Haber sitelerinden gelen son haber, “Şimdi de Rusya ile bayrak rezaleti” başlığını taşıyor. Anadolu Ajansının resimli haberi şöyle: “Rusya, ABD’nin Suriye’de Fırat Nehri üzerindeki Tişrin Barajı’nda boşalttığı üsse yerleşti.
Üsteki devir teslimin Rus bayrağı ve terör örgütü YPG/PKK flamasıyla yapılması dikkati çekti. Rus bayraklı askeri konvoy Fırat Nehri üzerindeki barajda kurulu üsse girdi. Bir Rus komutanın, terör örgütü YPG/PKK mensubu Şervan Derviş ile yan yana konuşma yapmasının ardından üssün devir teslimi gerçekleştirildi.”
Haber yeni olduğu için henüz Türkiye’nin nasıl bir tepki vereceğini bilmiyoruz. Tişrin Barajı sınırın hemen yakınında Aynularab (Kobani) bölgesinde. Ancak, ABD birliklerinin de bir süre önce terk ettikleri Aynularab ve Rakka bölgesine yeniden döndükleri ve konuşlandıkları da bir başka haber. Sonuç olarak Suriye denklemi iki süper devletin değişik hamleleriyle, günden güne farklılık gösteriyor.
ABD’nin dönüşü ve Suriye'nin geleceği
ABD'nin Suriye’ye geri dönüşü, YPG/PYD güçleriyle birlikte hareket etmeyi sürdürecekleri konusunda yaptıkları açıklamalar denkleme yeni bir boyut kazandırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, YPG/PYD’lilerin, söylendiği gibi bölgeden çekilmediklerini dile getirmişti. Rusya da, hayır çekildiler şeklinde bir açıklamada bulunmadı.
Bulunmadığı gibi birlikte poz vermekten de geri durmadı. Anadolu Ajansının yayınladığı haber ve fotoğraflar, Rusya’nın da YPG/PYD konusunda ABD’den farklı bir tavır içinde olmadığı yönündeki değerlendirmeleri doğrular nitelikte. Sonuçta Suriye’deki yeni denklem içinde YPG/PYD varlığını koruyacak ve Batı’nın desteğini almayı sürdürecek gibi görünüyor.
Dünyaca ünlü TIME dergisi de bu eğilimin yansıması olarak, her yıl seçtiği ‘Yılın Kişisi’ için bu sene ‘Suriyeli Kürtler’i de aday gösterdi. Derginin internet sitesindeki oylama sayfasında, Kürtler için ‘IŞİD’i yenilgiye uğrattıktan sonra tecrit edildiler’ ifadesi kullanıldı. Bu kadar yoğun ilgi ve desteğin gösterildiği bir durum söz konusu. Bu nedenle işlerin giderek zorlaşacağını, “Türkiye’ye rağmen” bazı adımlar atılacağı sürpriz sayılmaz.
Siyaset bir anlamda güçlerin hesaplaşması olarak da tanımlanabilir. Her ne olacaksa, Türkiye’nin bir bölgesel çatışmaya girmemesi, meselenin masa başında çözümü için diplomasi yollarını kullanmayı sürdürmesi, tabii ki asıl tercihimiz olmalıdır.