Ana SayfaYazarlarİmam nikâhı serbest oldu!

İmam nikâhı serbest oldu!

Bazıları Türkiye’de hukukun kalmadığını, yargının tamamen yozlaştığını iddia ederken, Anayasa Mahkemesi kendi tarihinin en demokratik ve özgürlükçü kararlarına imza atıyor. ‘Sol’ aydınlar ise ideolojik kategorilerden kurtulamadıkları için gülünç itirazlara devam ediyorlar. Geçenlerde imza toplayarak Mahkeme’nin imam nikâhıyla ilgili bir kararını protesto ettiler. Resmi nikâhın itibarsızlaştırıldığını, genç kızların erken yaşta ve çok eşliliğe zorlandığını iddia ettiler. Oysa erken yaş evliliği ve çok eşlilik zaten Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanıyor ve 16 yıla kadar hapisle cezalandırılıyor.

 

Olay aslında çok öğretici… Bir yandan yargı alanındaki mücadeleye rağmen Türkiye’nin hukukun üstünlüğü yönünde ilerlediğine dair örnek teşkil ediyor. Diğer yandan da ideolojik kavganın gerçekleri nasıl gizleyebildiğini ve manipüle ettiğini ortaya koyuyor.  

 

Bir süre önce Pasinler ilçesinde imam nikâhlı bir çiftle ilgili suç duyurusunda bulunuluyor. Yargı sürecinde mahkemenin kadın hâkimi basit bir soru sorarak meseleyi Anayasa Mahkemesi’ne havale ediyor: “Evli olmayan çiftlerin birlikte yaşaması suç değilken, imam nikâhlı bir çiftin birlikte yaşaması niye suç olsun?” Sonuçta imam nikâhlı çiftler de yasa önünde ‘evli olmayan çift’ statüsündeler. Konu Anayasa Mahkemesi’ne geldiğinde yapılan değerlendirme ve alınan kararın iki temel önermesi var: Birincisi bu konunun kişi hak ve özgürlüklerinin parçası olarak tanımlanması. İnsanlar eşlerini istedikleri gibi seçmekte ve nasıl bir birliktelik oluşturacaklarında özgür olmalılar. İkincisi, dini nikâh temel din ve vicdan özgürlüğünün parçası olarak ele alınmalıdır.

 

Buna karşılık yazılan gerekçede Anayasa Mahkemesi bu hakların Ceza Kanunu ile sınırlandırılabileceğini kabul ediyor ve ayrıca kamu otoritesinin resmi nikâhı zorlamasının nedenlerini de doğru buluyor. Çünkü kadınların bazı hakları sadece resmi nikâhla korunmakta. Öte yandan Mahkeme söz konusu zorlamanın evrensel insan hakları bağlamında ‘ölçülü’ olması gerektiğinin de altını çizerek şu soruyu gündeme getiriyor: Acaba Türk Ceza Kanunu’ndaki resmi nikâh zorlaması ne derece ölçülü bir uygulama? Acaba aynı sonucu özgürlüğü daha az kısıtlayarak da elde etmek mümkün mü?

 

Mahkeme’nin tespitlerinden biri artık herkesin resmi nikâh yapılmadığı takdirde bazı haklarını kullanamadığını biliyor olması. Türkiye yirmi yıl önceki ‘cahil kadınlar’ ülkesi değil… Kadınların okullaşma oranı 2002 yılında yüzde 55 iken şimdi 95’in üzerinde. Ekonomik gelişme ve kentleşme, evliliğin sosyolojik anlamını ve mekanizmasını radikal bir biçimde dönüştürmüş durumda. Dolayısıyla resmi nikâhla ilgili bilgilendirme ve teşvik dışında özel hayata müdahale edilmesi ‘ölçüsüz’ bir tutum.

 

Pasinler Mahkemesi yargıcının haklı olarak vurguladığı üzere, resmi nikâh kıymadan birlikte yaşayanlar resmi nikâha zorlanmazken, sırf dini nikâh da kıydığı için resmi nikâhsız yaşayanların bir kısmının resmi nikâha zorlanması hukuka ve insan haklarına aykırı. Anayasa Mahkemesi de aynı doğrultuda bir karar aldı. Hukukun üstünlüğünü ve bireyi temel alan bir anlayışı hayata geçirdi.

 

Solcu / laik aydınların bunu takdir etmesini beklemek belki de abes… Nitekim Anayasa Mahkemesi benzer bir müracaatla 1999 yılında da karşılaşmış ve o zaman laikliğe aykırı bulunarak reddedilmişti! Bu da henüz on beş yıl önce Türkiye’deki laikliğin nasıl bir ideolojik bağnazlığı ifade ettiğini ortaya koyarken, günümüzdeki bazı aydınların zihni konumunu da yeterince aydınlatıyor.

 

- Advertisment -