Ana SayfaYazarlarNeler oluyor neler!

Neler oluyor neler!

 

Türkiye medyası görmedi ama, İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Hüseyin Bagıri üç günlük Ankara temaslarından sonra döndüğü Tahran’da gazetecilerin sorularını yanıtlarken çok dikkat çekici bir cümle kullandı:

“Türkiye ve İran, Suriye rejiminin Suriye’nin kuzeyinde yeniden egemenlik kurabilmesi için anlaştı.”

 

Bagıri’nin bu demeci verdiği saatlerde İsrail Başbakanı Netanyahu, Soçi’de Putin’in konuğuydu. Netanyahu, Putin’e İran’dan yakındı; İran’ın Suriye’de çok yayılıp güçlendiğini, bu yüzden Suriye’de İran’a müdahale edeceklerini söyledi.

 

Netanyahu’nun İran’ın “genişlemesi”yle kastettiği şeyin, Ürdün sınırındaki gelişmeler ile Suriye rejimini kuzey Suriye’ye geri getirmek istemesi olduğunu, ayrıca not etmek gerekir.

 

Bagıri ve Netanyahu’nun temaslarıyla eşzamanlılık arz eden bir diğer ilginç temas ise Ankara’da gerçekleşti.

Bagıri’nin Tahran’a dönüp o tarihi demeci verdiği saatlerde, ABD Savunma Bakanı Mattis de Ankara’da Erdoğan başta olmak üzere Türkiye yetkilileriyle bir araya geliyordu.

*          *          *

Bu gelişmelerden iki sonuç çıkarabiliriz. (1) Özelde Ortadoğu’yu, genelde ise küresel düzeni yakından ilgilendiren tarihsel gelişmeler, her zaman için dünya siyasetinin en önemli rekabet alanı olan Doğu Akdeniz’de gerçekleşecek. O yüzden, bu bölge üzerinde etkili olan aktörler, yerleşik düzenden hareketli düzene geçti. (2) Yakın bir gelecekte bu coğrafyada taşlar yerinden oynayacak. Taşları yerinden oynatacak gelişmelerin merkezinde Kuzey Suriye var.

 

Kuzey Suriye neden bu kadar önemli ve stratejik? Kuzey Suriye’yi önemli kılan özelliği şurada: ABD-İsrail ekseni bu coğrafyayı, ileride bir enerji koridoruna dönüştürmek istiyor. Amaç, bağımsız Kürdistan’ın, Irak’ın ve Suriye’nin petrol ve doğal gazını buradan alıp Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaştırmak. Aynı şekilde, İran’da rejim değişikliği yapabilirlerse, İran petrolünü de burayla buluşturmak ve bu kanaldan akıtmak istiyorlar.

 

Bu proje hayata geçerse Türkiye stratejik açıdan etkilenecek. Çünkü Türkiye’nin coğrafya üzerindeki etkisi azalacak; Türkiye’nin kendisinin bir enerji koridoru olma kabiliyeti azalacak; Kürtlerin Türklere ihtiyacı azalacak. ABD ve İsrail’e daha muhtaç bir Kürt realitesi doğacak.

 

Zaten bugüne kadar Türkiye’nin başına ne geldiyse, bu güçlerin Kuzey Suriye projesine karşı çıktığı için geldi. Suriye’de Türkiye açısından işlerin ters gitmeye başlaması Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyini kabul etmek istememesi yüzünden oldu. Müzakere sürecini bu realite bozdu. Erdoğan’a yönelik karalama ve kuşatma da yine bu yüzden başladı.

 

                                                                                   *          *          *

 

Aktörler şimdi harıl harıl bölgenin yakın bir gelecekte yeniden şekillendirilmesine yönelik ittifaklarını oluşturma çabası içindeler. O yüzden diplomatik trafik alabildiğine artmış durumda.

 

Rusya-İran-Suriye-Irak ekseni Irak’ta bağımsız bir Kürt devletine karşı çıkıyor. Kuzey Suriye’de ise Suriye rejiminin güçlenmesini arzu ediyor. Türkiye’ye bu perspektiften bakıyor; “gel sen de bizim oyun planımıza dahil ol” diyor.

ABD-İsrail-İngiltere’nin öncülüğünü yaptığı eksen ise Irak’ta bağımsız bir devlet istemekle birlikte, bunun şimdilik bölgeyi şekillendirmekte yanına alacağı diğer aktörleri ürküteceğini, o yüzden ertelenmesini, Kuzey Suriye’de Türkiye’nin etkili olmaması için de Türkiye’nin içerden istikrarsızlaştırılmasını planlıyor(du). Buraya “du”yu ekledim, çünkü Amerika, Türk devlet aklının 15 Temmuz darbesi sonrasında Fırat Kalkanı operasyonunu yaparak ABD’nin mesajını almış olduğunu gösterdiğini, ancak karşılığında ABD’nin amaçlarına ulaşamayacağı mesajı verdiğini iyi biliyor.

 

O yüzden ABD, Türkiye’de yönetim değişikliği yapamayıp siyasal iradeyi de teslim alamayınca, yeni bir projeyle Türkiye’nin kapısını çaldı. Proje Ankara’nın kafasını karıştırmamış da değil.

Bir sonraki yazımda, bu projeyi anlatacağım.

 

- Advertisment -