmeler yapılıyor. Bizim açımızdan en dikkat çekici olansa, başarısız siyasetçinin bahane aramadan hemen istifa edip partisini serbest bırakması.
"Dünya, fikirlerle değil, örneklerle değişir" diye bir söz vardır… Bu seçimleri, istifa kültürü açısından, "olumlu bir örnek" olarak kabul edebiliriz.