Yerel seçimlere tam bir yıl kaldı. Eğer bir değişiklik olmazsa, genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi de, ondan 7 ay sonra yapılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimlerin önemini vurgularken şöyle diyor: "İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder."
Geçmişteki yerel ve genel seçimlerin dökümünü yaptığımızda, bu saptamanın bir temele dayandığı söyleyebiliyoruz. İstanbul, Türkiye'nin kültürel, sosyolojik ve ekonomik merkezidir. İlk fikirler burada oluşur, Anadolu'ya yayılır.
Cumhuriyet gazetesi Cağaloğlu'ndayken, toplumdaki genel eğilimi ölçebilmek için, Mahmutpaşa veTahtakale'ye yönelirdim. Bölgenin esnafıyla, tüccarıyla yaptığım sohbetler, eğilimleri anlamama ışık tutardı. Tayyip Erdoğan henüz Refah Partisi saflarındayken, "Eğer Erbakan'dan ayrılır da bir parti kurarsa ilk seçimlerde iktidar olur" tahminimi bu bölgenin havasına bakarak yapabilmiştim.
Orası, Anadolu'yu besleyen ana damarlardan biriydi. ANAP'tan Doğru Yol Partisi'nden insanlar, Erdoğan'ı desteklemeye hazır bir haldeydiler.
1 Kasım 2015/ 16 nisan 2017
İstanbul, en kritik merkez olsa da Ankara, Adana, İzmir, Mersin, Antalya ve Bursa gibi büyük şehirler de genel eğilimi yansıtır, yönelimi anlamamıza yardımcı olur. 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde, İstanbul'daki AK Parti+MHP oyları: 48.9+8.6, yani toplam yüzde 57.5. İki parti 16 Nisan 2017 referandumunda "evet" dedi. İstanbul'daki toplam "evet" oranı, yüzde 48.6 çıktı.
Yaklaşık olarak aynı “fark”, Türkiye çapında da görüldü: 2015 seçimlerinde, ülke genelinde, AK Parti+MHP oyları (49.5 artı 11.9) yüzde 61.4 iken, 2017 referandumunda "evet" oyları yüzde 51.4’tü. İstanbul, genel eğilimi yansıtan sonuçlar vermişti.
MHP'nin güçlü olduğu Adana ve Mersin'de “fire” daha yüksek oldu: Adana'da iki partinin 2015 oyları toplam yüzde 56.6 iken, 2017'de "evet" oranı yüzde 41.8 çıktı. Yüzde 15'lik bir fark.