HDP'in Kürt siyasetinin dışına çıkarak "Türkiye partisi" olması projesi veya tasavvurunu ilk ortaya atan Abdullah Öcalan olmuştu.
Kürt siyasetinin çerçevesinde sıkışıp kalmış bir siyasi partinin etkinlik ve güç olarak ulaşabileceği nokta sadece Öcalan'ın değil, hem Kürt siyasetinin farklı unsurlarının hem de Kürt siyasetini ciddiye alanlar açısından bir sınır çiziyordu.
Öcalan'ın konuyu ortaya atmasının ardından oluşmaya başlayan "Türkiye partisi" tasavvurunda hem sosyalist sol ile hem değişik odaklı özgürlükçü hareketlerle "parti içinde cephe" denebilecek bir yapı hedeflendi.
HDP'nin cumhurbaşkanı seçiminde yüzde 10'a dayanması, genel seçimde de yüzde 13'ü aşması "Türkiye partisi oldu" kanaatini de yaygınlaştırdı.
Bütün Türkiye'de oy almak, Kürt seçmenin yarısına yaklaşan bir oranda Kürt olmayan seçmenden oy almak "Türkiye partisi" olmak yolunda ciddi bir sıçrama olarak görülmelidir.
Bu birinci ve zorunlu koşul olsa da, ikinci koşul HDP'nin siyaset alanını genişletmesidir. Bunun tersi "atak" davranmak adına siyaset alanını daraltmaktır.
HDP Türkiye partisi olmaya uğraşırken, aslında şu ana kadar pek söz edilmese de bir "Ortadoğu partisi" olmanın eşiğine de aynı anda gelmiş oldu.
"Ortadoğu partisi olmak" öncelikle, Türkiye sınırların dışındaki Kürtlerin ve Kürtlerle yan yana barış içinde yaşayan diğer grupların sorumluluğunu da hissetmek anlamına geliyor.
Kobane olayları ve tartışmaları sırasında HDP, bu sorumluluğun idrakinde olduğunu göstermek ve Kobane halkı için bir şeyler yapmak için uğraşırken, aynı zamanda "Türkiye partisi" olmasının ölçülerinin de dışına çıktı.
Buna rağmen HDP'nin "Türkiye partisi" olurken ister istemez bir "Ortadoğu partisi" olmak mecburiyeti hayatın bir gerçeği olmuştur.
HDP manevi olarak yeniden yapılanırken, Ortadoğu partisi olarak siyaseten de yeniden yapılanma ihtiyacını kısa sürede duyacaktır.
Bunun Türk siyasetinin diğer alanlarına yansımasının tartışması daha sonra yapılır, bundan yeni "kötülükler" çıkarma meraklısı olanlara da yeni durumun gerekleri ilerde anlatılır.