Günlerdir Twitter’la yatıyoruz, Twitter’la kalkıyoruz. Gündemin önemli bir kısmı Twitter’da döndüğü gibi, Twitter’ın kendisi de önemli bir gündem maddesi hâline geldi.
Hakaret edenlere kızıp daha fena hakaret edenler, kendi mahallelerine yönelik tehditlere sinirlenip karşı mahalleye daha beter tehditler savuranlar, protesto edenler ve protesto edenleri protesto edenler, hesaplarını kapatacaklarını ilân edip kapatmadan idare etmeye çalışanlar… Hepsi, tekmili birden Twitter’da.
Bu tarz kullanımların Twitter’ın çok yüksek sayılar içeren istatistikleri içinde paylarının çok düşük olduğu açık. Ama sadece bu hesaplardan değil, genel kullanıcı profilinden bahsedersek, “aktif kullanıcılar”ın arasında kendilerini, görüşlerini ifade etme mecrası olarak bu siteyi seçenler ya da başka bir mecra bulmanın imkânsızlığı ile seçmek zorunda kalanlar açısından zaman zaman tam günlük bir meşguliyet söz konusu. İsteyen izler, isteyen güruha katılır, isteyen nezaket ya da çifte standart uyarılarında bulunur, isteyen en mahrem duygularını dile getirir…
Devlet Bahçeli, hesabını kapatmadıysa da, “Sosyal medyada yaşanan dehşet verici ve şiddet dolu kirlenme nihayete ermeden bir daha ne Twitter hesabımı kullanacağım ne de Facebook paylaşımı yapacağım. Bu konuda TBMM’de gündeme gelecek her muhterem ve müstesna kanun teklifine de sonuna kadar destek vereceğim.” ile başlayan bir tweet serisiyle şimdilik siteden ayrıldığını ilân etti. Bakalım ne kadar dayanabilecek bu ayrılığa?
2014 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın “Twitter mivıtır hepsinin kökünü kazıyacağız. Uluslararası camia şunu der, hiç beni ilgilendirmiyor” sözleri sonrasında Twitter’a erişim mahkeme kararıyla engellendiğinde, Devlet Bahçeli yine Twitter’dan, ama bu sefer, “yasakçı zihniyete” karşı olduğu için tepki göstermişti.
“Twitter kuşunu kafese koymak, kanatlarını kırmak, sesini kesmek için harekete geçen yasakçı zihniyetin bunları idrak etmesi imkansızdır.
…
Twitter kuşunun kanatları bunların başına kabus gibi çökecek, ayaklarına dolanacaktır.”
O zaman dilimize dolanmıştı bu Twitter kuşunun kafesi, kanatları, sesi…
Aslında, bu sosyal medya ya da ayrıntıya girecek olursak “micro blogging” sitesine ve artık çok meşhur olan logoya esin kaynağı olan kuş imajından “yasakçı zihniyete” geçiş yaparken, “herkesin aklına gelebilecek”, basit ama derdini anlatabilmek açısından “tam isabet” bir metafor kullanmıştı Devlet Bahçeli. Ne de olsa çok daha karmaşık ifadelere alışığız kendisinin metaforlarında!
“Twitter, Inc.” kâr amaçlı bir Amerikan şirketi. Google çalışanı üç kişi tarafından kurulmuş ve 2006 yılı Temmuz ayında, yani tam 14 yıl önce, ilk tweet’ler atılmaya başlanmış. Başlangıçta, o zamanlar çok daha popüler olan kısa mesajların (SMS’lerin) platformu olarak tasarlanmış, bu nedenle 140 karakterle sınırlandırılmış tweet’ler. Hatta ismini ve logosunu da, bu kısa mesajların küçük bir kuşun kısık sesli ve kesintili ötüşüne ya da kuş cıvıltısına benzetmelerinden aldığı rivayet ediliyor. Muhtemelen kanatlarını açtığında bu küçük kuşun nerelere kadar gidebileceğini onlar bile tam hayal edememişler.
Kuruluşundan 6 yıl sonra, 2012 yılındaki verileri Twitter’ın kısa sürede nasıl yaygınlaştığını gösteriyor: O yıl, 100 milyon kullanıcı, günde ortalama 340 milyon tweet atmaya başlamış. Daha da önemlisi, günde 1,6 milyar adet arama yapılmaya başlanmış Twitter’da.
Son 5-10 yıldır ben de bunu yaptığım için bu verilerin, özellikle geleneksel medya dışında haber takip etmek açısından, içeriğini anlayabiliyorum. Yani, mesela evde otururken deprem oluyor, ben Twitter’ı açıp bakıyorum, başka nerelerde hissedilmiş, büyüklüğü neymiş vs.
Bazıları resmî kuruluşlar olmak üzere milyonlarca muhabiri var Twitter’ın ve muhabirler aynı zamanda okurları. Üstelik okur olmak için kullanıcı olmanıza da gerek yok. Ama, tweet atmak, atılan bir tweet’i tekrarlamak (retweet) ve beğenmek (like) isterseniz, Twitter kullanıcısı olmak şart.
