Ekonomi alanında etkili ve yetkili Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarının Türkiye’ye gelen büyük yabancı yatırımcılar ve portföy yöneticileri ile görüşmekten kaçınmaları yeterli bir skandal. Dikkatinizi çekerim, bu insanlar faiz kazancı için gelmiyorlar! Öyle olsaydı, tabii ki yerli ve milli danışmanların bu görüşmeden kaçınmalarını anlayabilirdik. Faiz lobisine alet olmak istemeyeceklerdi haliyle… Ama bu yatırımcılar tahvil ve hisse senedi piyasasında uzun vadeli işlem yapan kişi ve kurumlar.
Bir ülkede Cumhurbaşkanı iktidar partisinin doğal lideri ise, son Bakanlar Kurulu’nun oluşumunda etkili olduğu biliniyorsa, ekonomi konusunda “farklı” görüşlere sahip olduğu izlenimi varsa ve en önemlisi, bu görüşlerin Başdanışmanların teorik bilgileri ve katkısıyla oluştuğu kanaati yerleşmişse, tabii ki yatırımcılar söz konusu Başdanışmanlardan feyz almak, (hattâ niye olmasın… belki de irşad olmak) için kendileriyle görüşmek isteyeceklerdir.
Ne var ki Başdanışmanların zamanı da tabii ki kıymetli… O zamanı devlet ve millet için son derece doğru kullandıklarına kimsenin kuşkusu da yok. Yine de insanın zihninde bir soru işareti kalmıyor değil… Ama Fuat Uğur tam zamanında yetişti. Başdanışmanlardan Cemil Ertem’in bu görüşmeleri yaptığını söylemekle kalmayıp, benim niçin yanlış bir yazı yazabilmiş olduğumu da açıkça kanıtladı. Her şey şu Cevdet Akçay yüzünden! Resmen beni kulaktan dolma bilgilerle kandırmış; ben de hiç bilmediğim bu konuda haddimi aşınca gerekli cevabı almışım.
Dünkü yazım kendimi savunmak için nasıl çaresizce çırpındığım konusunda yeterli bir fikir vermiştir. Bugün biraz daha batma pahasına küçük bir eklenti yapacağım.
Uğur yazısında kendisine Cemil Ertem’in iletmiş olduğu bir listeyi de kamuoyu bilgisine sunmuştu. Bunlar benim Ertem’le görüşmediklerini iddia ettiğim yatırımcılar değildi… Ertem’in bizzat “görüştüm” diye örnek verdiği yatırımcılardı. Doğrusu içime su serpilmişti. Benim bildiklerimle görüşmemiş olsa bile, meğer başkalarıyla görüşmüşmüş diye düşündüm. Hattâ itiraf edeyim, benim görüşmediğini sandıklarımla da acaba gizlice görüşmüş olabilir mi diye düşünmedim değil. Ne de olsa devlet işleri…
Uğur’un yazısındaki liste şöyleydi (aynen yazıldığı gibi; dikkatli okuyucular bazı gariplikler fark edebilirler, ama bu tamamen üst makamlarda kullanılan resmi İngilizcenin kendine has özelliklerinden kaynaklanmakta) :
1-“Alexandre Perjessy-Alliance@Bernmstein
2-Stanislav Gelfer-Blubay
3-Imran Ahmad-JP Morgan Asset Mengagement
4-Danat Abrakhamanov-Eaton Vance
5-Amir Ben Gacem- Credit Suisse
6-Valery Pushnia-Credit Suisse
7-Durukal Gun-Barclaya
8-Eric Rice-Wellington
9-Shahzad Hasan-Allianz Global İnvastora
10-Ashwin Vasan-Trend
11-Bernardo Fraira- BBM Investimentos
12-Zachary Squire-HBK
13-Jasmine Wu-Euh Hwa İnsestment Trust
14-Lian Kor-Elliot/Naz Masraff- Eurosia Group”
Bizde beyan esastır! Eğer Cemil Ertem bu kişilerle görüştüğünü söylüyorsa, el hak doğrudur diye müsterih oldum. Dün gece gönül rahatlığıyla uyudum. Memleket işleri emin ellerdeydi ne de olsa…
Ama herkes benim gibi temiz kalpli, iyi niyetli değil maalesef. Mesela şu Cevdet Akçay… Resmen kötü biri! Gitmiş bu kişiler gerçekten de Cemil Ertem’i gördü mü diye soruşturmuş. Nereden insanın aklına gelir böyle çarpık yaklaşımlar, bilemiyorum…
Bulguları şöyle… Listedeki 1, 3, 4 ve 7 numaralar Cumhurbaşkanlığına gitmişler ama Ertem’le görüşememişler (bu arada diğer malum Başdanışmanla zaten görüşmelerinin mümkün olmadığını, onun sigarayı bırakma kampanyasını milli bir mesele olarak benimsemesinden bu yana boş vaktinin olmasının beklenmemesi gerektiğini ekleyelim). Onun yerine, yatırımcıların zihnindeki soruları cevaplayacak siyasi bilgiyi haiz olmadığı intibaını edindikleri alt düzeyden birileri ile konuşmuşlar.
Ancak Cevdet Akçay’ın fitne sokma yeteneği o boyutta ki, İstanbul’da bizzat görüşmüş olduğu bu gruptaki herkesin o seyahatte Ankara’ya gidip gitmediğini de sorgulamaya kalkmış! Sonuç tam da tahmin edeceğiniz gibi… Listedeki 2, 5 ve 6 numaralar Ankara’ya gitmemiş ve doğal olarak Cemil Ertem’le de görüşmemişler (bu bulgu karşısında Cevdet’in diğer isimlerle temas kurmaktan doktor tavsiyesiyle vazgeçmiş olduğunu öğrendim; kendisine kısa bir nekahet dönemi diliyorum).
Tabii bu tamamen onların, yani ziyarete icabet etmeyenlerin ayıbı! İnsan böyle bir müstesna fırsatı kaçırır mı? Neyse ki devletimizin gücü bizim kavrayış sınırlarımızın ötesinde… Nitekim Cemil Ertem kendi verdiği listeye bu kişileri koymuş. Yani bu kişilerle görüştüğünü beyan etmiş. Şimdi herhalde Cemil Ertem’e inanmayıp, hiç tanımadığımız birtakım kökü dışarıda yabancılara inanacak değiliz. Gerçi bu kişilerin Ankara’yı bırakalım, belki de Türkiye’ye geliş gidiş biletlerinin de olmadığı söyleniyor ama, madem Başdanışman “görüştüm” diyor, o zaman görüşmüştür.
Belki de Başdanışmanlarla görüşmenin yolu Türkiye’ye hiç gelmemek, Ankara’ya gitmemek, karşılarına çıkmamak, onları hiç görmemektir… Belki de gerçek iletişim artık “hissi kabl el vuku” ile olmaktadır. Nasıl ki ürettikleri müthiş teori de ekonomi alanında bir “hissi kabl el vuku” vakası ise…
Yazımızı bir küçük uyarı ile bitirelim… Sakın ola “bu yanlış listeymiş” mavrasına müracaat etmeyelim. Herkes bilir ki devlet katında “yanlış liste” olmaz. Eğer liste buysa, gerçek de ona uygun olarak hizaya getirilir. Böylece herhalde Cumhurbaşkanı’na da verilmiş olması gereken ziyaretçi ve görüşme raporunu değiştirmek de gerekmez ve ülkenin yüksek menfaatlerinin uygun bir danışman kadrosuyla kollandığını bilmenin huzuruyla hayatımızı sürdürürüz.