Ana SayfaYazarlarSuriye ile doğrudan görüşmeye doğru...

Suriye ile doğrudan görüşmeye doğru…

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonu, bir eski tartışmayı güncelleştirdi. CHP’nin öncülük ettiği çözüm formülü, Şam yönetimiyle yani Beşşar Esad’la anlaşmak.

 

Fırat’ın doğusu ABD hegemonya alanı içindeydi. ABD’nin çekilmesiyle birlikte TSK ile YPG’nin karşı karşıya gelmesi bekleniyordu. Bir ölçüde öyle oldu, ancak ABD'nin bıraktığı boşluğu Rusya’nın doldurmaya başladığı gözlendi. Nitekim bazı bölgelerde YPG’nin çekildiği alanlara Esad güçlerinin yerleştikleri açıklandı. Rusya Savunma Bakanlığı, Menbiç’te tüm kontrolün Suriye ordusuna geçtiğini duyurdu.

 

Suriye resmi haber ajansı SANA da Suriye ordusunun Menbiç’e girdiğini, Rus uçaklarının Esad ordusu Menbiç’e girerken koruma amaçlı uçuş yaptığını açıkladı. TSK ile Şam rejim kuvvetlerinin karşı karşıya gelme ihtimalinin olduğu durumlarda Rus birliklerinin devreye girdiği iddia ediliyor.

 

Şimdi yeni bir durumla karşı karşıyayız. YPG/PYD Suriye rejimiyle ve Rusya ile anlaşarak, egemenliği altındaki bazı bölgeleri Esad rejiminin kontrolüne bırakıyor. Ya da bu bölgeleri Türkiye’ye karşı birlikte savunmayı planlıyor. Tabii ki, son derece karmaşık olan bu bölgede bir askeri operasyona girişirken, değişik ihtimalleri ne kadar hesaba katarsanız katın, yine de beklenmedik gelişmelerle karşılaşmanız mümkün.

 

Bunun bu tür riskleri ya da gelişmeleri tetikleyebileceğini, yani engebeli bir arazide yola çıkıldığını baştan söylemiştik. Şimdiki tabloya göre iki kritik kasaba Kobani ve Membiç’in “güvenli bölge” içine dahil edilme ihtimalinin giderek güçleştiği söylenebilir. Harekat sürerken, Türkiye’nin Rusya ile ve dolaylı olarak Suriye ile bu meseleleri konuştuğunu, görüş alışverişinde bulunduğunu gözlüyoruz.

 

Yeni bir uzlaşma…

 

Suriye’de Esad rejiminin son gelişmelerden yararlandığı ortada. PYD/YPG yeniden onlarla anlaşmak noktasına geldi. ABD’nin çekilmesiyle dengelerin değiştiğini ve Rusya’nın giderek en etkin karar verici haline dönüştüğünü görebiliyoruz. Bu ihtimal Ankara’nın ısrarla savunduğu “Suriye’nin toprak bütünlüğü" tezini de güçlendirebilir.

 

Bu toprak bütünlüğünün içine Suriye’deki etnik ve mezhep farklılıklarının uzlaşması da girebilir. Yeni Suriye’de Nusayri’lerin yanı sıra Kürtlerin, Sünni Arapların, Hıristiyanların, Türkmenlerin de hesaba katıldığı bir yönetim biçimi imkanı ortaya çıkabilecektir.

 

Süper devletlerin yanında bölgesel aktör olarak Türkiye’nin de bu yeni sürece aktif olarak katılmasının yolları açıktır. Sanki meseleyi askeri plandan masa başına çekebilecek yeni bir ortam oluşuyor gibi. Çatışmadan çözüme doğru… Bu ortamın daha da sağlıklı bir zemine oturması açısından Ankara-Şam ilişkisi yeni bir mecraya girebilir mi? Bunun giderek ciddi bir ihtimale dönüştüğünü söyleyen gözlemcilerin sayısı artıyor.

 

- Advertisment -