Kullanıcılar, muhabir olarak da okur olarak da çok çalışkanlar. Son zamanlarda daha belirginleşen bazı ırkçılık ya da şiddetle ilgili kısıtlamaları saymazsak, hiçbir engel olmadan herkes istediğini, belki de istemediğini bile, bazen anlık reflekslerle yazıyor. Ayrıca, korona salgını gibi hassas durumlarla ilgili yanlış bilgilendirmeye neden olabilecek bazı hassas içerikler için ya da pek tekin sayılmayan Trump benzeri karakterlerin girdiği tweet’lerdeki mesnetsiz olabilecek malûmat durumlarında Twitter, olgu doğrulama (fact checking) sitelerine yönlendirme yapabiliyor. Bu sınırlamalara, geçen ay Türkiye gündemine de giren, “manipülasyonu engelleme” gibi amaçlarla bazı gerçek kullanıcı olmayan “bot” hesapların kapatılmasının da eklenmesi gerekiyor.
Tek bir tweet ile önceleri 140, 2017’nin sonlarından itibaren ise 280 olan karakter sayısı sınırlaması var. Zaten işin hikmeti de bu. (Bir fikir vermesi açısından, son iki cümledeki karakter sayısı 132.)
Twitter hakkında yazı yazmak ise, işten sayılmaz. Internet’te sonsuz sayıda kaynakta, haber, yazı, resim, grafik, rakam, yani her türden veri var. Bu bolluğun içinde, çeşitli tutarsızlıklarla da karşılaşılıyor ama en azından bir fikir vermesi açısından, özellikle benim de içinde bulunduğum 65±15 yaş grubu için bazı istatistiki faideli malûmatı aşağıda veriyorum ki, Twitter dendiğinde bizler de birkaç lâf edebilelim! (Aksi belirtilmediği sürece bilgiler 2020 yılının ilk altı ayı itibarıyla)
- Aylık aktif kullanıcı sayısı 340 milyon, günlük ortalama kullanıcı sayısı 130 milyon.
- Twitter kullanıcısı olmadığı halde siteyi ziyaret eden sayısı aylık ortalama 500 milyon.
- 2019 sonu itibarıyla Twitter’da oluşturulmuş toplam kullanıcı sayısı 1.3 milyar.
- Her gün ortalama 500 milyon tweet atılıyor.
- Dünyadaki siyasi liderlerin %80’i doğrudan ya da kurumlar üzerinden Twitter kullanıcısı.
- Eski Amerikan Başkanı Barack Obama’nın hesabı 120 milyon takipçi ile dünya çapında en çok takipçisi olan hesap. Şimdiki Başkan Donald Trump’ın 82 milyon takipçisi var.
- Barack Obama hesabından 2017 yılında atılan ve Nelson Mandela’nın ırkçılık karşıtı sözlerini içeren tweet, siyasetçi hesaplarının tweet’leri arasında en popüleri olmuş: 1.6 milyon kez ‘retweet’ edilmiş ve 4.6 milyon kez beğenilmiş.
- En çok takip edilen futbolcu Cristiano Ronaldo: 85 milyon takipçi…
- Haber kanallarından en çok takip edilen CNN. CNN Breaking News hesabının 58 milyon, doğrudan CNN hesabının ise 48 milyon takipçisi var.
- Papa Francis’in 18 milyon takipçisi var.
- Türkiye Twitter kullanıcı sayısı açısından dünyada 6., Avrupa’da 2. sırada görünüyor.
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16.3 milyon takipçi ile Türkiye’nin en çok takip edilen siyasetçisi. 2.’liği 8.5 milyon takipçi ile eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül alıyor. 3. Kemal Kılıçdaroğlu 7 milyon, 4. Ahmet Davutoğlu 5.8 milyon kullanıcı tarafından takip ediliyor. Korona pandemisi ile birlikte hızlı bir hamleyle 5.’liğe yükselen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 5.7 milyon takipçisi var.
- Türkiye’nin en çok takipçili ünlüsü ise Cem Yılmaz… 14 milyondan fazla takipçisi var.
İşte Twitter kuşunun kanatlarının uzandığı alan bu derece büyük ve ilginç. Üstelik, ticarî ve siyasî olarak ne kadar etkili olduğu çeşitli vesilelerle kanıtlanmış. Diğer ünlü sosyal medya sitelerinin arasında, kişisel bilgi ya da kurumsal verilerin ama en çok da meşrebinize göre her türden haberin “sürekli” takibi açısından ön plana çıkıyor Twitter.
Bu saatten sonra, bir siyasetçinin “muhterem” veya “müstesna” kanunlar çıkana kadar ya da başka bir sebeple, üstelik çıkış duyurusunu Twitter’da yaparak, Twitter’dan çıkmasının mantığını anlamak zor. Ya da Twitter üzerinden de yapılan bir yayınla Twitter’ın kapatılması ya da kontrol altında tutulması gerektiğini söylemek de, VPN gibi ara yollarla dünyanın her yerinden kolayca bağlanmak mümkün olduğu için, en azından tuhaf.
Yani, siz çıksanız da, Twitter’ı kapatsanız da, Twitter kuşu cıvıl cıvıl öterek özgürce uçmaya devam ediyor!!!