Ana SayfaYazarlarTırmanış...

Tırmanış…

 

Gözümü siyasetin içinde açtım. Babam CHP İlçe yönetiminde, annem CHP Kadınlar Kolu’ndaydı. Devir Demokrat Parti devri.

 

Haber veren tek kaynak Ankara Radyosu. Bir de akşama doğru gelen günlük gazeteler var. Radyo, tam anlamıyla iktidarın borazanı. Her gün Demokrat Parti’nin “Vatan Cephesi”ne katılanların isimlerini yayınlıyor. İsmet İnönü, miting yollarında DP’liler tarafından taşlanıyor. Bizim evde iktidara öfke çok büyük. DP Meclis’te Tahkikat Komisyonu kurdu.

 

Bu kurul yargının, savcının yerini almıştı: Yetkileri neredeyse sınırsızdı; siyasi toplantıları yasaklayabiliyor, Meclis müzakerelerinin yayınına yasak getirebiliyor, gazete ve matbaa kapatabiliyor, mektuplara el koyabiliyordu. Yargı kararı olmadan, tahkikat komisyonu kararıyla tutuklamalar yapılabiliyordu. Tahkikat Komisyonu kurulması, ülke genelindeki gergin olan havayı daha da ağırlaştırdı.

 

CHP yöneticileri DP’yi diktatörlüğe, tek adamlığa gitmek amacında olmakla suçlamaya başladılar. Giderek iktidar mücadelesi aşırı sertleşti. Bunun sonrasındaki askeri darbe dönemi ise tek kelimeyle korkunçtu.

 

Hala yaraları sarılmamış bir travmadır 27 Mayıs. Ancak memleketin neredeyse yarısı darbeyi destekledi. Bizim evde darbe bayram gibi karşılandı. Türkiye, darbeler açısından acılı bir tarihsel geçmişi arkasında bıraktı.

 

Bu kadar sertlik fazla

 

Siyasette sertlik bugüne kadar esas olarak darbe tehdidi açısından tartışıldı. Darbe tehdidi bence artık eskiden olduğu oranda fiziksel bir tehdit değil. Siyasi gerginlikse, toplumun ruh halini bozuyor.

 

Yaşama tutunma ve yeni şeyler yaratma hevesini kırıyor, depresif bir duruma yol açıyor. İktidar yarışını sükunetle, birbirimizi daha az hırpalayarak yürütemez miyiz? Yerel seçim sürecini, ‘kim daha iyi hizmet edecek’ düzleminde yaşamayı neden başaramıyoruz?

 

Akpınar meselesi

 

Metin Akpınar, Müjdat Gezen olayını tartışmak için doğru zemini bulmak kolay değil. Ölüm tasvirleri üzerinden öfkeli tahliller yapmak yanlış. Peki sanatçılara “pezevenk", “ayyaş”, “ayı” gibi sıfatlar takarak haber yapmak, tehditler yağdırmak doğru mu? Taraflar durumu düzeltmek, kötü tabloyu makul bir zemine çekmek niyetinde görünmüyorlar. Kılıçlar kuşanılıyor, en üst perdeden hakaretler, meydan okumalar sürdürülüyor.

 

En acısı, yargı da yangına körükle gidiyor. Toplumsal ruh sağlığını bu kadar zorlamanın zararlı olduğunu anlamak için, başımıza daha ne dertler gelmesi gerekiyor?

 

 

 

- Advertisment -