1516 yılının baharında, Sultan Selim İstanbul'dan Anadolu'ya hareket ederken sonunda Halep'i ve Şam'ı ve hatta Kahire'yi alacağı bir zafer ile geri döneceğini planlamıyordu.
Hedefinde aslında birkaç sene önce Çaldıran'da hezimete uğrattığı Şah İsmail vardı. Amacı Anadolu'da düzeni tesis etmekti. Şah İsmail, bu güçlü rakibinin karşısına çıkmak yerine, Tebriz'de beklemeyi tercih etti. Memlük Sultanı Kansu Gavri ise bu kadar akıllıca davranmayacaktı ve kendi sonunu hazırlayacaktı.
“Orta Doğu'yu ve dünyayı değiştiren yıl: 1516” başlığı ile Beyrut Amerikan Üniversitesinde düzenlenen 3 günlük akademik konferansta bu tezi detaylandıran ve Mercidabık Savaşı'na dair en detaylı çalışmaları yapmış, 29 Mayıs Üniversitesinden Feridun Emecen'in satırları ile aktaralım:
“Çaldıran Savasından sonra Sultan Selim bir süre İstanbul’da kaldı. (5 Haziran 1516’da ordu Üsküdar’a geçirildi.) Daha önce Yavuz’un İran’a bir saldırı daha verip İran’ı kökten yok etme gibi bir düşüncesi vardı. Ancak Sultan Selim Elbistan’da orduyu Malatya’ya çevirince seferin yönü belli oldu…”
…..
Zira, “Memlük Sultanı Safevîler’in hâmisi olmakla (hâmi-i küfr) suçlanıyordu. Tohma Çayı kenarında alınan savaş kararının ardından Osmanlı ordusuna yeni katılımlar oldu. Bu arada Malatya civarından Antep’e doğru hareket edilirken padişaha suikast düzenleme amacında oldukları tesbit edilen tüfekli dört cündi yakalanmış, Yavuz Sultan Selim bunların Kansu Gavri tarafından gönderildiği kanaatiyle ona sert bir mektup yollamıştı…”
…..
Memlük ordusuna karşı teknolojik üstünlüğü olan Osmanlı ordusunu kolay bir zafer bekliyordu: “Memlükler’de de ateşli silâhlar vardı, fakat bunları savaş sırasında etkili şekilde kullanmadılar. Sert süvari hücumlarıyla Osmanlı ordusunu kolayca dağıtabileceklerini düşünüyorlardı. Ateşli silâhlardan nefret eden Memlük askerî grupları cengâverliğin kılıçla belirlenebileceğini haykırarak meydan okuyorlardı…” Cengaver gururu Memlükler'e hezimeti getirdi.
…..
Ancak Memlükler sadece askerî açıdan değil, yönetim kapasitesi açısından da kaybetmiş. Yolsuzluk ve zorbalıktan illallah demiş Halep ve Şam ahalisi, Osmanlı yönetimini teveccüh ile selamlayacaktı: “Mercidabık savaşından sonra Halep’ten Şam’a geçen Sultan Selim’i Halk büyük bir coşkuyla karşıladı…”
…..
Sultan Selim bu hızlı zaferden güç alarak istikametini Kahire'ye çevirdi. Sultan Selim, amcasının ölümünden sonra Memlük Sultanı olan Tomanbay'a Şam'dan yazacaktı: Ya teslim ol, ya da yok ol… Tomanbay'ın ise teslim olmak gibi bir niyeti yoktu. Mısır ahalisini korku salmışken, içki ve haşhaş satımını yasakladı. Aslında şartlar Memlükler lehine görünüyordu. Tomanbay'ın kontrolündeki ordu zayıf değildi. Bununla beraber yüzlerce yıldır yaşadıkları, iyi bildikleri bir sahayı savunacaklardı.
…..
Ancak Tomanbay, amcasının kaderini paylaşacaktı. “Yavuz, Adiliyye’ye bir öncü birlik gönderdi. Asıl orduyu Adiliyye çevresindeki dağı dolaştırarak Memlük ordusunun arkasına geçti. Memlükler sabitlenmiş topları geri çeviremeyince, savaş Memlükler için hezimet oldu…”
…..
Savaşı takip eden ilk cuma, Kahire camilerinde Sultan Selim adına hutbeler okunacaktı…