Kadınların dünya düzeninde söz alırken kategorik olarak daha merhametli olabileceği düşüncesine gölge düşüren birçok pratikle karşılaştı bu yaşlı gezegen. Fakat yine de umutlanmadan edemiyor insan. Esenler’de Medya Dili Nasıl Olmalı panelinde gazeteci Semanur Sönmez Yaman ve oturumu yöneten Gülcan Tezcan ile birlikte medyanın yaşadıklarımıza etkisini ve barış gazeteciliğini konuşmuştuk geçen hafta. Birkaç gün önce de Topkapı Eresin Otel’de kadın sivil toplum örgütleri Yaşanabilir Bir Dünyanın İnşası için bir araya geldi ve önemli başlıklar üzerinden beyin fırtınası yaşandı.
Birlikte yaşama kültürünü hatırlamak ve ortaklıklarımızda buluşmak için, Osmanlı tecrübesinden başlayan tartışma başlıkları vardı. Toplumsal barış stratejilerinin geliştirilmesinde kadınların rolünün ne olabileceği tartışılırken, önceliğin militarist dilin terk edilmesine verilmesini beklemek çok doğal. Çünkü hiç değilse kadınlar general ya da terör örgütü sözcüsü gibi konuşmasın istiyor insan.
***
Bütün dünyayı etkileyecek değerlerimiz ve kurucu fikirlerimiz yoksa, geçici düşüncelerle ülkedeki iç barışı sağlamak da mümkün olmaz. Barış denildiğinde silahların susması ve çatışmasızlık ortamının sağlanması akla geliyor ilkin. Fakat bunu kalıcı kılmanın yegane yolu “toplumsal barış”a odaklanmak. Herkesin kendini eşit kurucu özne olarak hissettiği, yönetime en etkin biçimde katılmak da dahil, bütün imkanları adaletle paylaştığına kani olduğu bir ortamda uzlaşmalarla ilerlemeli süreç.
Geçen yıl Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün (DPI) organizasyonuyla Belfast ve Dublin’de, İrlanda’yı Mübarek Cuma Anlaşması’na (1998) taşıyan barış sürecini anlamak üzere çok önemli görüşmeler yapmıştık. Sivil toplum sempozyumunda bu deneyimden bazı aktarımlarda bulunmaya çalıştım.
Türkiye’de halkın hayatını, geleceğini huzurunu hiçe sayan terör örgütü hiç olmadığı kadar itibar kaybetti. Hendek ve barikat siyasetine halk son derece tepkili. Öte yandan şiddeti şehirlere taşımakla yetinmeyip kitlesel sivil ölümlere yol açan Ankara katliamına tevessül etmek. Örgüt dünya nezdinde siyasal bir özneye dönüşmeyi planlarken terörde aşağıların aşağısına indi. Bu eylemlerin amacının seçilmiş hükümeti devirmek olduğu açıkça ilan ediliyor ve bunun altyapısının oluşması için Kürt halkının üzerine daha çok şiddet çekme çabası var.