“Trump, bir Amerikan rüyası” belgeselini izliyorum. Netflix'in orijinal yapımları arasında yer alan belgesel, bugün yaşadıklarımızı anlayabilmek açısından ilginç ipuçları içeriyor.
Trump, hayatı iniş çıkışlar içinde geçen bir iş insanı. Maceracı, kumarcı, batmaktan, kaybetmekten çekinmeyen, batıp batıp yeniden doğabilen bir karakter. En çarpıcı yanı, her zaman en yüksek hedefi seçmekteki ısrarı.
Bir yandan belgeseli izliyorum, bir yandan kulağım haberlerde. ABD Başkanı Trump Suriye'deki kimyasal saldırı iddiasıyla ilgili attığı tweet ile herkesin huzurunu kaçırdı: “Hazır ol Rusya, füzeler gelecek.”
Normal zamanlarda, bir ABD Başkanı tarafından yapılsa, “Savaş başlıyor” şeklinde algılanacak nitelikte bir açıklama… Nitekim bazı çevreler böyle anladı, büyük bir gerilim yaşandı.
Neyse ki ABD Savunma Bakanlığı Pentagon farklı bir tepki gösterdi: “Potansiyel askeri harekatlara ilişkin yorumda bulunmuyoruz… Trump’ın tweet’lerini bize değil, Beyaz Saray'a sorun.”
Trump, sert çıkışın ardından, Moskova’ya karşı üslubunu yumuşattı: “Rusya ile ilişkilerimiz Soğuk Savaş dönemi de dahil hiç olmadığı kadar kötü. Buna hiç gerek yok. Rusya’nın ekonomik olarak desteğe ihtiyacı var ki, biz de bunu kolaylıkla sağlayabiliriz. Birlikte çalışmalıyız. Silah yarışını bırakalım.”
FBI baskını
Bütün bunlar olurken, Trump’ın kişisel avukatı Michael Cohen'in New York’taki ofisine, ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından yapılan baskında, çok sayıda kişisel dokümana el kondu. Bunlar arasında, Trump’ın ilişki yaşadığı iddia edilen Stormy Daniels adlı kadına, Cohen’in yaptığı ödemelerin belgeleri de vardı.
Üslup bir gün sonra yeniden değişti, Trump şu ifadeleri kullandı: “Suriye’ye saldırı için asla tarih vermedim. Müdahale yakın bir zamanda da olabilir, yakın olmayan bir zamanda da olabilir. Her ne olursa olsun, benim yönetimim altındaki Birleşik Devletler, DEAŞ’ı bölgeden temizlemek konusunda büyük bir iş başardı.”
Ne fark var?
Amerikan devleti, bir kişinin çılgınlıklarına, maceralarına karşı koyabilecek, dengeleyebilecek mekanizmalara sahip. Bunu hemen her gün yeni bir olgu ile görebiliyoruz. ABD’de “denge ve denetim" mekanizmaları güçlü. Ancak, maceradan hiç sakınmayan, tersine üstüne üstüne giden Donald Trump’un hangi kapılara yöneleceğini kestirmek, mümkün değil.
Belgeseldeki Trump ile Başkan Trump arasında bazı farklar var. Ancak şu açık: Trump, ummadık, beklenmedik çıkışların insanı olarak dikkat çekiyor. Putin ve Trump’ın kişiliklerine baktığımızda, büyük bir tehlike içinde yaşadığımızı söyleyebiliriz.