AK Parti döneminin en tarihî ve stratejik dış politika hamlelerinden beri, Türkiye'nin köhne bir devlet politikasını değiştirmek oldu.
Bu hamle ile Türkiye sınırında yaşanan de facto bir değişime kendini adapte etti ve bölgede önemli bir müttefik, hamle alanı ve güç kazandı.
Birinci Körfez müdahalesinden sonra, zaten yapay bir devlet olarak kurulmuş Irak'ın varmış gibi yapılan toprak bütünlüğü geri dönülemez bir seyre girdi. Baba George Bush, Kuveyt'i Saddam işgalinden kurtardıktan sonra müdahaleyi kesti. O sırada Saddam'a karşı isyan eden Şiilerin Saddam'ı tümden devirme stratejisini desteklemedi.
Ancak uçuşa yasak bölge ilanı, Irak'ın kuzeyinde Saddam'ın demir yumruğunu hep tepesinde hissetmiş mazlum Irak Kürtleri için bir umut oldu. Bu bölgede artık Saddam değil, Barzani ve Talabani aileleri de facto egemen oldu.
Irak Kürtleri ile iyi ilişkiler kurma vizyonuna merhum Turgut Özal sahipti. Ancak yönettiği devletin bürokrasisi için Özal fazla çevik, stratejik ve liberaldi. Özal, Irak Kürtlerini bölgesel bir müttefik olarak benimsemenin Türkiye'nin lehine olduğunu düşünürken devlet kademesinde yalnızdı. Dönemin Kemalistleri sadece devlet kademesinde değil, kamuoyunda da bu fikri linç ediyordu. Uğur Mumcu'dan, Emin Çölaşan'a dönemin birçok etkili yazarı Türkiye'de Irak Kürtlerine karşı sebepsiz bir nefret ve endişe körüklüyordu.
Sağduyu ise geç olsa da güç olmadan hâkim oldu.
AK Parti iktidara geldiğinde, bu arkaik bakışa artık yer yoktu. Türkiye ile Irak Bölgesel Kürdistan Yönetimi arasında siyasi, ekonomik, güvenlik ekseninde önemli bir ittifakın çimentosu atılıyordu.
Bu ittifakı herkes hoş karşılamadı.
Örneğin, Obama yönetimi Türkiye'nin Barzani hükûmeti ile yaptığı enerji anlaşmasından ne kadar gayrimemnun olduğunu saklamadı. Türkiye ve Irak Kürtleri açısından epey kârlı olan bu anlaşma, ABD'nin işine gelmemişti.
Veya İran… Türkiye ile Barzani hükûmeti arasındaki ittifak hem İran'ı, hem de kuklası Bağdat hükûmetini son derece rahatsız etti. Bu ittifakı itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapan İran, taşeronları üzerinden Barzani'yi devirmeye bile çalıştı.
Ve elbette PKK… Barzani iktidarından en az Türkiye devletinden ettiği kadar nefret eden PKK, bu işten hiç hoşlanmadı. Bölgesel iki düşmanının dostluğu PKK için kötü haber demekti.
Tablo ortada iken, insan sormadan edemiyor:
Türkiye-Irak Bölgesel Kürdistan Yönetimi ittifakından kimler rahatsız?
Türk milliyetçileri mi? Yoksa Türkiye'nin millî menfaatlerini tehlike görenler mi?