Murtaza Bey, eski adalet bakanlarından Prof. Dr. Aysel Çelikel’in eşi diye takdim edilmekten hoşlanırdı. “Ben kültürümün üçte ikisini Aysel Hanım’a borçluyum. O beni ehlileştiren insandır” derdi. Aysel Hanım’ı, “mütevazı, kendini saklamayı marifet haline getirmiş bir kadın” diye tarif ederek sohbeti sürdürürdü. Dün kaybettiğimiz Murtaza Çelikel’in, toplumsal hayatımızda çok özel bir yeri vardı. Zor zamanlarda siyasetle uğraşan, sempatik, hoş sohbet, hukuk mezunu bir iş insanıydı.
İstanbul Sanayi Odası Başkanlığı da yaptı, kuruculuğunu üstlendiği DSP’den milletvekili adayı da oldu. Çelikel ailesi, aile dostumuzdu. Murtaza Bey’le, Aysel Hanım’la telefon sohbetleri eder, siyaset, gündelik hayat üzerine konuşmaktan zevk alırdık. Murtaza Bey İpek’i (Çalışlar) kızı kabul eder, bana da “Sen bizim damat sayılırsın” demekten hoşlanırdı.
Yazı masasına oturduğumda Murtaza Çelikel’in ölüm haberini aldım. Çok üzüldüm, kitaplığımızın rafındaki Benim Küçük İmparatorluğum, Murtaza Çelikel Kitabı’nın (Kırmızı Kedi Yayınevi) sayfalarını çevirmeye başladım. Çelikel’in anı kitabını, bir buçuk yıl önce yitirdiğimiz gazeteci arkadaşımız Berat Günçıkan hazırlamıştı.
27 Mayıs Darbesi
Murtaza Bey’in Aysel Hanım’la evlenmeleri 27 Mayıs 1960 darbesinden birkaç ay öncedir: “İhtilal bizim eve pahalıya mal olacak gibi görünüyor. DP’li olan kayınpederim Remzi Çağıl üzgün ve kızgındı. İhtilali askerin değil de CHP’li olan eşi Şadiye Hanım’la benim yaptığıma inanıyordu.
Üzüntümü görünce, “İsteğin bu değil miydi? Sen iktidara karşı değil miydin?” diye sordu. “Ben sivil siyaset yapmak istiyordum” diye cevap verdim, “askeri darbe değil.” Murtaza Çelikel, darbe günlerinde Demokrat Partililer aleyhine ifade vermesi istendiğinde bir şekilde uzak durmayı başaracaktı. Kitapta Çelikel, Kavala ailesiyle dostluğunu, birlikte yaptıkları ortak projeleri de anlatıyor.
Osman Kavala, İngiltere’de okurken babası Mehmet Kavala’nın ölümü üzerine dönüp Holding yönetimine gelince birlikte çalışmaya başlamışlardı. Murtaza Bey’in son dönemde en çok üzüldüğü konulardan birisi Osman Kavala’nın bir türlü bitmeyen tutukluluk haliydi.